Bölüm 12 *Part 1*

2K 199 158
                                    

Multi: Onuraşko

"Hayır, durrrr!!!" Onur, ben tam arabadaki radyoyu açacakken elime hafifçe vurup gereksiz bir şekilde gerilmemi sağlamıştı.

"O iğrenç şarkıları duymak istemiyorum, rahat dur Fidel. Akraba gezmelerinde yeterince nasibimi aldım zaten." Dedi gözlerini yoldan ayırmadan.

Ama bilirsiniz, birisi ne zaman yapmamanız gerekeni söylese de siz bunu yap şunu olarak algılardınız.

Radyoyu her açmaya çalıştığımda Onur beni engellemek pahasına her şeyi yapmış ve beş kez kadar trafik kazası geçirmekten kıl payı yırtmıştık.

Peki ne için? Hiçbir şey.

O adrenalin dolu anlar en azından bir halta yarayabilirdi. Ama açık hava sinemasına gelene kadar radyoyu bir kez dahi açamamıştım.

Dönüşte tekrar deneyecektim. Bu da beş kez daha olası trafik kazası demekti.

"Senin yüzünden filmin ilk yarım saatini kaçırdık, şimdi anla bir bok anlayabilirsen"

Arabadan çıkıp arka taraftan nereden çıktığını bilmediğim örtüyü ön tarafa serdi.

Ben de yanına gidip oturduğumda film boyu konuşmadan sadece büyük ekranı izledik.

Gece boyu maraton olarak farklı farklı filmler oynayacağından evden neyse ki izin almıştım.

İlk film bitikten sonra on dakikalık bir ara verildi.

"Güzeldi ha?"

Onur'un sorduğu soruya olumlu bir baş hareketiyle karşılık verdim. Konuşamayacak kadar uykulu hissediyordum ve daha saat yalnızca sekiz buçuğa geliyordu.

Elimde olmadan esnedim.

"Ne yani? Ben o kadar bilet bulmak için kıçımı yırtayım ama sen daha ilk film biter bitmez karşımda esneyiver" kafasını cıklayarak iki yana salladı. "Bu bana yapılan en büyük hakaret olabilir."

"Özür dilerim, elimde olmadan esnedim valla bak" dedikten sonra gözlerimi ovuşturdum.

Birazdan ekran tekrardan aydınlanınca, Onur son kez bana bakıp konuştu "Uyursan kafanı kırarım senin."

Çok iyi anlaşıyorduk, evet.

Beni uyarmasının ardından daha beş dakika bile geçmeden feci şekilde uyuklamaya başlamıştım.

Onur'dan;

Yanıma baktığımda Fidel çoktan uyumuştu.
Hayır yani, ben o kadar bilet bulmak için kıçımı yırtayım, o gelsin daha ilk film biter bitmez uyuklasın.

Daha ağır nasıl hakaret edebilirdi bana cidden bilmiyorum.

Yerimden kalkıp arabadan yedek olarak getirdiğim örtüyü aldım.

Hava serindi.

Fidel'in tarafına geçip örtüyü üzerine örttüm.

Film bittikten sonra üzerine su döküp uyandırırdım.
O kadar bilet bulmak için uğraşmışken, tüm maraton boyu uyumasına izin vermezdim.

-

Film bitip on dakikalık araya girdiğimizde karşıda açılan kahve standından iki bardak filtre kahve alıp geri yerime adımladım.

Kahveleri dökmeden yere bıraktıktan sonra arabadaki su şişesini alıp Fidel'in yüzüne döktüm.

Birkaç su damlasına uyanmayacağını bildiğimden-çünkü derslerde feci şekilde derin uyurdu-tüm suyu yüzüne bocaladım.

"Ulan, şerefsiz!" Diye bağırdı yerinden sıçrayıp kalkarken.

Mission completed.

Fidel'den;

Gece saat ikiye gelirken maratonun dördüncü filmine gelmiştik.

Onur'un getirdiği kahveler sayesinde neyse ki uykum açılmıştı.

Bu sefer de Onur esneyip duruyordu.
Ve benim sadece bir kahve içmeme karşın o üçüncü kahvesini yudumluyordu şu an.

Pek de işe yaramış gibi durmuyordu.

"Uykun varsa uyu, filmi ben sana anlatırım daha sonra" diyerek yüzüme bir gülümseme ekledim. "Diğer filmde uyandırırım seni istersen?" Diyip sorarcasına yüzüne baktım.

"Olur, sağol" derken bile gözlerini tam olarak açamıyordu.

Yere bir anda devrilecekken, düşüşünü yavaşlatmak adına kolumu ona sarmıştım.

Onun yerine kafası omzuma düşmüş ve olduğu yerde uyuya kalmıştı.

Hareket edemiyordum ve açıkçası pek de hafif sayılmazdı.

Sanırım buna film bitene kadar katlanabilirdim.

Fidel//Düzenleniyor...Where stories live. Discover now