4. Sen Olamazsın!

4K 414 144
                                    

Hayaller ve renkler solmaya mahkumdur.
(YUME 🐇)

  Kapı açılana kadar geçen o kısacık sürede sanki ruhum bedeni terk etmiş ve geri dönmüştü. Heyecanlıydım ama az önce duyduklarım yüzünden deli gibi korkuyordum.

Ya onlardan biri hayalimdeki ilk aşkım, Yongce ise?

Bunun imkanı olmamasını diledim içten içe. Eğer şiirlerini , yazılarını ya da resimlerini hayranlıkla sakladığım adam az önce duyduğum konuşmanın içerisinde bulunuyorsa ... Ben büyük bir hata yapmıştım.

Belki o tarih kitaplarında anlatılan adamdı, yani benim tanıdığım kişi sadece bir hayaldi.

"Buradasın demek , Ah Ro." üzerinde miğfer ve zırh olan kumral adam bana doğru ilk adımı atmıştı. Acaba Kral Yongece ... O mu?

"Sehun ..." Kral Sehun olduğunu sandığım adam arkasını dönmüş ve 'Sehun' demişti. Ardından ise birden susuvermişti. Zaten konuşmaya cevap vermem beklenmediği için dikkatle onları izlemeye koyuldum. "Kral'ım." bu sefer 'Sehun' değilde 'Kral'ım' demişti.

Az önce duyduğum olgun sese benziyordu bu adamın sesi.

"Kral'ım bu eşimin kardeşi , Ah Ro." adamın kimliği sonunda açığa çıkmıştı. Ah Ri'nin 'yaşlı' olarak adlamdırılan eşi bu adam olmalıydı.

Aslında yaşlı kelimesinin 'y' harfi bile bu adama yaklaşamazdı. Heybetli bir vücudu ve genç bir yüzü vardı.

Sanırım hem komutan hem de vezir olmanın verdiği dinçlikti bu.

   Merak ile kapıyı izlemeye koyulmuştum , Kral olarak bahsettiği ve benim tüm hayatım boyunca görmeyi dilediğim kişinin kapıdan girmesini bekledim.

   Saniyeler ,dakikaya ; dakikalar , saate dönüşmüştü birden. Ama aslında içeri girmesi sadece bir dakikasını almıştı.

Kral bir türlü içeri girememiş ve bizde kapıdan bakışlarımızı alamamıştık. Sadece ben değil ,  Ah Ri'nin eşi vezir ve komutan ünvanlarına sahip Suho'da kapıya dikkatlice bakıyordu.

"Hoşgeldiniz." sonunda kapının önünde bir beden belirmişti. Bir dakika sat duran gözlerim hiç pişman değildi. Bir dakikanın kısa olduğunu düşünen beynim artık aslında ne kadar uzun olduğunu anlamıştı.

   Süslü , nakışlı kıyafetlere sahip ve kıyafetlerinden dahi Kral olduğunu bağıran bir kişi vardı karşımda. Kalbim delice atarken yüzüne bakmam dakikalarımı almıştı. Siyah bota benzer garip ayakkabıları ; ayakkabı üstündeki altın ejderha nakışları. Pantolonu üzerindeki Lotus Çiçeği nakışları ; süslü kıyafeti... Her şeyi tek tek incelemiştim. Arkasında duran hizmetlileri dahi dikkatle izlemiştim. Büyük beyaz ellerindeki , uzun beyaz parmakları bile çok güzeldi.

Yüzüne bakmak istemiyordum hatta. Sanki büyü bozulacaktı...

   Ama merakıma yenilmiş ve yüzüne bakmıştım. Genç Yongce... Genç Kral Sehun bembeyaz bir tene sahipti , sivri çene hattı ve kendini belli eden güzel bir burnu vardı. Pembe dudakları ve özenle yüzüne konmuş güzel kaşları. Gözlerindeki bakış ne kadar sert olsada , yanaklarına düşmüş allık ciddiyetini bozuyordu sanki.

King of the End | Sehun ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin