Bölüm 38

22.8K 1.5K 153
                                    


38.BÖLÜM

  "Tesadüflere inanmam zaten, olsa olsa tevafuktur."  

Daha önce kaybolduğumu hissettiğim oldu. Son zamanlarda çok daha fazla oldu tabi. Hele Çağla hayatımıza Poyraz'ın sevgilisi olarak girdiği günden beri pek kendimi bulduğumu da söyleyemem. Ama sanırım bu defa gerçekten kaybolmuştum. Etrafıma bakıp tanıdık bir işaret aradım ama korku ve heyecandan olsa gerek öyle bir işaret bulamıyordum.

İstanbul'un karmaşıklığından sonra hiçbir yerde kaybolmam sanıyordum ama Bursa'ya ayak bastığım ilk gün kaybolmayı başarmıştım. Yoldan geçen bir ablayı durdurdum.

"Bakar mısınız?" kadın anlamsızca suratıma bakarken derdimi anlatmaya çalıştım.

"Ben Uludağ Üniversitesine gidecektim. Durak nerede acaba?" diye sorduğumda kadın eliyle bir dakika yapıp eşarbının altından kulaklığını çıkardı.

"Pardon canım duyamadım ne demiştin?" bıkkınlıkla nefesimi dışarı bıraktım ve sorumu tekrarladım.

"Uludağ üniversitesine gitmek istiyorum ama sanırım kayboldum. Nasıl gidebilirim?"

Kız bana tebessüm edip "Sanırım çok temiz kalpli birisin çünkü ben de Uludağ Üniversitesine gidiyordum şimdi. Gel benimle." Dediğinde bir an tereddüt ettim ama en azından otobüs ya da tramvaya binene kadar peşine takılabilirdim. Sonuçta Üniversitenin bulunduğu mahallenin ismini biliyordum. Başka bir araca binerse çakardım köfteyi. Değil mi?

Başımla onayladım ve beraber yürümeye başladık.

--------

İstanbul dünyanın en güzel şehriydi benim için. Şimdi bana 'dünyada kaç tane şehir gördün ki?' diyenler olacaktır. Doğru Türkiye dışına hiç çıkmadım ama televizyondan ya da internetten görüyordum. Yabancı dizilerde de bol bol görmüştüm. Amerika'yı, Fransa'yı, Almanya'yı. Mimarilerine bayılsam da hiç bir ülkede Türkiye'de olan o büyü yoktu. O büyünün ne olduğunu bilmiyorum ama ülkeme aşıktım. Küçükken Almanya'da, Fransa'da yaşayan kuzenlerimi kıskanırdım. Hem Almanya'da yaşıyorlar, hem de iki dili birden konuşabiliyorlar diye ama biraz büyüyünce bu düşüncelerimden kurtulmuştum. Hatta ileride başka bir ülkede yaşama düşüncesi beni korkutuyordu. Aslında İstanbul dışında yaşama düşüncesi de öyleydi ama şimdi Bursa'daydım.

Ve korkuyordum. Çünkü tektim. Bir başınaydım.

Tercihlerimi kimseye danışmadan tek başıma yaptığım için babam başının çaresine de bak o zaman diyerek benimle gelmemişti. Kayda Ekim'le gelmiştik. Özel bir yurda yazılmıştım. Ve bugün okulun ilk gününde yine bir başınaydım.

Babam her ne kadar sonradan kıyamamış teklif etmişse de bu sefer de ben kabul etmemiştim. Ne karar vermiştim tercihlerimi yaparken?

"Tek başıma nasıl mutlu olacağımı herkese göstereceğim. Hepiniz nasıl mutlu oluyorum göreceksiniz!"

Tam olarak cümle böyle olmasa da ana fikir buydu. Ben de babam dahil kimseden yardım almayacaktım. Tabi, bir süre para gönderecekti. Ben de kabul etmek zorundaydım zaten. Yalnızca kısa bir süre, ben bir iş bulana kadar.

"İşte geldik." Dediğinde otobüse baktım. "Emin misin? Ben mimarlık fakültesine gideceğim. Oradan geçer değil mi bu?"

"Evet gidiyor. Hadi bin. Ben senden sonra ineceğim, sana söylerim ineceğin yeri."

Bir an utandım düşüncelerimden. Son zamanlarda güvensiz bir kız olup çıkmıştım. Bunun en büyük sebebi hayatım boyunca haşerelerden başkasıyla muhatap olmayışımdı. Son zamanlarda hayatıma başkaları da girse yine de bir şekilde çevremden insanlardı. Şimdi ise sadece insanları değil çevrem komple değişmişti.

KÜP ŞEKER(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin