1.8| Maske

1.6K 106 169
                                    

Genç kız, üstündeki siyah kazağındaki desenlerle eliyle yuvarlak çizerek oynarken, tek elini uykuya muhtaç gözlerine götürdü ve beceriksizce ovaladı, birkaç kirpik işaret parmağına iliştiğinde, histerik bir homurtuyla yataktan doğrulmaya çalıştı. Üstündeki kazak salaştı, ama yine de gövdesine edilen her temasta, canı daha çok yanıyordu. Sanki bir tek, Draco yaralarına dokununca hatta öpünce acı hissetmiyordu. Öbür türlüsü, keskin bir bıçakla defalarca deşilmenin verdiği acıyla aynı değerdeydi, hem o ânı tekrar yaşıyordu hem de sanki yaraları tekrar kanıyordu.

Camdan dışarıya baktı, sabah olmak üzereydi ve hiç uyumamıştı. Uyuyamamıştı çünkü kabusları peşini bırakmıyordu. Uğradığı işkenceyi görmek yine en kötüsü değildi, kötünün kötüsü de vardı ki o da kesinlikle, tüm yalanlarını Draco'nun öğrenmesiydi. Kabusunu görmek bile, uyumayı reddedecek kadar güçlü bir etki oluşturmuşken, gerçeğini yaşamak ölümden beter olabilirdi.

Kulubeye, güneş ışıkları dolmaya başladığında, kız bundan bir an için rahatsız olup perdeleri sertçe çekti. İki haftadır bu evdeydi, Draco'ya olanları anlattığından beri eve doğru düzgün gelmiyordu ve saatlerini genelde tek başına geçiriyor olmak yeterince bunaltıcıydı. Arada bir eve teşrif edebilen Draco Malfoy'la kavga etmekten başka bir şeyler yapsa yine biraz çekilebilir olabilirdi ama vaziyetin böyle ilerlemesi genç kızı daha çok geriyordu. Onun iyileşmesini bekliyorlardı ve bu, Hermione'nin kendisini sanki bir bebekmiş, özel ilgiye muhtaçmış gibi hissetmesine neden oluyordu. Gerçi, ortada özel bir ilgi de yoktu ama bir an evvel buradan gitseler her şey daha iyi olacaktı.

Bir kapı tıklatma sesi duyduğunda, önce gerçekten açmamayı düşündü ama sonra Draco ile arasının daha fazla gerilmesine dayanamayacağını düşünüp tembel adımlarla kapıya ilerledi. Karmakarışık saçları ve kan çanağına dönmüş gözleri yüzünden şansı varsa Draco ondan korkmaz ve tabanları yağlayıp kaçmazdı.

"Kimsin?" dedi, baygın bir ses tonuyla. "Draco Malfoy, önce test et." dedi karşıdaki adam. Hermione, sıkıntıyla iç geçirdi. Başka biri olsa, neden test et derdi ki zaten? Olağan gücünü ayakta durmaya harcadı ama yine de, "Balo günü kimlerle dans ettim?" diye sordu. Evet, evet. Draco yokken artık o geldiğinde test etmek için ne gibi sorular soracağını düşünmek en zevkli aktivitesiydi. "Önce Finnigan'la, sonra benimle." dedi Draco. Hiç şaşırmayarak, kulpu çevirdi ve kapıyı açtı.

Sarışın çocuk, oldukça yorgun bir edayla içeri girdi ve kıza hiçbir şey demeden direkt mutfağa yöneldi. Eski bir musluk ve bardağa dökülen su sesi, kızın kulaklarına ulaştığında, sessizliğini koruyarak odasına yöneldi. Draco'ya nerelerde olduğunu sormayacaktı çünkü cevap alamıyordu, hatta bir kavganın başlangıcı oluyordu bu soru. Tekrar camın kenarındaki sandalyeye geçti ve öylece perdeye bakmaya başladı.

Birkaç dakika sonra, odaya elinde yarısı suyla dolu bir bardak eşliğinde geldi. Odanın girişinde durdu, aynı Hermione'ninkiler gibi kan çanağına dönmüş gözlerini kızın üzerinde gezdirdi ve, "Neden uyumuyorsun?" diye sordu. Hermione, bir an gerçekten Draco'nun sakin ses tonunu hatta ses tonunu özlediğini farketti. "Sen neden uyumuyorsun?" dedi, yukardan bir bakış atarak. Draco, kızın sanki bunu diyeceğini biliyormuş gibiydi, zaferle gülümsedi. "Evet, hala hazırcevap olduğuna göre çok fazla öfkeli değilsin."

Hermione, gözlerini tekrar perdeye çevirerek, "Sadece bu işe beraber başlıyoruz ve sen bir anda fevri takılmaya başlıyorsun. Bu durumdan zevk almamı bekleme." dedi ve gözüne gelen kabarık saçlarını geriye iteledi. "Hasta olduğun için-"

"Hasta olduğum için?" diye tekrarladı, Hermione. "Kusura bakma, Malfoy ama ben bu durumdayken yanımda olmanı beklerdim, beni plan dışı bırakmanı değil. Ayrıca, hasta olduğum için bir yerlere bensiz gidebilirsin ama bu geri döndüğünde anlatmamanı gerektirmez. Her neyse," dedi, Draco bir şeyler söylemeye girişince onu susturmak adına. "Ben banyoya giriyorum."

Light or Dark -dramione-Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang