İngiltere

38 2 0
                                    

Sabahın en erken saatlerinde İngiltere'ye geçmişlerdi. İlk iş olarak bitiş noktası olan, yarışmayı düzenleyen, üniversiteye geldiler. Buraya karavanı teslim ettiler ve yarışı bitirdiklerine dair belgeleri tamamladılar. Karavandaki bütün eşyalarını bir koliye koymuşlardı. İlk iş olarak bir çamaşırhaneye gittiler. Oradan da direk olarak Simge'nin evine gittiler:

-Evin bomboş.

-Evet. Her şeyi topladım.

Dedi Simge. Kapıyı kapadı. Can salona doğru ilerledi. Simge ise kapının yanındaki koliyi açtı. Oradan bir kutu çıkarttı. Kutuyu alıp Can'ın yanına gitti:

-Can! Bak!

Simge kutuyu açtı. Kutunun içinde Can ile birlikte çekilmiş kamp fotoğrafları vardı. Ve bir kaç anı:

-Bak bu senin yapmış olduğun bilet.

-Aaa! Bunlardan hala bir tane kaldığını hiç düşünmezdim.

-Bu biletler hala geçerli sanırım yanılıyor muyum?

-Evet geçerli. Zaten sen kamptan ayrılınca kimseye de veremedim.

-AA? Niye?

-Çünkü sen bütün gösteri sırrımı belletmen hocalara anlatınca bütün kampta yayılmış ve kimsenin ilgisini çekmemişti.

-Özür dilerim. Ne yapabilirim ki? Ağzımda bakla ıslanmıyor.

-Oysa sana o kadar o "Marshmellow" partisinde söyleme demiştim.

-Tamam ya. Sen de hemen patladın. Sanki yıllardır patlamayı bekliyormuş gibi.

-Ama var ya işte o an senden tam bir gıcık kaptığımı anladım o gün. Yaramaz kız.

-Bak bu kağıdı hatırlıyor musun?

-Ah hayır! Bu kadar da yok artık gerçekten saklıyor musun?

-Anı olarak saklamamı söyleyen sendin.

-Gerçekten saklayacağını düşünmezdim.

-Değil mi aynen? Ben de!

-...

-Sorduğum sorunun da yanıtını yıllarca alamadım senden. Daha sonra konuşuruz demiştin. Kastettiğinden daha çok sonra oldu.

-Hayır yani o şey anlamına geliyordu "ben nereden bilebilirim?". Çünkü bilemem. Sen bilebilir misin?

-Bilemem.

-Evet.

-Haklısın.

-...

-Şey bu anı kutuma koymak için son bir kez evlilik fotoğrafını koyabilir miyim demek istemiştim.

-Tabi ki.

-Tamam.

-Şey unutmadan söylemek istiyorum bu akşam saat 8'de beraber son bir akşam yemeği yemek için dışarı da rezervasyon yaptırdım. Gelirsin değil mi?

Simge biraz içine kapandı. Son akşam yemeği. Bu onun için zor olacaktı:

-Olur tamam.

-Peki anlaştık. Ve şey biraz şey bir yere gideceğiz. Yani bizim alışmışlığımız dışında. Hani böyle şey olur ya insanlar düğüne gider gibi gider.

-He! Anladım. Güzel giyinmemi istiyorsun.

-Heh! Aynen!

-Aynı şekilde sende.

-Haha! Evet. Haklısın. İyice Acun Ilıcalı gibi dolaşmaya başladım ben de. Şort, tişört, terlik filan.

-Haha!

YolcuWhere stories live. Discover now