ÇARESİZ

230 4 2
                                    

Evimdeki o saçma kağıdı bulmamın üzerinden bir hafta geçmişti ve o günden beri Nefes'i hiçbir yerde görmemiştim. Neredeyse okula kaydolduğuyla ilgili bana yalan söylediğini düşünüyordum. Ama sonra merdivenden inen silüetini gördüm.

İrem'le okulun kafesinde oturuyorduk, hava güzel olduğundan dışardaydık. Merdivenlerden inen etrafı insan dolu Nefes'i görmemle sinirlenmem bir oldu. Klasik Nefes Çağan, etrafında kızlar ve erkekler dört dönüyordu. İnsanları yine kendine köle etmeyi başarmıştı.

Arka masamızdaki kızların konuşmasında adının geçtiğini duyunca elimde olmadan dinledim.

"Şu gelene bak!" dedi kızlardan biri. "Derin Çağan değil mi bu?"

"Şu Mavi'de şarkı söyleyen çocuk mu? Oha o mu cidden."

"Evet o! Selim Çağan'ın oğluymuş biliyor musun? Zenginlerden yani..."

"Taş gibi maaşallah."

"Deniz? Denizzz!" İrem'in kolumu çimdiklemesiyle kendime geldim.

"Ne var?"

"Daldın gittin yavrum. Bak seninki bu tarafa geliyor."

Telaşla önüme döndüm ama Nefes'in bana doğru yürüdüğünü görebiliyordum. Birden ayağa zıpladım.

"Ne yapıyorsun Deniz?"

"B-ben gidip meyve suyu alacağım." İçimde garip bir duygu vardı. Bana notu bırakan kesinlikle oydu ve ben onunla zıtlaşmak istemiyordum. Yolundan çekilecektim sadece.

"Söyleriz getirirler."

"Yok yok, ben alırım. Sen bir şey ister misin?"

"Bana da bir limonata al bari."

Başımı sallayıp alel acele içeri girdim ve tezgahın önüne yaslanıp derin bir nefes aldım. Önümdekilerin siparişini bekledikten sonra "Bir vişne suyu, bir limonata." Dedim kasadaki çocuğa.

Nefes'i atlatmıştım. Belki de onun yoluna çıkmayarak ondan kurtulabilirdim. "Seni burada bulacağımı biliyordum." Sarp'ın sesiyle irkilsem de çabucak toparlanıp ona döndüm.

"Naber?"

"İyiyim sen nasılsın?"

Gelinlik olayından sonra benimle konuşmasına bile şaşırıyordum doğrusu.

"Ben de iyiyim." Dedim ve içecekleri tezgahtan aldım. "İrem'le bir şeyler içiyoruz, sen de ister misin?"

"Yok, benim antrenmanım var zaten şimdi, seni görünce merhaba demek için geldim sadece."

"Ne antrenmanı?"

"Okulun basketbol takımındayım."

Daha mükemmel olabilir misin acaba? Diye düşünmeden edemedim. Gülerek arkamı döndüm. Sert bir şeye toslayınca arkaya doğru sendeledim ama elimdeki bütün meyve suyu dökülmüştü. Hem de çarptığım kişinin üzerine. Ağzım kocaman açılarak bakakaldım. Bu kadar sakar olduğuma inanamıyordum. "Ben çok özür-" başımı kaldırıp çarptığım kişinin yüzüne bakınca Nefes'le karşılaşmam kelimelerin boğazıma tıkanmasına neden olmuştu. Resmen Deja vu yaşıyordum, ama biraz değişik bir deja vu idi. Çünkü o gün koluma çarpıp içecekleri üzerime döken Nefes'ti. Ben de ona ne yapıyorsun öküz diye bağırmıştım. Şu an ise bırak bağırmayı, konuşacak kadar bile kendimi toparlayamıyordum.

Nefes gülümseyip bana yaklaştı ve elini başımın yanına koydu, o yakınlığı ve burnuma dolan parfümünün kokusuyla kalbimin atışının hızlandığını hissettim. Ama fazla uzun sürmeden tezgahtan aldığı peçeteyle geri çekildi. Kafede bir anda bütün ses kesilmişti. Çıt çıkmıyordu, Nefes peçeteyle üzerindeki meyve suyunu sildi ama leke kalacağı belliydi zaten.

BENİM KÜÇÜK SEVGİLİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin