15.Bölüm Tek tesellim Mektuplar

104 67 21
                                    

Sevgili Toprak;
Canımın içi,
Bugün sensizliğimin 3. Günü ve sen hala yanımda yoksun. Biliyor musun? Ben, sen yokken boşlukta gibiyim. Artık yemekler tatsız geliyor, içtiğim çayın tadı yok. Sen varken keyifle sürdüğüm araba bile bana sıkıcı geliyor, yollar bitmek bilmiyor. Uzun uzun yürüdüğümüz yollar bile bana uzak artık. Neyse ben sana dün olanları anlatmayı unuttum. Bu Salih var ya beni güldürmek için elinden geleni yapıyor. Geçen gün sırf biraz olsun bana eğlence olsun diye hastanedeki hemşirelere asılmıştı.
Bende onun peşinden gelmiştim. Sana bakarken uyuyakaldığım gün,Bora üstümü örtmüş, başımın altına yastık koymuştu. Kendine çok iyi dostlar seçmişsin, Sinan da bir an olsun yanından ayrılmadı. Ama ben zorla uyuması için arada onu yolluyorum. Bugün bana ne dedi biliyor musun?
Belki de masal gerçek olur, prensin senin gözyaşlarınla iyileşir dedi.
Keşke bu rapunzel masalı gerçek olsa. Ben çok konuştum sanırım. Kendini fazla yorma, ben seni bekliyorum. Kendine iyi bak.
-prensesin-

Mektubu böyle sonlandırıp Boraya verdim. İçimdekileri mektuba dökmek biraz olsun beni yatıştırıyordu.
Annem,babam tüm sevdiklerin yanımdaydı. Didem hariç onun acısı hala tazeydi. Kendimi yarım kalmış insanlar gibi hissediyordum.
Toprak'ın annesi yanıma geldi. O da kötü haldeydi.

"Nasılsın Hazal?"

"Bekliyorum işte kötüyüm. Siz de kötü görünüyorsunuz, eve gidip biraz dinlerin."

"Nasıl iyi olayım ki? Oğlum içeride can çekişiyor. Ben bir duş alıp geleceğim. Bir gelişme olursa beni ara."

"Tamam ararım Hülya teyze."

O eve gidince ben de camdan Toprak'ı izlemeye devam ettim. Çok masum görünüyordu Sanki beni bekliyor gibiydi. Yarın onun yanına girecektim. Doktor anca yarın girebileceğimi söyledi. Bu öyle bir duygu ki tarifi yok. Çaresizlik bu. Çok geçmeden uyudum. Uyandığım zaman hemen mektuba başladım.

Sevgili Toprak;
Canım,
Bugün senin yokluğunun 4. Günü bak dün annen yanımdaydı. Yanına girdi ama ben giremedim. annen de çok üzülüyor. Kalk artık uyan da bak nasıl şımartacağım seni, söz her dediğini, her istediğini yapacağım. Sen gidince evimi deniz mavisine boyattım. Hadi gel. Ben menemen yaparken arkama geçip beni saracağın günü bekliyorum. Hadi kalk herkes seni bekliyor. Bizi fazla bekletme olur mu?
-prensesin-

Kafamı dağıtmak için idama geçip roman okudum. En sevdiğimiz şarkıları bırakıp müzik eşliğinde kitaba daldım. O kitapta da benim gibi canı yanan biri vardı.
Ne zaman kendimi kötü hissetsem romanlara sığınıyordum. Çünkü sadece roman ve masallar iyi bitiyordu. Ama bu seferki roman kötü bitmişti. Ahmet Batman'ın romanıydı bu.
Canım yansa da kaçmaya çalışmıyordum. İyi şeyler düşünmeye çalışıyordum. Keşke Toprak şu an kalıp gelse, bana sarılsa tüm dünya benim olurdu.

Maskemi taktım, mavi koruyucu giysileri giyinip Toprak'ın yanına geçtim. Yatağın üzerinde öylece buhar makinesine bağlı yatıyordu. Gözleri kapalıydı. Ellerin serumlar vardı.
Yoğun bakım odası çok soğuktu. Hem soğuk hem korku dolu bir yerdi. Her yerde cihaz ve aletler vardı.
Toprak'ın yanına sandalye çekip oturdum. Onun elini tuttum. Elimi sıktı ama bilinci kapalıydı. Bu bir refleksti. Sanki yanında olduğumu hissetmiş gibi elimi sıkıp bırakmıştı.
Saçlarına elimi götürdüm ve saçlarını okşadım. Gözyaşlarım durmuyordu.

"Toprak uyan ben geldim" dedim ama duymadı. Canım çok yanıyordu.

"Kalk artık." dedim tekrar elini sıktım ama kalkmadı. Onun yanında sadece 5 dakika kalabilmiştim. dışarı çıkıp onu camdan izlemek zorunda kaldım.
Elime kağıt kalemi alıp yazmaya başladım.

HAYATIMIN TERAPİSTİ(Tamamlandı Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin