3. BÖLÜM

204 17 10
                                    

Ejder Bey'in bana Marsel için vermiş olduğu, doğum hediyesi olarak aldığı, fakat kullanmayı çok tercih etmediğim Shelby ile otoparktan çıktım ve şirketin kapısının önüne geldim, kısa süreli beklemenin ardından yolcu tarafının kapısı açıldı ve Efnan içeriye girdi. Toplantı beklediğimden uzun sürmüştü. Bu yüzden zamanım yoktu. Efnan elindeki çantayı arka koltuğa koydu. "En son yazdığım raporun ve mevcut veritabanının birer kopyasının çıktısını alıp dosyaya ekledim."

Onu başımla onayladıktan sonra arabayı çalıştırıp yola koyuldum. Efnan güldü, tamamen histerik bir gülüştü dudaklarından dökülen. "Meslektaşlarımı, daha doğrusu o asalak ordusuna, karşı karşıya olduğumuz tehditler ve tehlikeler konusunda ikna etmek çok daha az eğlence veriyor artık." Kaşlarımı çatarak birkaç saniyeliğine gözlerimi yoldan alıp ona çevirdim. "Seni dinlemediler mi?" dedim ve bir alt sokağa döndüm.

"Bak Medusa, karşımızdaki siber saldırılar her zaman olmaya devam etti, güvenlik duvarını aşamadılar fakat ben daha büyük devasa düzeyde saldırıların geleceğine inanıyorum. Hem fiziki hem siber saldırılar. Fakat onlar beni sanki gökyüzünün başımıza yıkılacağını söylemişim gibi büyük bir duyarsızlıkla dinliyorlar!" Efnan öfkesini gizleyemiyordu.

Camı hafif açtığında içeri dolan sonbahar esintisi serindi ama güneş hâlâ gökyüzündeydi ve göz kamaştırıyordu. "Tehlike bağımlılık yapıcıdır," dedim ve dudaklarımı yaladım. Sıradan bir insan olsaydı karşımda, bahsettiğim tehlikenin muhtelemen kumarhanelerde bahis oynamak olduğunu düşünürdü. On saniye sessizlik oldu, kırmızı ışık sarıya geçtiğinde tekrar harekete geçtim. Efnan çatık kaşlarıyla düşünüyordu. "Farkında değil miyiz sanıyorsun Medusa? Dünya şu anda kritik bir dönüm noktasında. Seçimin yaklaştığı bu vakitte suç dünyası giderek hayal edebileceğimizden daha da çok büyük bir hâle geliyor ve savaş yakında, hem de tahmin bile edemeyeceğimiz kadar."

Gözlerimin soğuk bakışlarına rağmen dudaklarımda sıcak bir gülüş can buldu. "Marseille Sécurité bunun için kurulmadı mı zaten?" Sorduğum soru karşısında başıyla onayladı beni ve daha başka bir konu konuşmadık.

Aybars'ın evinin önüne geldiğimizde Efnan çantayı bırakarak arabadan indi ve bana el salladı. "Şimdi eve gidip biraz uyu. Bir sürede geceden uzak durup gün ışığında dolaş!" diyerek içeri girdi. Ben de ona karşılık vererek kahkaha attım, tekrar arabayla yola koyuldum.

Caddeleri geçtikten sonra nereye gideceğimden haberim yoktu fakat düşüncelerimin çoktan beni onun evinin önüne getirdiğinde derin bir nefes aldım. Evini ayarlayıp güvenliğini kontrol etmiştim. Yakın temasta olup çevresinde görünmekten kaçınıyordum fakat nefesimi her an ensesinde hissettiğini biliyordum.

Torpidoda bulunan hayalet eldivenleri elime geçirdim. Şapkayı takıp güneş gözlüğümü düzelttim. Arabadan indikten sonra anahtarı ceketimin cebine koyup bagajdan çantamı aldım. İçinde kapıyı açmak için ve güvenliği kontrol etmem için gerekli malzemeler vardı. Apartmanın kapısına yöneldiğim sırada kapının açık olduğunu görüp kaşlarımı havaya kaldırdım.

Asansör kameralarına takılmamak için merdiven basamaklarına yöneldim. Ne kadar güvenlikli olsa dahi apartman katlarındaki kameralarda arıza vardı ve sanırım bina yönetimi bu cüzi miktardaki masrafı karşılamak istemiyorlardı.

Uzun bir sürenin ardından bacak kaslarım sızlamak üzereyken merdivenin son basamağını da çıktım ve Durukan'ın kapı numarası gözüme çarptı. Numaranın altındaki kameranın orada olduğunu bilmek güzeldi. Şaheserime göz kırptım fakat gözlüğümden ne kadar göründü bilmiyorum. Çantamdan çıkardığım ekipmanlar ile kapıyı açıp içeriye girdiğimde yerdeki kırmızı lazer ışığına baktım. Kendim ayarladığım için neyin nerede olduğunu biliyordum fakat bu ışık o kadar göz yanıltıcıydı ki baktığında görmek imkânsızdı. Kapıyı ardımdan sessizce kapatıp evi incelemeye başladım. Güvenliği devreye soktuğuna göre evde değildi. Geceleri uyumak için geldiğini biliyordum o yüzden işim kolaydı.

DÜZEN: MEDUSA Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora