6.Bölüm -İstanbul-

238 158 28
                                    

"Akıl,neyi anlatırsa anlatsın;
Her şiir kendi şairinin kokusunu taşır..."
Atatürk Havaalanına yeni
inmiştik. Üzerimde beyaz yarım kol blu ve kot bir bahçivanlı şort vardı. Saçlarımı düzleştirip,kot rengi knikers ayakkabı giymiştim. Didem ve Peri ise salaş elbiseler giyinmişlerdi. Çılgınlıkla Atatürk Hava Limanına vardığımızda "Eyy Istanbul biz geldik." Diye haykırdık. Okulun iki sokak òtesinde bir ev tutmuştuk. Taksiye binip hisar üstündeki evimize gittik. Bizim evimizin olduğu apartman mozaik kırmızî taşlarla çevrili bir apartmandı. Asansör ile 3. Kata çıktık. Kapı çelik bir kapıydı. Anahtarı geçirip eve girdik. Evimizde saks mavisi mobilyalar salon içerisinde 82 ekran plazma TV,beyaz bir yemek masası, koltukların ortasında siyah bir
masa ve üzerlerinde heykeller vardı. Hepimizin ayrı bir odası vardı.Yol bizi yormuştu duşumu
alıp odama geçtim. Benim odamın duvarî masmaviydi. Odamda krem rengi bir yatak, bilgisayar masası,duvara monte edilmiş beyaz bir kitaplık ve büyük bir dolap vardı.
Sabah olduğunda aynanın karşısına geçip ne giyineceğime karar verdim. Mor,kolsuz yarım tişört altına siyah yüksekbel pantolon,siyah hafif topuklu ayakkabı gecirip,saçlarımı dalgalı yaptım. Buraya gelmeden once saćlarımın ön kısmına birkac tutam mor balyaj yapmıştım. Ve simdi hazırdım. Didem beyaz jean üzerine kırmızı kolsuz bir tişört gećirmiş kırmızı ayakkabı ve saçlarını kıvıtmıştı. Peri ise yuksekbel kot pantolon uzerine beyaz bol tisort gecirmis  beyaz ayakabbi gecirmis saclarini duzlestirmisti.
Simdi hazırdık. Evden çıkıp hisarüstündeki okulumuza gittik. Okulun duvarları camlarla kaplanmış, her fakülte ayrı büyük ve birbirine yakındı. Okulun bahçesi geniş ve yemyeşildi. Içeri girdik kayıt için teker teker,hepimizin fotoğrafını çektiler. Dekan bir konuşma yaptı. Sırayla kayıt yaptık. Birden kapıyaz gözüm ilişti. Kapıda çok yakışıklı,uzun boylu,kumral saçlı,hafif sakallı biri vardı. Üzerinde lacivert pantolon ve mavi bir gömlek vardı saçlarını hafif kaldırmıştı. Bana doğru döndü. O Topraktı. Yanıma doğru geldi ve kollarını açarak bana sıkıca sarıldı.
"Seni burada görmek ne güzel çok çabuk toparlanmışsın"diyerek omzuma dokundu.
"Tatil biraz yaradı desek.ama hala izi var"
"Hazal o iz de kapanacak"
"Umarım kapanır"tam o sırada Bora da ordaydı. Didemin marmariste tanıştiğı kişi. Onları bırakıp. Toprakla cafeteryada  oturduk. Toprak öyle uzunca dalmış bana bakıyordu.
"Ne? Kahve mi bulaşmış?"
"Yok çok güçlü olmuşsun ve ben senin bu güćlü halini özlemişim o yüzden baktım."
"Ondan yani"
"Sadece o değil ben seni öyle gunlerce bıkmadan izlerim"
"Dalga geçme o kadar da güzel değilim"
"Hazal bence yeterince güzelsin" dedi ve gülümsedi. Toprakla masadan kalkıp kütüphaneye gittik. Oradan bir kitap buldum ve inceledim rastgele bir sayfa açtım orada "Acı ruhun fiyaskasıdır" yazıyordu diğer bir sayfaya baktım "Aşk,insanı açtıģı yarayla sınar."yazıyordu. Toprak bana sözlerle dolu bir kitap daha verdi ve burdan rastgele bir  sayfa aç ve o sözü oku dedi. Açtım ve okudum
"İnsan yaralanınca,yarasını saracak birini arıyor..."yazıyordu.
"Toprak sıra sende" hemen açtı ve bu söz Oģuz Atay ın sözuydu.
"Şu anda sana güzel sözler söylemek için bin kitap okumayı isterdim ama; gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmiyecek"seni tanıdıģıma çok sevindim kendi çapımda."
"Güzelmiş de dersim başladı bitince sana mesaj atsam gitmem gerek"
"Peki Hazal mutlaka mesaj at"
Benim sınıfım 40kişilik bir sınıftı.  Sınıfta Tek kişilik krem rengi sıralar vardı. Bir de akıllı tahta vardı o da baya büyuktu. Ders boyu profösörü dinledik. Burası universte olduğu icin tenefus yoktu. Dersi blok halinde isliyorduk. Ders bitince Toprak a mesaj attım "nereye gidiyoruz?"
"Florya mı desek?"
"Peki kapıda seni bekliyorum" Toprakın mavi arabasına bindik ve  yol boyu muzik dinledik. Birden Yalın ın "sesinde aşk var" sarkısı çaldı.
"Ya Toprak ben Yalın şarkılarına bayılırım"
"Biliyorum o yüzden açtım zaten" Toprak hala direkson çeviriyordu. Istanbulun yolları bile insana farklı bir hava katıyordu. Kalabalık ama büyülü bir şehirdi.bir sure sonra Boğazici koprusunden geçtik. Baya uzun bir köpruydu. Manzarası,denizin görüntusu bile bana huzur veriyordu.
"Hazal daldın bakıyorum"
"Çok güzel bir şehirmiş"
"Dikkat et de büyüsüne kapılma"
"Bana acımı da bir an da olsa unuturuyor bu bile bana yetiyor."hala onu dusunuyorsun"
"Keşke unutabilsem" derken bir sessizlik oldu. Sanırım bana kızmıştı. Floryaya gelmistik.

HAYATIMIN TERAPİSTİ(Tamamlandı Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin