2- kırmızı şarabı gül yapraklarından içmek

1.9K 201 213
                                    

Yavaş yavaş, vaktiniz olduğu bir an uğrayın buralara :)

Şarkıyla okumanın şartı elli bin kere başa almak, uyar mı?

***

İçse gül yapraklarından, boş kalır.
Takılıverir ucuna, asılı kalır.
Diken üstünde belki, az kalmışsa demek,
Onu düşündüğün her an için daha çok sev gül adam.

Günü bilse bilir.
Gün olursa gül,
Gülü olur gün kalır.

~
Some wine and some roses, can do our love with the red moon.

~

Kısa genç aklına doluşan milyon düşünceyle hızla elindeki poşetlere bakarak Chanyeol'a sesleniyor. Karmakarışık bir şekilde koca gözleriyle koridora bakınıyor. "Chanyeol durman lazım?!" Fakat asansör kapıları kapandığı gibi aşağıya iniyor bile. Chanyeol çok uzağında kalıyor. Oturduğu blok belli, B3'te oturuyor evet; fakat daire numarası ne ki? Nereden bulacak şimdi onu bu saatte?

Gözleri korkuyla parıldıyor ve elindekileri bıraktığı gibi koşarak asansörü çağırıyor. Belki koşsa yetişebilir. "Neden gelmiyor şu lanet asansör?" Sinirle söylenirken dudaklarını ısırarak asansör kapısına vuruyor. Kırmızı ışık yanıp söndüğünde yukarı geldiğini anlıyor. Chanyeol'un peşinden gitmeli. Nasıl yetişecek ki şimdi ona? Tedirgince parmaklarını ısırıyor. Kafasında milyon şey var, emin değil ne yapacağına. Tek bir şey biliyor.

Gül kırmızı dudakları sahibinin yanında durmak istiyor.

"Of ya, delireceğim." Sinirle asansöre tekme atacakken kapının açılmasıyla içeri bakıyor. Sonrasında aniden uzun bedeni gördüğünde korkuyla bağırıyor. "Yah, ödüm koptu!" Elleri hızla göğüsünü bulup okşarken derin nefesler alıyor. "Beklemiyordum senin gelmeni." Aldığı sık nefesler devam ediyor; uzun olanın ona yaklaşmasıyla sessizleşiyor. Uzun beden yüzündeki değişik ifadeyle ona bakarken Baekhyun dudaklarını yalıyor. Heyecanlı hali tüylerini ürpertiyor, uzun beden gülümsüyor içtenlikle. Kısa olan bakakalıyor.

Yanmış olabilir.

"Oh, şey diyecektim. Benim anahtarım arabamda kaldı sanırım." Elleri tereddütle arkada herhangi bir yeri gösterirken uzun olan gülmeye başlıyor. Kısa beden şaşkınlıkla ona bakarken gözlerini kaçırıyor sıkıntıyla. "Gülmesene ya..." Fakat dinlemeden gülüyor. "Off..." Kısa olanın dudak büzmesiyle ellerini cebinden çıkararak kapının önüne adımlarını atıyor, Chanyeol.

"Evime seni almamı mı istiyorsun?" Çoktan poşetleri kavramış asansöre ilerlerken yaklaştığı beden saçlarını düzeltiyor. "Yani, tam olarak öyle denemez sanırım. Bu daha çok 'arabamda anahtarım, gidecek yerim yok' demek." Kafa sallıyor. Dudakları bükülüyor.

"Evet evine almanı istiyormuşum."

Chanyeol asansör geldiğinde gülerek içeri giriyor ve Baekhyun'u bekliyor. Kısa olan da gülümseyerek bindiğinde aşağı inmeye başlıyorlar. Baekhyun, hissettiği kokuyla gözlerini kapatıyor istemesizce. "Parfümün çok hoş." Kısa olan mırıldanıyor. Ama Chanyeol'un kaşları çatılıyor. "Bunu demen garip." Baekhyun, Chanyeol'un son dediği şeyle dudak büzüyor. O sırada asansörden iniyorlar ve otoparktan bahçeye çıkıyorlar. "Neden öyle dedin?"

Red Shadés Of Moon | ChanBaekWhere stories live. Discover now