9. BÖLÜM " FORMA ALIŞVERİŞİ "

370 254 90
                                    

         Eliza ile anlaştık ve lise için formayı nereden alacağınıza karar verdik. Genellikle o tür formaları Çetinkaya Mağazası üstlenirdi. Tabii ilk önce oraya gitmeye plânladık. Bu arada annelerimiz de beraberimizde. Hiç bizi yalnız bırakırlar mı ?
Semra teyze ve annem önden rehberlik ediyorlar biz arkalarından peşim sıra takipteyiz . Ticaret Meslek Lisesi' nin o tarihteki forması gri etek önden 4 pileli ve diz altı olmalı.Üstü ise mavi gömlek açık mavi olacak klasik tarz. Şimdiki gibi likra olmayacak bedeni tam tutmayacak. Yasak. İçine bağlayacağımız kravat lacivert olmalı. Ceket de lacivert blazer tip dikişli yani. Erkekler de aynı renk aynı tarz sadece pantolon farkıyla :-)
Annem daima tasarruftan yana olmuştur. Semra teyze de tam tersi..Nerde lüks ve pahalı oraya gitmek ister. Tabii okulun standart giyim şeklinin dışına çıkamayız . O yüzden mecburen Semra teyzecim annemi takip ediyordu.
Biz arkalarından giderken bunlar aralarında yine kısık sesle  konuşuyorlardı. Yani konuşacaklar tabii ama konu yine biziz.
          Semra teyze yine sitemde bulunuyordu Eliza' dan yakınıyordu.
" Ah komşum sen bilmezsin. Eliza varya okutulmayacaktı ki sen görecektin ne kadar zengin bir aileye gelin gidecekti. Damat adayı 11 yaş büyük olmasına karşın göstermiyordu be komşum. Annesi Eliza' nın dibine düştü. Oğlu da keza öyle. Gözlerinden artırmıyorlardı kızımı düğün gecesi boyunca. Ama dur daha bitmedi. Elbette Arif' i kandıracak bir olay bulurum. İkna olacak bu kızı vermemiz gerek. Sanki okuyanlar nerde iş bulmuş ki?" diye annemi kışkırtacak kadar güzel laf diziyordu.
      Annem de masumane bir tavırla şöyle cevap verdiğini duydum:
     " Semra hanımcım, yapmayın  öyle şeyler. Zaten evde tek çocuğunuz. Biraz onunla vakit geçirin. Henüz 16 yaşında. Yarın lise başlıyor . Şurada 3 yıl okulu kaldı. Bari liseyi bitirsin. Rahat bırakın Eliza' yı . Allah hayırlı kısmetler nasip eylesin cümle alem genç kızlarımıza " dedi.
Sonra Semra teyze kızgın bir ifade takınarak suratını astı ve yoluna devam etti. Annem de konuşmasını bitirince arkasına dönüp bize  bir göz attı. Anladı sanırım duyduğumuzu  . Ama biz de Eliza ile başka şeylerden bahsetmeye başladık..
      İkimiz de yarın açılacak olan okulun ilk gününün heyecanını yaşıyorduk. Eliza  müthiş mutluydu  ve sabırsızlanıyordu artık. Çünkü evde olmak ve annesiyle durmadan -görücü gelsin yok görücü gitsin- muhabbetini yapmaktan nefret ediyordu .
        Neyse bu çelişkiler arasında Çetinkaya Mağazasına varmıştık. Orada bulunan bayan tezgâhlardan yardım istedik. Bizi hemen okulun firmasının bulunduğu bölüme eşlik etti. Önce bana baktılar uygun bir forma. Etek, gömlek,kravat ve firmanın ceketi alındı. İçinde kayboldum resmen. Terziye verildi etek uzundu . Yani olması gerekenden bile uzun.Kısaltmaya verildi tam diz altı olacak şekilde ölçü alındı.Neyse ki șanslıydım terzi üst kattaydı. Tezgahtar kız da gelmektesin edebileceklerini söyledi. Bu arada Eliza ' ya da bakılıyordu   . 36 beden . Hemen bulundu. Üzerinde cık  diye oturdu. Biçilmiş kaftan gibiydi. Ölçüleri verilmiş ve Eliza' ya uygun bedende ve uzunluk ya dikilmişti sanki.Etek boyu tam diz altıydı. Gömlek yüzünü açmış kravatı da bağlayınca  , bu de ceketi giyince inanılmaz yakışmıştı. Formayı tanıtan bir manken gibiydi . Orada bulunan diğer velilerin bile dikkatini çekmiş, kendi alışverişlerini bırakmışlar bizi izliyorlardı . Kendim de düşündüm de Eliza böyle bile dikkat çekerken yarın lisede kaç kişi peşine gider göreceğiz artık.
         Eliza da bitirmişti alışverişi bende yersiz en firmamı teslim aldım. Annem bize eşofman da alınacağını hatırlattı ve spor ayakkabı da alınacaktı.
        O gün saatler sürmüştü hepsini alıp tamamlamak.Semra teyze anneme hic para ödetmedi. " Benden hediye olsun Almira' ya . Uğurlu olsun " dedi  ve bonkör davranmıştı sağ olsun.
        Akşam olmuştu eve döndüğümüzde. Eliza " Almira ben eşyaları eve çıkarıp geliyim biraz otururuz" dedi. Annesi de " Yok olmaz Almira. Yarın okul var biraz dinlenin. Nasıl da sabah görüşeceksiniz " dedi. Annem de Eliza' yi yalnız  bırakmamak adına, çünkü annesiyle arası hala limoni," Semra hanımcım, yemekten sonra Çaya gelsek kabul edersiniz sanırım " dedi nazikçe. Semra teyze de baktı çaresiz biz mutlaka bir yolunu bulup illaki görüşeceğiz " Elbette canım ,bekleriz " dedi mahcup bir tavırla.
Eliza  sevinmişti. Tek kalmak istemiyordu belli ki, bana göz attı.
Eve geçti ve annem yemek hazırladı. Ben de masayı kurdum.Babam da geldi ve yemeğe oturduk.
Yaz ayı malump fazla yenmiyor bahanesiyle " Hadi anne.. hadi baba beklerler simdi . Semra teyze çoktan Çayı demlemiştir " dedim.Annem anladı beni ve tabağını bitirip kaldırmaya başladı masadaki tabakları. Babam da " Eline sağlık hanım. Yine güzel yemekler pişirdin. Tutamadık nefsimizi biraz fazla yedik sanırım" diye iltifat etti anneme. Şöyle bir donup baktım da onlara...
Çok şükür iyi anlaşıyorlardı ve aralarında sevgi - saygı eksilmemişti.Babamın gözlerinde hâlâ o tutku vardı. Annemin bir yanlışı  yada bir hatası karşısında hep hoşgörülü olmuştur. Gülüp geçmiştir. Affedicidir ve empati kurmayı sever, yargılamadan önce.
Ne kadar şanslı bir çocuktum ki bu ailede dünyaya geldim. Bu sevgi ortamında. Bir de başımı Eliza 'nin evine doğru çevirdim. Eliza bir o kadar mutsuzdu. Bulunduğu aileden hoşnutduzdu. Dalıp gitmişim birkaç dakika ayakta elimde tabaklarla hala Eliza' lara bakıyordum.Annem seslendi " Almira hadi kızım"dedi. Ben de bir an kendime geldim ve aceleyle mutfağa gittim. Annem sağ olsun çok hamarat ve hızlıydı mutfakta. Ben tabakları getirene kadar etrafı toparlamış ve kalanları zaten yıkamıştı. Eee o tarihte bulaşık makinası yoktu tabii.Ardından odama gidip üstüne eşofman giyip gitmeyi tercih ettim. Manastıralar olmak. Zaten gün boyu çarşıda  yorulmuştuk . Düşündüm de biz gezmekten yorulduk. Peki annelerimiz geldikten sonra üşenmeyip zaman kaybetmeden mutfağa girip yemek hazırladılar. Yetmedi toparladılar. Allah başımızdan eksik etmesin. Haklarını nasıl ödeyeceğiz. En ilginç tarafı de ben odamdan çıkana kadar annem babam kapıdan seslendiler " Almira hadi bekletme bizi daha fazla kızım " deyince ben çarçabuk çıktım ve sandaleti giyip annelerle gittik Eliza' lara.
Tam zile  basacakken otomatikten bastı ve alt giriş kapısı açıldı . 2 kat merdiven çıktık.Off ya ne yoruldum. İlginç olan da benden başkası yorulmuyor merdiven çıkarken :-(
Annem dahi günün koşuşturmasına karşın ,babam da bütün gün çalışmasına karşın dinçlerdi bana nazaran :(
Neyse bir şekilde evin kapısına vardık ve bizi  Eliza bekliyordu. Buyur etti salona ve ayakkabılarımızı çıkarıp girdik. Semra teyze mutfakta yine misafirperverliğini sergileyecek ikramlar hazırlamakla meşgul iken bırakıp yanımıza geldi . " Hoşgeldiniz buyurun lütfen " dedi çok hoş bir karşılaşmayla. Yüzünden de tebessüm eksik olmuyordu. Arif amca salonda Tv başında hala haber izlemekteydi.Tabii geldiğimizi görünce ayağa kalktı ve bizi salonun girişinden güleryüzlü tavırlarıyla karşıladı ." Hoşgeldiniz buyurun Erol bey, Fatma hanım... sende güzel kızım Almira . Nasılsınız efendim?" dedi inanılmaz sıra dışı görünüyorlardı. Eliza da geldi oturdu Semra teyze de. Hep beraber hoş beş kısa bir sohbetin ardından Semra teyze Eliza' ya kaş -göz  hareketinin ardından Eliza mutfağa gitti . Tabii ben de peşinden kalktım. Anladım kahve yapılacak. Bizim örf ve adetlerimizde vardır ilkin kahve yapılır. Yardımcı olmak için yanına gittim . Eliza  orda bulunmamızdan dolayı çok mutluydu bunu her halinden anlamak mümkündü .Bir yandan kahveler hazırlanıyor diğer taraftan sürekli konuşuyordu. Keşke  hep böyle görsem seni diye içimden geçiriyordum .
Biz kahveleri yaptık ve büyüklerimize yanında çikolata tarzı birşey ikram da ettikten sonra Eliza' nın  odasına geçtik. Tabii annesinden izin aldı. Yoksa yabancı bir misafir varken bırakıp gitmek; çok ayıplanırdı ,hoş karşılaşmazdı.
Eliza' nin odası son tarz döşenmişti. Diğer kardeşlerinin kendilerine has odaları yoktu.
Yatak örtüsünden perdelere kadar herşey açık yavruağzı rengiydi. Henüz o devirde güpür mevcut değilken yada biz bilmezken Semra hanım Almanya ' dan getirmişti.Perdeler ve örtü bir ahenk oluşturmuştu . Aynalı gardrop çift kapılı,rengi beyazdı. Bir de aynalı makyaj masasına bayılmıştım. Ufak bir koltuğu da vardı. Pandoff tipi o bile yavruağzı rengiydi . Özel döşeme sanırım. Bütün bunları sanırım Arif amca kendi yaptırmıştı. Çünkü bunlar yoktu. Fulya ve Asya varken tek bir odada kalıyordu 3 genç kız. Ranza vardı ve  tek kişilik bir karyola . Ben bu değişimi ne ara kaçırmışım?! Ne zaman oldu bu değişiklik? Merakımdan sordum Eliza' ya.
" Canım ya ne ara odan bu hale geldi? Müthiş bayıldım. Rengi de bir harika. Semra teyze çok zevkliymiş gerçekten" dedim. Buna kıs kıs gülerek cevap verdi Eliza" Babam beni evlendirmemeye kadar verince annem de kabullenince benim okul hayatımı .......bu değişikliği aralarında tasarlamışlar. Biz seninle takılırken çarşılarda babam mobilyacıyı çağırmış ölçü almış. Annem perdenin güpür tülünü Almanya' dan getirmişti pencereye göre ölçü vermiş perdeciye. Sonuç bu. Yani Almira' cım artık görücü mörücü yok. Çok rahatladım " dedi ve boynuma zıplayarak sarıldı . Müthiş bir haberdi. Hayatımda bu yaşıma kadar bu denli müjdeli  haber almamıştım. Çok sevinmiştik . Derken annesi içerden seslendi " Kızlar bi gelin bakyım " diyerek içeri çağırdılar.
Arif amca çok rahattı ve bol bol gülüyordu babamla. Annem de Semra teyze ile fiskos yapıyor,arada kahkaha atıyordu. Sanırsın düğün dernek var. Neyse " buyur anne " dedi Eliza." Aaa kızım kahveyi verip odaya çekilmek yok. Hadi meyve servisi yapın . Eliza bu arada çayı da kur kızım ancak demlenir" dedi ama emrivaki değildi. Mutfağa gittik meyve servisini hazırlarken " Eliza  sizinkiler bu akşam bir farklı . Hayırdır?" diye merakımdan sordum.
Eliza " Ha canım önemli birşey yok. Annemi bilirsin şen 'dir hep. Babam da Erol amcayla sohbeti koyu. Ondan...." dedi ama garibim o da bilmiyordur. Çıkar elbet kokusu yakında dedim , düşüncelerimi dillendirmeden. Servisi yaptık tekrar odaya geçtik.
Eliza " Almira yarın okul var. Çok mutluyum. Okumaktan haz alıyorum. Hedefim var hemde 2 tane,nedir diye sorarsan canım arkadaşım. İlki ;Okulu başarılı bir şekilde bitirmek. İkincisi; Çağatay' a kavuşmak " dedi ve gözleri dolu dolu sulandıysa da ağlamadı. Çünkü Çağatay  O' nun gözyaşında saklıydı.
O akşam bol bol konuştuk,sohbet ettik. Gelecek planları kurduk. Eliza, Çağatay ile hayallerini dile getirdi . Bir güldük ,bir beni ağlattı. .....

Devamı gelecek...takipte kalın.
Emeğe saygı yıldızı tuşlayalım arkadaşlar.
Teşekkür ediyorum
😊😊↙↙🔯🔯

E L İ Z A                                     Gözyaşımda Saklı SevdamWhere stories live. Discover now