25.Burada başladı, Burada bitsin

5.8K 513 128
                                    

***

     Irmak Zehra babaanenin yardımı ile olduğu yerden kalkmıştı.

   Aradan geçen sürede Irmak rüyasında Rüzgarı görmüştü her uyuduğunda.Kalbi yanıyordu onu düşününce.Hiç konuşamamıştı.İki ay olmuştu.

   Sadece doktor kontrolüne gideceği zaman telefonuna Rüzgardan mesaj gelmişti. Kontrolü aksatmaması için.

   Irmak hep onu mutlu bir şekilde görüyordu rüyalarında.Hep gitme diyordu.Kal diyordu.

   Rüzgarsız bir güne daha merhaba dedi Irmak. Bu hasreti imtahan bilmişti.Sabrediyor ve onu bekliyordu.

  Rabbine dua ediyordu her an iyi olması için.

   Bugün ailesini ziyarete gidecekti Irmak. Öğlen namazını kıldıktan sonra Zehra babaanenin yanına indi.

   Afrayla vakit geçirdi. Afra Rüzgarın emanetiydi.

   Zehra babaane her an Irmağın yanında oluyor hiç yalnız bırakmıyordu.Onun ve Rüzgar için dua ediyordu.Onlara sabır ver Allah'ım diyordu.

   Irmak saatin ilerlediğini fark etti.Rüzgarsız bir günü daha akşam ediyordu.

  Yorgunluktan uyuyakalan Afrayı odasına götürerek evine çıktı.

   Üzerine uzun gri hırkasını giyindikten sonra evini kilitledi.Şu kapıda bile ne kadar çok hatırası vardı Rüzgarla.

  Afranın hasta olduğu gece Rüzgar bu kapıyı yumruklamıştı korku ile ağlayarak...

   Alışverişten döndüklerinde eşyalar ağır olduğu için buraya Rüzgar taşımıştı...

   Bu kapının önünde Irmak için sabaha kadar uyumadan beklemişti...

    Irmak gözünden süzülen yaşı silerek evden çıktı.Sokak ev her yer ona ıssız gelmeye başlamıştı.Her şey Rüzgarla anlam kazanıyormuş aslında.

   İçinde ki yangın dinmiyordu bir türlü.Özlem yakasından düşmüyor ,aldığı her nefes Rüzgara olan hasretini yüreğine fısıldıyordu usulca.

  Yürürken kendi kendine ,

-Gülüşünde ki ses tonunu bile özledim.Ukalam benim.

    Irmak dolan gözlerine aldırış etmeden yürüyordu.Biliyordu Rüzgar gelecekti.Bu acıyı yaşamasında da bir hayır saklıydı.

   Mezarlığın önüne geldiğinde ilk karşılaştıkları an canlandı yeşilin en güzel tonuna sahip gözlerinde.İçi hüzünle dolmuştu.

    İnsanın sevdiği ile imtahan edilmesi çok zor dedi kendi kendine.Kapıda ki görevli Irmak girmeden kapıyı açarak gülümsedi.

   Artık biliyordu Irmağın o kapıyı bir türlü açamadığını.Irmak teşekkür ederek ailesinin yanına ilerledi.

   Bir süre okulunu, derslerini ,Zehra babaaneyi ve Afrayı anlattı.

     Rüzgar aklına geldiğinde ise boğazı düğümlendi ve dili lal oldu bir anda.

   Onun hakkında konuşamıyordu Irmak.

   Onu o kadar çok özlemişti ki hayali her an gözlerinin önündeydi.

   Duasını okuduktan sonra çıkışa yöneldi.

   Siyah çiçek desenli kapı yine açılmıştı.Ama Irmak başını kaldırmamıştı .

   Teşekkür etmek için karşısında ki kişiye bakınca kalbi duracak gibi olmuştu.

    Hemen bakışlarını kaçırdı.

    Özlemiyle yandığı, küle döndüğü adam karşısndaydı.Onu görmüştü.

   Hayal mi görüyorum diye düşünürken gökyüzünde parlayan fişekler ile bakışlarını yukarıya kaldırdı.

   En sevdiği manzaralardan biriydi havai fişekler .

   Uzun süre izlediler birlikte.

   Irmak bakışlarını Rüzgara yönelttiğinde Rüzgarın başı önündeydi.Üzerinde takım elbise vardı.

   Üzerine bir sükut çökmüştü Rüzgarın.

   Irmağa olan hasretine rağmen bir kere bile bakmamıştı.

   Heyecandan avuç içleri terlerken derin nefesler alarak sakinleşmeye çalışıyordu Rüzgar.

  Onunla susmak en güzel müzikten bile daha güzeldi.

   Onun varlığı huzur veriyordu Rüzgar'a. Mezarlığa doğru ilerledi bir kaç adım.

    Irmak ondan ayrı geçirdiği süre boyunca onu ne kadar çok sevdiğini fark etmiş ve onu alfabedeki hiçbir harfle anlatılamayacak kadar özlemişti.

  Artık ondan uzak olmak istemiyordu.

  Rüzgar son kez derin bir nefes aldı derince ardından konuşmaya başladı.

-Burada başladı...

   Huzurumu buldum ben.Burada da bitsin.

   Yerin sonsuza kadar benim yanım olsun.

   Herkesin yere göğe sığdıramadığı cenneti gözlerine sığdıran huzurum.

   Benimle evlenirmisin ?

Irmak gözyaşlarını tutamamıştı.

   Başını bir an bile yerden kaldırmadan;

-Evet.

Dedi. Rüya gibiydi her şey. Sonunda özlemi bitmiş, sabrının mükafatını görmüştü. Sevdiğine kavuşmuştu.

   Arka taraftan gelen alkış sesleri ile arkasını döndü Irmak hemen.

   Eda ,Ozan ,Zehra babaane, umut, ninesi mahalleden tanıdık bir kaç sima ve Duygu hepsi Irmak ve Rüzgar'a mutluluk ile bakıyordu.

    İçinden binlerce kez şükür etti Irmak.Ardından dua etti.

-Burada bitsin Allahım.Ölene kadar kalsın sevdiğim.

Rüzgar kalabalığa bakarken içinden ,

-Allahım bana onsuz bir güne uyanmayı nasip etme.Beni onsuz ,onu da bensiz bırakma.

    Duygu ve Eda koşarak Irmağa sarıldılar mutluluk ile.Irmağın Rüzgar'ı sevdiğini onlarda bu sürede anlamışlardı.

  Ozan ise Rüzgarın yanına gelerek,

-Oğlum yaparsın dedim sana.O kadar heyecan yaptın.Bak aldın  yengeyi de.

    Tokalaşmak için elini uzattığında Rüzgar hemen kendine çekerek sarıldı gerçek dostuna.

-Allah razı olsun. Bu yaptıklarını hiç bir zaman unutmayacağım kardeşim.

    Ozan ve Rüzgar gülerek konuşuyorlardı.

   Irmak kucağında ki Afrayla birlikte dolu gözlerle ona ve Rüzgar'a bakan Zehra babaanenin yanına ilerledi.

  Yaşlı kadına sarılınca ağlamaya başladı Irmak. Zehra babaanenin kollarında defalarca kez ağlamıştı.

   Yaşlı kadın ondan şefkatini esirgememiş daima göz yaşlarını silmişti.

   Eda Afrayı yaşlı kadının kucağından alınca Zehra babaane de Irmağa sarıldı sıkıca.

-Sana ne diyeceğimi bilmiyorum yavrum.Melek gibi geldin.

   Torunumu o karanlıktan sen kurtardın.Onun duvarlarını yıktın.

   Aslında belliydi birbirinize aşık olduğunuz.Birbirinize bakarken titreyen bakışlarınızdan.

   Gerçek sevgi her zaman saklıdır.Tohum toprağa gizlenirse yeşerir.

   Sizin sevginizin üzerinde ki nefret kabuğu kalktı. Sizi birbirinize kenetleyen o kavgalarınız sevginizin özü idi aslında. Hep mutlu olun.Her zaman.

***

Pek yorum gelmiyor ama :( yinede yazicam :) 💜

HuzurumWhere stories live. Discover now