👉+75 vote +25 yorum👈
Keyifli okumalar:)
____Aslı
"Ben-" titrek çıkan sesimle ne diyeceğimi bilemeyerek konuşmaya atılmışken elini kaldırıp beni susturmuşken, oturmam için koltuğu işaret etti.
Oturduğumda onunda tekli koltuğun önünde duran sehpanın üzerine yani karşıma oturmasıda bir olmuştu. Fazlasıyla arada mesafe olsada sol tarafımda oluşan baskı gözlerimi karartmaya yeterliydi bile.
"Sana" deyip duraksadığında sıktığım ellerimi kucağımda gizlerken, akan göz yaşlarımı gizlemek adınaysa başımı eğmiştim. Böyle bi durumda kalmak istemezdim. Kimse istemezdi. Bağıracak, beni aşağılayacak, hor görmesi benliğimi korkuların kanatları altına alırken kendimi kasmaktan öteye, ağlamaktan ilerisine gidememiştim.
"Canım yanıyor, yabancısı olduğum bu duygular beni bitiriyor senelerdir...Ben, ben sadece sevdim elimde olmadan" ağzımdan firar eden cümle kursağımda kuruluk bırakırken burnumu çektim. Ağlarken tıkalı gibi hissetmemi bu durumda sağladığı için ona ayrıca nefret dolu duygular besliyordum.
"Biliyorum" dediğinde ona bakma arzuyla kendimi alıkoyamazken başımı kaldırıp ona baktım. Oda başını eğmiş, düşüncelerinde kaybolmuş gibi görünüyordu.
"Hissettiklerini bilirim Aslı ama bu şimdi eski konuları açacağım anlamına gelmez" deyip başını kaldırdığında göz göze geldik. İşaret parmağı sol göğüs kafesine doğru yol çizerken badimin kol kısmının ucuyla göz yaşlarımı sildim ama faydasızdı silişler. "İstenilen kişi sevdiğim kişi ne yaşanmış olursa olsun yanımda. Bunu sen kendini kötü hisset diye söylemiyorum. Belki ben bunu derken bile yanmıştır canın" dedi sonlarda nefes alarak.
Haklıydı...canım yanıyordu. Biz olmak zaten kulağa imkansız gibi gelsede şu içimdeki umut kırıntıları varya sonum olmuştu. Çocukluğumun sevdasına sevdalanmıştım daha ne olsun ki. Ve sevdalığım bana kızmak yerine iyi hissettirmeye çalışıyordu. Bilmiyor ki her kelimesinde Yüreğim yanıyordu.
"Hissettiklerin heveste olabilir" dediğinde içim parçalana parçalana ona bakarken yüzümde beliren acı tebessüm başımı eğdirmişti. "Bak maksat ne kadar sevip sevmediğini ölçmek değil. Sadece ne bilim ilk... gözün belki beni görmenle açılmış olabilir. Herkeste yaşana bilecek duygular. Bunu Mira da yaşadı belki sen-" devam etmesine müsade etmeden hızla ayaklandım.
" Ben gerçekten seviyorum Ömer. Belki inanmak zor olabilir ama seviyorum. Ne ilk bakış ne heves. Bende yokluğunu tattım ya. Ozaman anlamaz mıydım sanıyorsun. Nasıl o yokluğunda seni sevdiğini fark ettiyse, bense o aralar geceleri ağlamakla meşguldüm. O oralarda napıyor, iyi mi? kötü mü? acaba hastalandı mı diye düşünürken sen amca kızına kapılmıştın" dediğimde oda ayaklanırken devam ettim. "Hatırlıyor musun hani 11 yaşlarındayken konağın kapısının önünde bir kaç çocukla daha yakar top oynuyorduk. Top benim kafama gelmiş ve yere düşmüştüm. Sense kişarak yanıma gelmiş beni kaldırmış ve hasar tespiti yapmıştın. Ozaman varya şurada tekleme, kendimi kaybedişimi ilk o dakikalarda hissetmiştim. Ama sonra ne oldu biliyor musun? Bu sefer top Mira'nın eline öyle sert değmişti ki ağlamıştı, ağlattırmıştı. Eli incinmişti ama farkında olmadan sen onun elinin üzerine bir buse kondurarak ilk yardımda bulunmuştun bense ölmüştüm" deyip göz yaşlarımı sildim boğazımdaki yumruyla.
Belki bir daha onu göremeyecek yine geceleri yorgan altlarına saklanıp hıçkıra hıçkıra ağlayacaktım ama ne hissettiğimi bilmesini istedim. Daha fazla taşıyamaz olmuştum şu kalbin hissettirdiklerini.
"Belki acıyorsundur bana ama hissettiklerimin heves olmadığını bilmeni istiyorum. Ben sadece sevdim acısıyla beraber. Gönüle laf geçmez kimi isterse o olur. Kimi bunun keyfini kimiside bunun sefaletliğini sürer"dedim ona arkamı dönerek.
"Beni çıkmaza sürüklüyorsun" dediğinde omzumun üzerinden ona baktım. Oda bana sırtını dönmüş camdan dışarıya bakıyordu. "Söylenilecek sözler var ama sırası değil. Ağlama... buna değmediğimi hatırlat kendine" deyip oda bana baktığında tutunacak yer aradım. Bakışlarında içtenlik ve uzaklık karışımı duygular o kadar yabancı bakıyordu ki.
"Bizden hayal ettiklerinin hiç biri çıkmaz. Gönülde başkaları, mantıkta başkaları yatarken" bunu demesi durulmaya yüz tutmuş göz yaşlarımı şiddetlendirirken nefessiz kaldım. Onu Seviyordu. Hemde çok. Bunu dillendirmemeye gayret etsede onu öyle bi seviyordu ki her şeyi silebilecekmiş gibi.
"Kuzey'i arayacağım, bundan sonrada Seferoğlu konağında çalışacaksın. Kuzey'in sana iyi bakacağından emin olduğum için senin için iyi olan orada kalman" dedi telefonunu eline alırken.
Bana iyi gelecek olan kısada olsa bir sarılman.
Beni sevmen...
O telefonda Kuzey beyle bir şey konuşurken bense dizlerimi kendime çekmiş sırtım duvara yaslı başım dizlerim yaslı ağlıyordum. Üzerimde ki ağırlık öyle bir yoğundu ki göz kapaklarımı açmakta zorluk çekiyordum. Çocukluğumuda kaybetmiş olmanın acısınıda yaşarken kendimi bu dünyada fazlalık gibi hissediyordum. Seferoğlu konağında ne kadar rahat edeceğimi söylesede Kuzey beyin bakışlarının beni ne kadar rahatsız ettiğinden habersizdi. Bilsede bir şeyler değişecek gibi değildi.
"Seni Cihan'ın konağına bırakacak. O işlerini halledene kadar sende orada kalacaksın sonrasında gelip seni alıp kendi konağa götürecek bazı nedenlerden dolayı" bunları bana dediğini anlarken bir şey diyemedim. Herkes kaderine razı gelecekti değil mi?
"Yakınlardaymış seni almaya gelecek" dediğinde yerden destek alarak ayaklandım.
"İhtiyacında bende Mira'da buradayız ama aynı konakta barınamazdık bundan sonra" dediğinde anlayışla başımı sallarken dudaklarımın iç kısımlarını ısırmaya başladım. Gidiyordum.Sonra bir şey diyecek gibi oldum ama o cümle dudaklarımdan dökülemedi bir türlü.
Tam hazırlanmış söyleyecekken çalan telefon sesiyle toparlanmış olan cesaretim tuzla buz olarak yerle bir olmuştu.Telefonu açıp kulağına götürürken ilk karşı tarafı dinledi sonrada kısa bi "Tamam" diyerek telefonu kapadı. "Kuzey aşağıda" demesiyle ayrılık kapıyı usulca çalarken son kez ona bakıp odadan çıktım. Yaşanmamış ikili duyguların Ayrılığı Zormuş.
Basamaklardan indiğimde salonda oturan Mira'yı gördüğümde kendime kızdım. Mutlu gününü zehir etmiştim. Oda ne yapsa yeriydi. Biliyordum ki oda acı çekiyor ve ağlıyordu. Çocukluğumuzu kaybetmiştik.
Dışarı çıktığımda arabasının önünde bekleyen Kuzey beyle bakışlarımı kaçrırken beni görmüş olacak ki arabanın ön kapısı açtı. Fazla bekletmeden büyük adımlarla arabaya varıp bindim utana sıkıla.
Oda bindiğinde camdan tarafa döndüğümde kapının önünde duran Ömerle sağ gözümden akan yaşı hemen sildim. Onları mutsuz etmeye hakkım yoktu.
Araba çalıştırıldığında gözlerimi yumup ağrıyan başımı alnıma masaj yaparak gidermeye çalıştım ama içimde ki ağlama isteği o kadar büyüktü ki.
"Canın yanıyor olmalı"diye aniden konuşmasıyla irkilirken saniyelikte olsa baktım. Öğrendi mi? "O söylemedi. Ona öyle bi bakıyordun ki fark etmemek aptallık olurdu"dediğindeyse gözlerim doldu.
"Ben-" diyecekken ağzımdan firar eden hıçkırıkla göz yaşlarına boğulurken o arabayı sağa çekti.
"Ağla" dediğinde göz yaşlarımın arasında ona bakarken Kuzey bey yüzünde ufakta olsa küçük tebessümüyle bana bakıyordu. Ama gözlerinde hiç bir duygu okunmuyordu."Sevmek suç değil bu kim olursa olsun" dediğinde onu onaylarken sildiğim göz yaşlarının yerini durmadan bir yenisi alıyordu.
"Ona hep sarılmak istemişimdir ama bugün ona bunu söylemeye cesaret edemedim" hıçkırıklarımın arasında cümleyi sonlandırdığımda yüzümü eğdim.
"Ben sarılırım sana" demesiyle beni omzumdan kavrayıp kendine çekerken başım omzuna değmişti. O bana sıkı sıkı sarılırken ben başım omzuna yaslı ağlamıştım. Ben anlatmış o dinlemişti.
Ben iç çekmiş o saçlarımı okşamıştı.
Bana kollarını açmıştı.
Bölüm hakkında ki düşünceöeriniz nelerdir?
+75 vote +25 yorum

YOU ARE READING
Ayrılık Zor #Wattys2018
General FictionKollarını belimde hissettiğimde nefesim kesilirken ensemde yer edinen dudakları sonumun olacağının habercisiydi. "Seni Seviyorum Amca kızı" "Sana deliyim Amca oğlu" _______ Bir Kuma Hikayesinin 2.serisidir( Kuma kitabını hikaye için okumak zorunlu d...