Bölüm 23

339 44 1
                                    

KUAFÖR salonları Meltem'e göre değildi. Yirmi yıllık meslek hayatı boyunca bir kez bile saçını kuaförde yaptırmamıştı. Ona göre kuaför salonları, kaprisli ve ne yapılsa asla mutlu olmayacak bir kitlenin müdavimi olduğu, kokoş muhabbetlerin döndüğü mekanlardı. Üstelik hiçbir kuaför deneyimi iyi sonuç vermemişti. Üniversiteden hatırladığı kadarıyla kuaförler 1 santim kısaltması gereken saçı 10 santim kısaltan, her yaptığı boyanın çok doğal durduğunu iddia eden, doğallıktan tek anladığı da gelin saçı olan görgüsüz tiplerdi. Üstelik başladıkları sohbeti bir türlü bitiremiyor ve fön sırasında seslerinin duyulması için gereğinden fazla bağırarak bir önceki müşteri hakkında dedikodu yapıyorlardı.

Ama artık değişmenin vakti gelmişti. Üç yıl önce biten evliliği onun dünyaya daha farklı bakmasına sebep olmuştu. Belki de canı sıkılmıştı, kimbilir!

O gün yine her zamanki gibi sinirleri tepesinde olduğundan, saçının içinde ellerini kaybetmiş kuaföre bağırmakta beis görmedi.

"Kızım şunu artistler gibi yapma, düzleştir biraz, düzleştir".

Kuaför kız elinden geleni yapıyor gibi gözükebilmek için bu defa Meltem'e doğru eğildi ama yaptığında hiç bir değişiklik yoktu. Meltem derin bir soluk aldı, kızı yanından kovmak üzereydi ki aynadan Murat'ın pişkin yüz ifadesini gördü.Keyifsizce arkasına döndü vekuaföre eliyle gitmesini işaret etti. Murat nazikçe Meltem'in yanına bir sandalye çekerek oturdu.

"Nasılsın?" diye sordu. Olabildiğince ilgili gözükmeye çalışıyordu.

"Seni gördüğüme çok şaşırdım" dedi Meltem. Gerçekten de şaşırmıştı.

"Ben de seni burada gördüğüme şaşırdım" dedi Murat. "Burada" derken sesindeki vurgunun hissedilmesini istemişti.

Meltem bu defa aynaya döndü ve önündeki bir kaç makyaj malzemesinin içinden seçtikleriyle yüzüne rötuş yapmaya başladı. "Senden boşandıktan sonrakendime bakmaya karar verdim" dedi. Murat, Meltem'in sesindeki alaycı ifadeyi sezmişti. Elinde olmadan suçluymuş gibi hissetti. "Sen her zaman bakımlıydın" dedi. Bu cümleyi teselli olarak algılamaması için olabildiğince flörtöz bir ses tonu kullanmış olsa da işe yaramadı.. Meltem ona söylenen sözün içinde barındırdığı anlamı fazlasıyla hissedebilen bir kadındı. "Ne oldu şu kız? Adı neydi.. Jülide?" Bu ismi ne kadar da çok sayıklamıştı bir zamanlar. Elinden gelse ilgisiz görünecekti ama olmadı.

Murat "Hiç karıştırma" dedi sanki bitmeyen bir dertten söz ediyormuş gibi. Ama Meltem'in bırakmaya niyeti yoktu. "Niye, diğeri gibi nikah masasında mı bıraktın yoksa?"

Murat bu alaycı tavırdan hoşlanmamıştı. Hemen konuya geçmek ve ardından daher zamanki gibi ardına bakmadan çekip gitmek istiyordu.Eski eşine ihtiyaç duyduğu için kendinden nefret ettiğini düşünürken derin bir soluk aldı ve"Bak, bunları konuşmaya gelmedim ben" dedi.

"Belli oluyor ne için geldiğin" dedi Meltem. "Benden bir şey isteyeceksin.Haksız mıyım?"

Murat etrafı kollayarak Meltem'e doğru yaklaştı. Konuştuklarının duyulmasını istemiyor gibi fısıldadı. "Başına talih kuşu kondu Meltem. Onu haber vermeye geldim". Nihayet Meltem'in ilgisini çekmeyi başarmıştı."Bir ceza davasında göz önündeki avukat olmanı istiyorum. Geri planda her şeyi ben ayarlayacağım" dedi. Meltem'in gözlerindeki ışıltıyı görmek içinsandalyesini biraz geriye itmişti.

"Benden başka avukat bulamamana şaşırdım" dedi Meltem. Yine de memnuniyeti yüzünden okunuyordu.

"Olay biraz karışık. Yani.." diye söze başladıMurat. Fakat Meltem daha önce olanları dinleyecek kadar sabırlı değildi. "Banaparadan haber ver. Ne olduğu umurumda değil" diyerek kestirip attı. Muratheyecanla karışık memnuniyetle gülümsedi. Bir zamanlar Meltem'i niye sevmişolduğunu hatırlamıştı .

EYVAH, AVUKAT OLDUM !!!  #wattys2017Where stories live. Discover now