~41~

1.2K 37 7
                                    

Güneş Atabey:

Savaş başını önündeki çizimlere gömmüş bir şekildeyken; ben telefonumla uğraşmış, odayı karıştırmış, şirkette dolanmış, Savaş'ın ne yaptığına bakmış, dayanamadığımdan yanağından öptüğüm gibi kendimi odanın dışına atmış, kapının önünde Savaş'ın yaptığım harekete gülüşünü dinlemiş, lavaboya gidip üstümü başımı düzeltmiş, sonra tekrar odaya dönüp geniş ve deri tekli koltukta yan bir şekilde oturup can sıkıntısıyla telefonumdaki oyunları oynamıştım. Birkaç kez tanımadığım kişiler gelip gittiğinde hanım hanımcık tabirine uygun bir şekilde onlardan uzakta oturup kimseyi rahatsız etmemek için, oturduğum deri koltukta kasılıp kalmıştım.

Saat 4'e gelirken Savaş bir işi olduğunu söyleyip odasından çıktı ve geldiğinde hazırlanmamı, işlerinin bittiğini söyledi. Çantamı sırtıma taktığımda elimden tutup odadan çıkarttı.

Sekreteriyle konuştuktan sonra bir alt kata inip Metin babamın odasına gittik. Geldiğimden beri oraya hiç uğramamıştım.

"Babamın yanına hiç uğramadım. Ayıp oldu. "

"Ne olacak güzelim? Şimdi gidiyoruz işte. "

Bir şey demeyip beni götürmesine izin verdim. Odasına geldiğimizde her tarafta dosyalar vardı.

"Hoşgeldin kızım. "

"Hoşbuldum baba. "

Ayağa kalktığında yanına gidip sarıldım. Ayrıldığımızda Savaş yanıma gelip belime kolunu sardı.

"Biz çıkıyoruz baba. "

"Tamam oğlum. Akşam amcanlara gideceğiz sanırım. Siz de oraya gelirsiniz. "

"Tamam, görüşürüz. "

Vedalaşıp odadan çıktığımızda konuşmaya başladım.

"Siz farklı arabalarla mı geliyorsunuz? "

"Normalde benimkiyle geliyoruz. Bugün şansına babam erken çıkmış, kendi arabasıyla gelmiş. "

Şansıma farklı arabalarla geldiklerini söylerken bana bakıp sırıttığında güldüm. Kolu belimi sarmış bir şekilde asansörü beklerken, bütün şirketi tavaf etmiş olduğumdan ona yaslandım. Saçlarımda dudaklarını hissettim. Öptükten sonra çekilmeden konuştu.

"Yoruldun mu güzelim? "

"Sen şirketi hiç bir günde dolaştın mı Savaş? Ne kadar büyük bu şirket ya. "

Güldüğünde, göğsüne yaslı olduğumdan gülüşünü boğuk duymuştum. Kalbim gülüşüyle hızlanmıştı.

"Hayır, gitmediğim birkaç kat var hala. "

Ondan daha çok yer görmüş olmama sırıttım. Asansör geldiğinde yaslandığım bedeninden doğruldum. Birkaç kişinin olduğu asansöre bindiğimizde, içinde bulunan kızlar bize bakmaya başlamıştı. Sadece Savaş'a da bakıyor olabilirlerdi.

Bu düşünceme sinirlenip ellerimi beline sardım. O benimdi. Kimse ona bakamazdı ayol.

Sabah halamlar fazla gelmişti sanırım. Kıskançlığım hat safhadaydı.

Beline sarıldığımda kolunu sıkılaştırdı. Asansör ineceğimiz kata geldiğinde tek kolumu belinden çektim. Arabayı garaja bırakmadığından dolayı, birçok kişinin olduğu zemin kata gelmiştik. Ve bütün gözler üzerimizdeydi.

"Esmeye başlamıştır. Yanına hırka aldın mı? "

Yanıma hırka almadığımı o söylediğinde fark etmiştim. Sabah öyle bir aceleyle çıkmıştım ki...

VasiyetWhere stories live. Discover now