5 | Venom

3.7K 372 175
                                    


Multi:Eylül

Biliyorum çok geç geldi. Üzgünüm :( bana bölüm günü bırakın bakalım :))

İyi okumalar.


Uzun ince bir ip vardı bazen önümde. Takip edip peşinden gidiyordum her gördüğümde. Bazense peşini bırakıp başka bir ip arıyordum. Bıraktığım her ip bir düğüm olurken zamanla çözülmez bir sır olarak karşıma tekrar geliyordu.

Sırlar, gerçekler, yalanlar...

Ucu hepsinin bir yerde bitiyordu ve kesin bir şey vardı ki her ne kadar sert düşersem o sonda o kadar güçlü kalkıyordum. Hayat böyleydi çünkü. Asi olabilirdim fikirlere ama karşı koyamazdım getirdiklerine. Kim yalan söylemezdi? Ne isterdim bu hayattan? Saf dürüstlüğü mü?

Kendime sorduğum her sorunun cevabı kesindi. Dünyada iyiliği isteyen bir tip değildim. Kendim iyi oldukça dünya umrumda değildi. Bencildim ama yaşamayı sevdiğimden değil, insanlardan nefret ettiğimden.

Daha çok küçükken görmüştüm ben çıkarcılığın seni yalnız ama her zaman kazanan tarafta yaptığını ve o gün bugündür, ne işime geliyorsa onu yapıyordum. İyiyle işim yoktu, kötülükle de. Benim işim sadece kendimleydi.

*

Ağzımda duran eli itmeye çalışsam da itemiyordum. Ben kurtulmaya çalıştıkça o beni daha fazla çekiyordu. Tıpkı bataklıkta her çırpınışında batışını daha da kolaylaştırmak gibiydi. Karnımdaki kolu demir gibi beni tutarken beynimi bir şeyler düşünmesi için tetiklemek istedim. Sonra bir an da baskı kayboldu. Serbest kalır kalmaz arkamı döndüm. Gördüğüm şeyse sadece boşluktu.

Karanlığa öylece bakarken saçlarımdan akan sular içime kadar işlemeye başladı. Dudaklarıma gelen yağmur suları bile şoktan çıkamamış beni ayıltamadı. Göğsüm hızla inip kalkarken etrafa daha hızlı baktım ama gerçekten de bomboştu.

Ellerimi alnıma koydum. Ağaca yaslanıp biraz az önce nefesimi tıkayan kişinin bozduğu nefes ritmimi geri kazanmaya çalıştım. İnsan en çok bilmediğinden korkardı. Elimi göğsüme yasladım. Kalp atışlarım hızlıydı. Belimi dikleştirip bir adım attım. Attığım adımla toprak kayarken gözlerimi kırpıştırıp sinirle etrafa baktım.

O kimdi?

Elimi karnıma koydum. Tam burda bir baskı vardı. Sırtımı yasladığı sert gövdesini hissetmiştim. Yutkunarak tekrar etrafa baktım. Bir gölge tam karşımdan geçtiğinde adımlarım kitlenmiş gibi durmuştu. Peşinden gitmeli miydim?

Gök gürlediğinde ayaklarım çoktan karar vermişti.

Gitmeyecektim.

Soluma dönerek yürümeye başladım. Üşüyen kollarımı birbirine sürterken hızlanan yağmurla önümü zor görüyordum. Ayaklarım çamura sürekli batıyordu ve sürekli ağaçların yıkıldığını görüyordum. Gök gürültüsü şiddetli bir şekilde tekrar duyulduğunda artık nereye gittiğimi bilmiyordum. Saçlarım, tüm kıyafetlerim ıslanmıştı. Yağmur öylesine yağıyordu ki hareket etmek artık git gide zorlaşıyordu. Gök delinmiş tabiri bu geceye çok uygundu. Etrafta tek bir ışık bile yoktu ve büyük bir ihtimalle kaybolmuştum. Dikenlere basarak yürüdüğümde bacaklarım çizildiğini hissettim ama yapacak bir şey yoktu. Aralıklı olarak sürekli büyük sesler duyuyordum. Biri bir duvara sertçe vuruyor gibi tok sesler gür bir şekilde yayılıyordu.

Önümdeki çalılıkları aşıp sonunda bir düzlüğe çıktığımda karşıma çıkan dağ eviyle gözümün önüne kanlar içindeki Luc geldi.

Sonra da Luc'un bana Sarp'ı ara deyişi.

Meyhane'de Bir KadehHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin