Doğruluk: Atlar... Atlar... Ben Onlardan Birisine Sahip Olabilir Miyim?

624 64 25
                                    

Erza

Erza karşısında duran saate baktı, çocuklar bu sıralar rehberlik odasına gelmiyordu ve oda sıkılıyordu. Telefonunu açtı ve miranın yarım saat önce gönderdiği videoya baktı. İzlemeye üşenmişti ama şimdi izleyecekti. Ayrıca bu videodan sonra iki üç video daha atmıştı ve son olarak bir mesaj çekmişti. Mesajda ise izleyince beni ara yazıyordu. 

Birinci videonun üzerine tıklamadan önce miranın şakalarına maruz kalmamak için çekmeceden kulaklığını çıkardı ve ucunu telefonda bulunan yuvarlak deliğe geçirdi.  Bu dediği şakalara örnek vermek gerekirse erza bir keresinde metroda ilerlerken miranın attığı ses kaydına tıklamıştı, o sırada ise inleme sesleri tüm metroda duyulmuştu. Erza bu olaydan sonra bir daha metro kullanmamak amacıyla bisiklet almıştı ama üç kere bisikleti çalınmıştı. 

Göz ucuyla kapıyı tekrar kontrol etti, genelde bu zilde lucy hep onu görmeye gelirdi ama bu sefer gelmemişti. İç çekti, yalnız kalmıştı. Mesajlara tekrar baktıktan sonra ilk videoyu açtı. 

Laxus karşıda oturmuş balık kızartıyordu ve mira bir şeyler diyordu. Laxus ise gülüyordu ve en sonunda ona doğru koşuyor, video bitiyordu. Erzanın yüzünde bir tebessüm belirdi ve diğer videoyu açtı. "Erza hala bekar laxus, neden biliyor musun? Bana kalırsa mavi bir at var... Lucy adlı öğrencisinin babası işte. Geçende söyledi onu taşımış evine kadar. Ayrıca evine de bırakmış, çok iyi bir adam. Ve bekar laxus, bence aralarında bir şeyler olabilir. Yoksa erza bakire mary gibi gidecek." laxus güldükten sonra videoyu durdurdu ve erza surat astı, yeterince bu olay yüzünden kızarıyordu ve bir yenisi eklenmişti. 

"Ve biliyor musun? Galiba erza bu sefer bir şeyler bulabilecek." bu videoda bittikten sonra balıkların görüntüsüyle alakalı on saniyelik bir video vardı. Erza utana sıkıla mirayı aramak için arama kısmına girdi ve m harfine bastı, ardından fotoğrafına bastı. 

Telefon bir kere çaldıktan sonra açılmadı, ikince kere arayacakken miranın araması ile duraksadı ve telefonu açtı. "Merhaba kızıl afet." erza gülümsedi. "Sana da merhaba şeytanların lordu mira."

"Ara demiştim, iş yerinde genelde telefonunu kullanmazsın. Bir şey mi oldu?" erza iç çekti. "Çok yalnızım, kimse gelmiyor. Lucy bile gelmiyor galiba bir şey oldu. O küçük sarışın ördeği çok seviyorum." miranın öbür taraftan kıkırtısı geldi. "Tam annesin be, ürküttün beni. Ben kendi çocuğumdan başka çocuk sevemezdim herhalde."

"Laxus en azından bu konuda dua etmeli, hiç çocuk sevmeyen birisine benziyorsun ve laxusu bıraksan on çocuk yapacak gibi." ikiside gülmeye başladığında erza sesini biraz daha azaltmaya çalıştı, nede olsa iş yerindeydi. İş yeri dediği yerde okuldu. 

"Eee, ata binmeye ne oldu erza?" erza göz devirdi. "Yine mi bu konu?" 

"Evet, hele ki jellal gibi bir atı kaçırmamalısın erza. Adam mavi rengin tanrısı gibi. Yeşil gözler, mavi salar ve gözünde olan ergenlik dövmesi bile çok hoş. Laxus olmasa ona verirdim."  erza kaşlarını çattı. "Mi-" mira lafını çoktan kesmişti. "Şaka yapıyorum ama o adamı kaçırma, ayrıca laxus duyduğu için şuan trip atıyor. Yapma ama böyle lütfen, koskoca adamsın." 

"Laxus trip atmıyor ve sen bilerek bunu dedin değil mi?" mira iç çekti. "Evet, nazlı bir koca istiyordum ama onun yerine dağ gibi bir adam karşıma çıktı." 

"Neden erkeklere at muamelesi yapıyorsun? Senin kocanda bir at olmuyor mu?"

"Hayır o eşek arısı. Soktumu fena yani... Öyle işte."

"Mira konuyu sapıtma." erzanın kızaran yanakları dahada kızarmıştı, sanki bu mümkünmüş gibi. "Birazda zeus ama değil mi erza? Küçükken üzerine yıldırım düştüğü için vücudunda izleri var. Hele ki gözünde olan o ize bayılıyorum. Orayı öpesim geliyor, tabi adam bana garip garip bakıyor ama öptüğümde biraz kızarmıyor değil. Birde sırtında çok tatlı minik var, oda çok güzel."

"Garip fantezilerin var."

"Biliyorum, neyse kapat. Kocama yavşayacağım." erza iç çekti ve telefonu kulağından yavaşça çekmeye başladı. "Görüşürüz."

"Görüşürüz kızıl afet." o telefonu kulağından çekene kadar mira telefonu kapatmıştı. "Bu kadın..." erza rahat bir pozisyon alarak oturmak için hazırlandığında aniden kapının açılması ile şaşırdı. Koltuktan düşermiş gibi bir hal takındı ama sonra topladı. Kafasını kaldırıp kapıya doğru baktığında ise gelenin nefes nefese kalmış küçük sarı saçlı bir kız olduğunu gördü. Lucy hele şükür gelebilmişti. 

Erzanın içine dolan o sıcaklık ile gülümsedi ve oturması için koltuğu gösterdi. O sırada kalktı ve kenarda açılmamış şişelerden bir tanesini ona uzattı. "Teşekkür ederim öğretmenim." lucy gülümsedi ve nefeslene nefeslene su içmeye başladı. "Söyle bakalım, neden bu kadar koştun?"

"Koroya katıldım ama çıktığım gibi buraya gelmek istedim. Biraz fazla istekliymişim ki nefesim kesildi." lucy gülümsedi ve biraz daha su içti. "Eee, günün nasıl geçti?"

"Fransızca bir şarkı ezberlemeye başladık, ismi çok karmaşık ve dilim dönmüyor. Bugün olduğumuz sınavdaki bütün sorularım doğru bu arada çok eminim, ayrıca size dün olanlardan bahsedeceğim öğretmenim." 

Ne saygılı bir çocuktu lucy, erza tekrar tebessüm etti. "Dinliyorum lucy." 

"Dün babam eve geldi ve ağabeyimin burada olup olmadığını sordu. Bende burada olmadığını ve sizin çıktığınızdan beri gelmediğini söyledim. Babam oldukça korkmuş görünüyordu ve nefes nefeseydi. Bir süre sonra telefonu aldı ve annemi arayıp tartışmaya başladılar. Anladım kadarıyla gray benim öz ağabeyim değilmiş ve annem babama bunu şimdi söylüyor. Babam o kadar delirdi ki telefonu fırlattı ve ilk defa benim duyabileceğim bir şekilde küfür etti." nefeslendi ve tekrar sudan bir yudum aldı, gözleri doluyor gibiydi lucynin. Erzanın kaşları hafiften çatıldı. Nasıl bir kadındı bu?

"Babam telefonu fırlatıp kırdıktan sonra koşar adımlar ile evden çıktı, o sırada korkudan ağlamıştım ve abimle her zaman yaptığımız şeyi yaptık. Genelde bir bölüm belirleriz ve oradan ıslık çaldığımızda ikimizden biri gelmek zorunda. Küçüklüğümden beri ne zaman ıslık çalsam abim gelir ve bu seferde geldi. Bana sarıldı ve babamın onu reddetmesinden korktuğunu söyledi. O ağlayacak gibi olmuştu. Sonrasında gece babam geldi ve abime gece sıkı sıkı sarıldı. Abim dayanamayıp ağlamıştı, galiba ilk defa o zaman ağladığını görmüştüm. Her şey güzel gidiyor diye düşünürken yine sıkıntı çıktı. Abimi babası geri istiyor, yani öz babası. Abim gitmek istemiyor, babamsa vermeye hiç hevesi yok. Adam yakın zamanda işlemlere başlayacağını söyledi." erza ağzı açık bir biçimde izlemeye başladı. 

Lucy bir süre sonra ağlamaya başladığında erza ayağı kalktı ve gidip ağlayan küçük bedene sarıldı. İçi acımıştı ve biraz donmuştu. "Abini senden alamayacaklar lucy, ağlama tamam mı?" alnına bir öpücük kondurdu.


Truth Or Dare [Jerza]Donde viven las historias. Descúbrelo ahora