Bölüm 26

299 41 0
                                    

1 Mart Perşembe günü İstanbul Adliyesi Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonu hınca hınç doluydu. Simge Ateş olayının basında da yer bulması sebebiyle gazetecilerle birlikte çok sayıda kişi salonun seyirci bölümünde yerini almış adaletin tecelli etmesini bekliyordu. Kapı eşiğinde durmuş meraklı gözlerle duruşmanın başlamasını bekleyen kameramanların fısıldayışları kulakları tırmalıyordu.

Ben Serkan Güler'in ağlamaktan yorulmuş annesiyle birlikte duruşma salonunun seyirci bölümünde oturuyordum. Adil Bey kürsünün sol tarafında yerini almıştı. Simge Ateş'in annesi Menekşe hanım, avukatıyla birlikte hakimin sağ tarafında yerlerini aldılar.

Birkaç dakika sonra duruşma salonundaki uğultu,hakimlerin ve savcının kürsüdeki yerlerini almasıyla bıçak gibi kesildi. Şimdi gözler, pervane gibi telaşla koşturan mübaşiri izliyordu. Nihayet hakim, tok sesiyle "sanığın içeri alınması" talimatını verdi. Talimat, ek bölmede bekleyen jandarmaya koşar adımlarla bildirildi. Az sonra Serkan Güler, onu iki kolundan tutmuş jandarma erleri eşliğinde elleri kelepçeli olarak fakat traşlı ve üzerinde şık bir kıyafetle salona girdi. Duruşma başladı. Kimlik tespiti yapıldı:

1992 –Çorum doğumlu, Nazife'den doğma,Ali'den olma Serkan Güler.

Katibenin zapta geçme işlemi bitince hakim sordu;

"Evet,Serkan Güler, üzerine atılı suçtan haberin var mı?"

Serkan, sesindeki heyecanı yutkunarak bastırdı ve ağırlığını bir ayağından diğerine vererek "Evet efendim" dedi.

"Ne diyeceksin bu suçlamayla ilgili?"

"Ben masumum efendim. Simge 'ye asla zarar vermedim. Böyle bir olayla ilgim yok".

Hakim bu defa Menekşe hanım'ın bulunduğu tarafa dönerek avukat Meltem'e sordu: "Katılan müdafiinden soruldu: Siz ne diyeceksiniz?"

Avukat Meltem, kendisine verilen görevi hakkıyla yerine getirdiğini belli ederek gayretli ve ağdalı bir üslupla cevap verdi:

"Efendim, zatıaliniz izin verirlerse sanık Serkan Güler'in maktulü öldürdüğünü ispatlamak üzere maktul Simge Ateş'in annesi Menekşe Ateş'i dinletmek istiyoruz".

Ses tonunda öyle bir yalakalık vardı ki, bir ara majestelerinin huzurunda olduğumuzu düşünüp ceketimin iliklerimi yokladım. Neyse ki hakim bu samimiyetsiz saygı şovuna prim vermeden "devam edin" dedi.

Menekşe hanım mübaşirin yardımıyla tanık kürsüsünde yerini aldı.Mübaşirin işi henüz bitmemişti. Bize doğru dönerek yüksek sesle "Ayağa kalkın" dedi. Hepimiz ayağa kalktık. Hakim, Menekşe hanım'ın gözlerinin içine bakarak "Doğruyu, yalnızca doğruyu söyleyeceğine, namusun şerefin ve kutsal saydığın bütün değerler üzerine yemin eder misin?"diye sordu.

Menekşe hanım büyük bir ciddiyetle "Yemin ederim" deyince hepimiz tekrar yerimizi aldık.Böylece Avukat Meltem sorguya başladı.

"Bize kendinizi tanıtır mısınız?"

"Adım Menekşe Ateş. Simge Ateş'in üvey annesiyim".

"Simge ile nasıl bir ilişkiniz vardı?"

"Onu ben büyüttüm. Çok yakın bir ilişkimiz vardı. Herşeyini bilirdim".

"Serkan Güler'i tanıyor musunuz?"

Menekşe hanım Serkan'a bakarak cevap verdi."Evet. Simge'nin iş arkadaşı".

"Biliyorsunuz, olay günü, yani Simge Ateş'in İstanbul Adliyesi'nin dördüncü katından düşüp öldüğü gün, yanında sanık Serkan Güler vardı."

EYVAH, AVUKAT OLDUM !!!  #wattys2017Où les histoires vivent. Découvrez maintenant