6- dudakların, dudaklarımdalar

1K 115 101
                                    

Karnınız ağrırcasına korkarsınız bazenleri; vücudunuz yanarcasına, kalbiniz çıkarcasına. O birisine bir şey olacak korkusuyla kendinizi yer bitirirsiniz. Ben bunu çok yaşadım. Üstüme az veya çok doğdu kırmızı ay. Kırmızı ayı gördüğüm her vakit korkar ve yanımda sığınabilecem biri arardım, gerek şimdi gerek önceleri. Kapkaranlık gökyüzünü kırmızıya mahkûm eden ay beni de en kötü kabuslarıma sokacakmış gibi gelir, tüm duygu karmaşama bir de onu eklerdi; ve ben de bilemezdim. Rüya bekçilerim olsun derdim, kötü rüyalarımdan beni korusun- asıl ihtiyacım olanın saçlarımın okşanması olduğundan bir haberdim o zamanlar. Ben de bir yerden başlamalıyım. Anlatmaya, tanıtmaya, tanınmaya ve anlaşılmaya.

Şu an yirmi sekiz yaşında olduğumu göze alacak olursak, ben Byun Baekhyun, tam sekiz yıl önce yolumun kesiştiği uzun ve vahşi bir adamla yaşadığım soluklu soluksuz ilişkiyle kendimi kadınlara kapamıştım. Onun kahve saçları vardı, pek arzuladığım söylenemezdi ama tüm erkekler aynıdır lafını, ben de dahil, doğrulamamı sağlamıştı ki hiç şüphe duymamıştım bunu yaparken. Yine de onun yaptığını yapıp aldatmazdım.

Aldatacak olsam da haber falan verirdim.

Bakın beni aldattı, benim gibi birini aldatabilme yeteneğine sahip demiyorum, benim gibi birini aldatması ne kadar komik olsa da tek değinmek istediğim kısım bunu söylememesi- aldatsa niye söylesin demeyin çünkü bizim ilişkimiz de o da normal değildi.

Haber verseydi yani.

Senden sıkıldım Baekhyun, lanet olası kıçını onca elleşmemize rağmen tek sefercik bile vermedin; ben de sonuç olarak başka kıçlara yelken açtım.

Ama söylemedi ve ondan ayrılırken onun pipi boyu kadar bile düşünmedim.

Minicikti zaten.

Yirmi altı yaşımda hastanede çalışmaya başladım. Onca yıl kalp cerrahı olmak için uğraştıktan sonra duramazdım tabii, para kazanmaya devam etmek için hastanede işe girmem gerekiyordu. Özel ve konforlu bir yer tercih ettim. İşimde iyi olduğum için tavsiye edildim, iki kere televizyona bile çıktım. Yani övünmüyorum tabii ki ama siz de çıksanız televizyona, siz de bunu anlatırdınız. Her neyse işte öyle devam ettim ve en sonunda güzel bir siteden ev aldım.

İki yıl sonra da evime dönerken adamın tekiyle karşılaştım ve o adam bana asılırken ufacık bile çekinmedi.

İşte Park Chanyeol o gün hayatıma, kırmızı ayın üstümüze parladığı gecede, kabuslarımın bekçisi olarak girdi.

Sadece asılma şeklinin bile beni deli etmeye yetmiş olduğunu düşünürsek, aman tanrım inkar edecek değilim, o büyük ellerin beni avuçlamasını istemiştim. Park Chanyeol baştan aşağı mükemmeldi ve bana dokunmasında bir sakınca da yoktu. Zoru oynamak zordu tabii, ama asıl zor olan onun karşısında zoru oynamaktı. Evine gidip bir şişe kırmızı şarap bitirdiğime pişman olmadım. Yatağında sabahladığıma pişman olmadım. Onun evine gittiğime ve bana dokunmasına izin verdiğime asla ama asla pişman olmadım. Bundan pişman olamam çünkü hayatım boyunca ondan başkası olabileceğini onu gördüğümde düşünmemiştim.

Sadece o olabilir, dedim.

Sadece o olabilirdi.

Ben onu istedim; ve o da beni istiyordu.

Biz normal değildik, hayal gibi şeylerdik; çünkü öyle yaşardık.

Hayal miydik?

"Chanyeol," Kulak çınlatan derin sesim kulaklarıma çarpıyor; boynumu çoktandır işgal etmiş dudaklarına kafamı geri atarak yardım ediyorum. Kahve kokusu sinmiş saçlarına, günlerdir uykusuz ve şişmiş gözleri. Gözyaşlarıyla hıçkırırcasına okşarken tenimi, bir o kadar da yakın ki, gözlerim doluyor. "Chanyeol bekle." O ıpıslak gözleriyle yaptığı işe devam ederken, ben saçlarını okşayarak onu uzağa çektikten sonra yatağa yatmasını sağlayıp üstünü örtüyorum. "Baekhyun, gitme lütfen." Hıçkırığıyla gözlerim daha çok doluyor ve yatağa oturarak önlüğümü alıyorum. "Sakin ol Chanyeol, biliyorsun burası iş yerim ve beni bekleyen bir sürü hastam var."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 21, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Red Shadés Of Moon | ChanBaekWhere stories live. Discover now