Bölüm 40

7.9K 705 46
                                    

Akira, bu sözleri söyledikten sonra ortalık karışmıştı. Elfward hücum emri verirken, Göyük ise intikam için saldırmaya başladı. İki ordu birbirine karıştı. Büyücüler uzaktan büyülerini yapıyor, savaşçılar ise kafa kafaya birbirlerine karşı savaşıyorlardı. Elfward bizzat Göyük ile savaşıyordu. Akira ve generalleri ise önüne gelen tüm düşman askerlerini yok ederek ilerliyordu. İki orduda birbirlerinin üstüne baskı kurmaya çalışıyordu. Akira, elinden geldiğince büyü yapıp karışıklık yaratıyordu. Generalleri ile birlikte Elfward'ın savaştığı bölgeye gitmeye uğraşıyorlardı. Krallar ve soyluları kendilerine karışılmasın diye açıklık bir alanda savaşıyorlardı. Sonuçta bu savaşta ufak bir dikkat dağınıklığı bile ölmeye sebep olacaktı.

Helena ise savaş alanında eşini arıyordu. Yanındaki korumalar Akira'nın iyi olduğunu söylemişti fakat içi rahat etmiyordu. İki kralda yaşadıkları uzun zaman boyunca öğrendikleri her şey ile birbirlerini öldürmeye çalışıyorlardı. İki tarafında avantajları vardı. Göyük, seviyesinin yüksekliği ile baskı kurmaya çalışırken, Elfward ise strateji tecrübesini kullanmaya çalışıyordu. İkili birbirine savaşırken, Akira ve Helena neredeyse aynı anda o bölgeye gelmişlerdi. Helena'yı uzaktan gören Akira, planını uygulamasını gerektiğini anladı. Ustası ile karşılaştığında yaptığı ilk büyüyü, iki kral birbirine hücum ederken yaptı.

''Evrenin Hükmü''

Bu büyüyü Elfward'a odaklanarak yapmıştı ve onun kısa süreliğine hareket etmemesini sağlamıştı. Göyük, Elfward'ın açık verdiğini anladığında, hızla onu öldürmek için ileriye atıldı ve elindeki kılıcı kullanarak onun kafasını uçurdu. 

''Hayııırr!!''

Savaş alanında Helena'nın çığlığı yankılanmıştı. Babasının gözlerinin önünde kafasının uçurulması ile kendisini kaybetmişti. Gözlerinden akan yaşlar ile öleceğini bilerek, kendisini durdurmaya çalışan korumalarını atlatıp hızla Göyük'ün üzerine hücum etti. Göyük sanki kralın soyunu kurutmak istermişçesine Helana'yı da kılıç ile doğrayarak öldürdü. Bütün soylular Elfward ve Helena'nın cesedine bakıyordu. Şuan hepsinde bir umutsuzluk vardı. Kralları ve prensesleri öldürülmüştü. Atum, kendisini kurtarmak için savaşı bıraktı ve silahını yere attı. Bunu gören soylular ise umutsuzlukla tam aynı şeyi yapacakları sırada, Atum'un arkasında beliren Akira'yı fark ettiler. Atum arkasına doğru bakacakken ufak bir acıdan sonra hiç bir şey hissetmedi. Akira yüzündeki öfke ile, 

''Savaşta teslim olmak ailene ve krallığına ihanettir! Benim ise hainlere ihtiyacım yok! Lamalas, Azog, Samira ve Giges! Bu savaş fazla uzadı. Burada bulunan tüm Si-Hia krallığının askerlerini öldürün!''

Generalleri, bunu duyduktan sonra hızla dağılıp birer zebani gibi gördükleri tüm askerlere saldırmaya başlamışlardı bile. Göyük ise nefretle Akira'ya bakıyordu. Karşısında oğlunu öldüren kişi vardı. 

''Seni öldürdükten sonra krallığını yok edeceğim!''

Akira bu cümleyi duyduğunda gülümseyerek,

''Sözde oğlunda beni öldürecekti. Fakat en son baktığımda kılıcımın ucunda duruyordu. Hahaha..''

Göyük, büyük bir nefretle ileriye atıldı. Akira ise büyülerini kullanmaya başlamıştı bile.

''Toprak Elementi: Kapan''

Göyük bu büyüyü duyduğunda artık çok geçti. Tepki bile veremeden ayakları toprak ile kaplanmıştı. Kendisini kurtarmaya çalıştığında ise sanki yeryüzünü kaldırmaya çalışıyormuş gibiydi. Akira, hızlıca ateşten küçük küreler yaparak Göyük'e doğru göndermeye başladı. Göyük başının dertte olduğunu anlamıştı. Hızlıca kendiside ateş topları yaparak, kendisine doğru gelen büyülere doğru attı. İki tarafın büyüleri birbirlerine çarptığında, sanki hiç var olmamış gibi dağılmışlardı. 

Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now