#13 / Kışlıklar

278 84 40
                                    

Sıradan olduğuna emin olduğum harika bir Nisan sonuydu. Central Park'a bakan pencerelerimiz asla kapanmıyor, devasa parktan ilkbaharı betimleyen yüzlerce koku harmanlanıp içeri doluyordu. En sevdiğim şey ise balkonda oturup kiraz ağaçlarını seyretmekti. Keith de hemen yanımda elimi tutarak izlerdi. Omzuna kafamı koyduğumda ise kalbimin mutlulukla patlayacağını düşünürken bir mucize olur, balkonumdaki çiçeklere arılar gelirdi. Arılar daha çok gelsin diye kocaman bir saksıya yabani çiçekler ekmiştim hatta, anlamsız bir şekilde balarılarına aşıktım. Bu kocaman dünyada rutinini asla bozmayan küçük tüylü şeylerdi. Keith bu sevgimi ilk başlarda anlamsız bulsa da zamanla o da bana katılmış, hatta balkonumuza düşen kötü olduğu belli olan bir arıyla üç gün uğraşıp tekrar sağlığına bile kavuşturmuştu. Keith'i eğer bir anıda özetlemem gerekseydim işte tam da bunu seçerdim. Tertemiz kalbiyle minicik bir arıya bile tüm ilgisini ve enerjisini vererek iyileştirebilirdi.

Pazar olduğundan bugün kafe kapalıydı, Keith'le hala nereye gideceğimize karar verememiştik üstelik öğlen olmuştu. Keith'e döndüm.

"Belki de bu Pazar çıkmasak da olur? Her Pazar gezdiğimizden kalmak da değişiklik sayılır ne dersin?"

Keith neredeyse gözleri kapanacak kadar kocaman gülümseyip yanağımı okşadı. Parmaklarının geçtiği yerler karıncalanıyor, ardından sıcak bir his bırakıyordu.

"Bir an hiç teklif etmeyeceksin sandım güzelim."

Kolunu kucağından kaldırıp omzuma sardım ve başımı omzuna koydum. Sımsıcak avuçlarıyla yavaşça kolumu okşamayı başladı, hareketleri baştan aşağı çiçeklerle dolduruyordu beni. Ne kadar da ona yakışan bir gün, diye düşündüm. Keith, olsa olsa bir nisan günü olurdu. Doğanın en güzel parfümünü süründüğü, güneşin bile tenimi bir ayrı öptüğü, rüzgarın yumuşak parmaklarıyla saçlarımı okşadığı bir nisan günü olurdu.

"Mutlu musun Keith?"

Omzumdaki eliyle kolumu biraz daha hızla okşayıp saçlarımı öptü.

"Tahmin bile edemeyeceğin kadar hem de. Açıkçası sana evlenme teklif ederken bu kadar güzel olacağını sanmıyordum."

Kafamı kaldırıp kederli gözlerle yüzüne baktım. Yeşil gözleri her zamankinden yeşil duruyor, yumuşamış hatları beni büyülüyordu. Siyah iri kıvırcık saçlarına yer yer beyazlar düşmüş olsa da ilk tanıştığım günden bu yana bir an olsun yaşlanmamış duruyordu. Onu o zamanlar nasıl böyle göremiyordum merak ediyordum. Onu böylesine bir coşkuyla sevmediğim her an kayıptı benim için, hayat onu sevince güzel olmuştu. Hani bazen haberlerde olur ya, bir adam komaya girer ve nihayet çıktığında daha önce asla yapamadığı şeyleri mucizevi bir şekilde başarıyla yapmaya başlar... Keith'ten önce sanki bir komadaydım ve onun sevgisi beni iyileştirmişti. Renkler daha sıcak, insanlar daha nazik, dünya daha yaşanılasıydı onunla. Sahi, nasıl görememiştim bunu?
Güzel yüzünün belirgin hatlarında işaret parmağımı hafifçe gezdirip dudaklarına acele bir öpücük kondurdum.

"Neden ki, sevgilim? İlk soruşunda aptal gibi davrandığımı kabul ediyorum ama hemen yaptığımın farkına varıp doğru yolu seçmiştim."

Bana sımsıcak bir gülümseme bahşettikten sonra iç çekip uzaklara daldı, dudağının bir kenarı yukarı özlemle kıvrılmıştı. Bir süre sonra tekrar bana dönüp söze başladı.

"Tüm bunların tam üç yıl önce olduğuna inanabiliyor musun? Doğru yol olduğumu düşünmen beni mutlu ediyor, ben de senden başkasıyla kendimi hayal edemiyorum zaten."

Kolumu okşayıp devam etti. Ben ise büyülenmiş gözlerle ağzından çıkacak her kelimeyi dikkatle dinliyordum.

"Sana aslında uzun zamandır demek istediğim bir şey var. Biliyorum bunu konuşmuştuk ve istemiyordun ama belki fikrin değişmiştir, artık bu nişan evresini geçip evlenm- "

LütufHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin