Bölüm 114

5.8K 480 66
                                    

Saray tamamen gösteriş için kurulmuş gibiydi. Taşlar tamamen mavi altından yapılmıştı ki, Akira'ya göre bu oldukça müsrif bir davranıştı. Anlaşılan Koruyucular, saraya girerken kendilerini insan boyutlarına çekiyorlardı. Çünkü Akira zıplasa şuan eli tavana değecekti. 5 metrelik yüksekliğe sahip saray kapısı oval bir şekilde yapılmıştı. Burada da yıldız enerjisi yoğun bir şekilde hissediliyordu. Galiba koruyucuların kapı kullanmakta sorunları vardı. Sürekli yıldız enerjilerini böyle yoğun olarak tutmaları kendilerinin güçten düşmelerini sağlayacaktı. Sarayın duvarlarında rünler parlamıyordu. Akira, penceresi olmayan sarayı tuhaf bulsa da, içeriye doğru adımı attı.

Kendisini bir anda yüzlerce Koruyucunun önünde bulmuştu. Koruyucular Akira ve Odin'in belirmesiyle dizlerinin üstlerine çöküp;

''Hoş geldiniz Hükümdarım!''

diye tek bir ses olarak bağırdılar. Kaos nasıl nefret elementine sahipse, Akira'da hükmetme gücüne sahipti. Bu haksızlık olarak sayılabilse de, hükmetme gücü nefretten çok daha tehlikeli bir güçtü. İstediği kişiye, kendisi ile eşit veya güçsüz ise anında istediğini yaptırabiliyordu. Üstelik şuan Akira nefret elementine de sahip olmuştu. - Kaos sağ olsun. - Akira adımını attığında hak ettiği yere çıkmıştı. Arkasında kendisinin tahtı duruyordu. Düşmanlar olarak birbirlerine verdikleri bazı sözler bulunmaktaydı. Tahtları, adamları asla öldürülmeyecekti. İkili arasındaki savaşta sadece birbirlerine karşı savaşacaklar ve ekipmanlarına, adamlarına ve evrenlerine asla zarar verilmeyeceği hakkında doğuştan gelen bir şart vardı. Bu yüzden tahtı hala sağlam ve göz alıcı duruyordu.

Tahtının kenarında iki taht daha bulunuyordu. Sağ tarafında Odin'in tahtı bulunurken, sol tarafında ise Ra'nın tahtı bulunmaktaydı ki, en sevdiği ve ilk yarattığı iki Koruyucunun yanında oturmasında bir sakınca görmemişti. Fakat şuan tahtına oturacak kadar güçlü değildi. Eğer bunu denerse anında tahtı ona karşı gelirdi. Eski gücüne kavuşana kadar sabretmeli ve o zaman hakkı olan konuma ulaşmış olacaktı. Şuan için sadece koruyucuları görmek istemişti.

''Demek benim emirlerimi unuttunuz? Şuan için size herhangi bir ceza vermeyeceğim, fakat çocuklarınız için geçerli bir durum değil! Yarı tanrılara, sizin o çocuklarınız da dahil hepsinin duyacağı bir bilgi yayacaksınız. Labirentte artık kimse başkasını öldürmeyecek. Sadece beni öldürebilmelerine izin var. Bunu başaran kişi ise Asgard ve Vanaheim'e giriş hakkına sahip olup, istediği bir dileğin gerçek olma hakkına sahip olacak!"

Akira bu söylediklerinde ciddiydi. Ne kadar hızlı seviye atlarsa, kendi için o kadar iyi olurdu. Labirenti tamamen fethedecek ve 9 katmana çıkıp oralarda da güçlenecekti. Geçmişte bu katmanları kendisi yarattığı için nasıl yerler olduğunu ve ne yapması gerektiğini biliyordu. Fakat şuan yarı tanrıların ve 9 katmanın güç seviyesini bilmiyordu. Bu yüzden ilk önce Lugal Unvanlı Kötei Aleminin zirvesine çıkmalıydı. Bunun en kısa yoluysa hem labirent canavarlarını hemde yarı tanrıları özümsemesiydi. Koruyucuların yüzlerine bakan Akira gördüklerinden memnun oldu. Koruyucuların yere dönük yüzleri bembeyaz olmuştu. Hükümdarlarının geri dönüşüyle hepsi ilk başta sevinse de, çocuklarının sonlarını - ölümü - duyduklarında hepsinin yüzlerinden kan çekilmişti. Efendilerinin emrini çiğnediklerini hepsi umursamamıştı - o yokken - fakat şuan büyük bir ceza ile karşı karşıyaydılar. Eğer o hayattayken emirlerini dinlemezlerse, hepsi acı içinde yok olacaklardı. Fakat hiçbiri bunu yapmayacaktı. Bu emre uymadıkları için içten içe rahatsızlık hissetseler de, onlarda da her canlı gibi duygular bulunmaktaydı. Bazen kendi yollarını seçmek zorunda kalmışlardı. Aynı onların yaptığı gibi şimdide kendi çocukları, kendileri için en önemli kararı vereceklerdi. Akira'ya saldıracaklar mıydı, yoksa saldırmayacaklar mıydı tamamen onlara kalmıştı.

''Hepsinin saldırması zorunlu değil. Kendileri karar verecekler. Benim kim olduğum hakkımda ise bilgi vermeniz tamamen yasak. Sadece bu bilgiyi yayın ve bekleyin. Artık labirente gireceğim. Odin, Ra siz ikiniz bana Minos'u ve Elza Anka'yı getirin! Horus, beni labirentin 1. katına bırak. Thor, Loki siz ikinizde dedikoduyu yayın ve benim labirente girdiğimi söyleyin. Benimle savaşmak isteyenler, ben son canavarı yenince labirentte ortaya çıkmasılarını sağlayın. ''

Akira, eskiden tanıdığı Minos ve Elza'yı getirmelerini şuan istemesinin sebebi, onlar hakkında planları olmasıydı. Kızın dedesini öldürmüş ve çok daha kötü şeyler yaptırmıştı. Ama artık eski Akira olmadığından dolayı tüm bunları düzeltecek ve onu kendisiyle birlikte güçlendirecekti. En azından şuan ki planı o yöndeydi. Emirlerini duyan Koruyucular harekete geçmişlerdi bile. Akıllı olan yarı tanrılar hayatta kalacaktı. Fakat hepsi akılsızsa, kimse onların ölmesine engel olamazdı. Odin, Ra, Thor ve Loki ortalıktan kaybolurken, Horus ''Güneş Gözlü'' Akira'nın yanına giderek onun omzuna dokundu ve ikisi bir anda kayboldu. 

---------------------------------------------------------------

Labirent evreninde çok büyük bir şaşkınlık vardı. Koruyuculardan Thor ve Loki ortaya çıkmış ve her yarı tanrıya bir bilgi vermişlerdi. Tüm yarı tanrılar bu bilgiyi konuşuyorlardı. Artık sadece bir kişiye saldırma izinleri vardı. Akira! Bazı tez canlı yarı tanrılar labirentin 1. katına hücum ederken, bir kısmı ise bunu yarına ertelemişlerdi. Bu bilginin bir anda ortaya çıkmasının altında kesinlikle bir bit eniği olmalıydı. Anında hedef gösterilen kişiye saldırmalarının sonucu ölüm olma ihtimali oldukça yüksekti. Tabii bunu düşünen kişilerin sayısı, labirente girenlerin sayısının yanında devede kulak kalıyordu. Hepsinin zihninde hedefin yüzü bulunmaktaydı. Bu yüzden Akira'yı kaçırma şansları yoktu. Labirente yığınla kişi girmesi ile, Labirent kendisinde bulunan tüm canavarları çok daha yoğun bir  halde ortaya çıkarmaya başladı. Bir kaç dakika önce sadece bin canavar olsa da, şimdi 5 binlik bir canavar seli vardı. Üstelik her koridorda.. Labirentin her katı üç koridordan oluşuyordu ve bu üç koridorun temizlenmesi ile birlikte son canavar ortaya çıkıyordu. Labirentte tek zorluk canavar sayısı değildi. Her koridorda canavar seviyeleri bir alem artıyordu. Şuan Labirentin 1. katında en düşük seviye Unvansız Seishin Aleminin zirvesindeyken, 2. koridorda Zaidan Aleminin zirvesinde, 3. koridorda ise Daichi aleminin zirvesinde oluyorlardı. Son canavar ise Tengoku Aleminin zirvesinde olmasıyla birlikte, kendine has yetenekleri oluyordu. Sanki Unvanlı bir yaratıkmış gibi...

Fakat buraya labirent denmesinin sebebi şuydu. Bazen kendi kendine yeni koridorlar oluşturuyor ve bu katta bulunmaması gereken yaratıklar - güçlü yaratıklar - oluşturuyordu. Yarı tanrıların bilmediği şeyse bugünden sonra sürekli olarak labirentte özel koridorlar olacağıydı. Akira kendisinden onlarca düşük alemli bir koridora girdiği için zaten canavarların sayısında büyük bir artış vardı. Aslında buraya girememesi gerekirdi, fakat Horus'un özel izniyle rahatça girebilmişti. Akira önünde duran binlerce yaratığa bakarken yüzünde ufak bir gülümseme belirdi. Bu canavarları öldürdüğünde dantianı %1 bile dolmayacaktı. fakat yine de yaşamı çok daha uzun olacağı şüphe edilmeyen bir gerçekti. Şuan için sadece yarı tanrılar kendisine fayda sağlayacaktı. Bir kaç on kat sonraysa labirentinde kendisine çok fazla fayda sağlayacağına şüphesi yoktu. Sadece aurasını yayarak önündeki 250 metre uzunluğundaki koridoru bir anda temizlemişti bile. Onları sadece savurduğu eliyle bile öldürebilirdi, fakat bu aurasını salmasının sebebi çok daha başkaydı. Gizli koridorları bulmak istiyordu. Bu  sayede çok daha fazla yaşam ve enerji alacağını biliyordu. Labirent hakkında tüm bilgiler zihnine yerleşmişti. Fakat bu koridorda gizli koridorun olmadığını anlamıştı. Çünkü herhangi bir duvar yıkılmamıştı! Akira bir sonraki koridora ilerlerken, Ra ve Odin, Minos ve Elza Anka'nın yanına gitmişlerdi bile..

-----—-----—————————————

Hepinize iyi ve hayırlı akşamlar dilerim.  Benim için yorucu bir gün olacağı için yarın bölüm gelmeyebilir. Şimdiden hepinize sabrettiğiniz için teşekkür ederim.

Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now