Sixth

2.6K 235 61
                                    

Taehyung Jungkook'u, kapalı kapının arkasına sıkıştırmıştı. Diğerinin sırtı, sert ağaç kapıya çarptığında soluğu kesilmiş ve bu Taehyung'a, genç olanın dudaklarını kendi agresif dudaklarıyla ezme şansı vermişti. 

"Kurabiyeler aşkına ! Yine oluyor !" Jungkook'un içinden kendi kendine bağırmıştı. "Onu uzaklaştır ! İt onu !" Gözleri geniş bir şekilde açılmış ve vücudu katılaşmıştı. 

"Mmph !" Büyük olanı itmeye çalışmış ve başını sallamıştı, böylece onu öpmekten vazgeçebilirdi. Ama başarısız olmuştu. 

Taehyung öpücüğü bozmuştu. Jungkook'un ellerini yakaladı ve sağ eliyle başının üstüne tutturdu. Acıyla çekilmişti ama Taehyung aşırı derecede sinirli olduğundan, bunu umursamamıştı. 

Diğer eliyle Jungkook'un çenesini tutmuştu. Sanki genç olanın daha çok acı çekmesini istiyormuş gibiydi. 

"Tae... Lütfen, dur..." Jungkook ona yalvarmıştı. Kristal gibi gözyaşları gözlerinin kenarlarında şekillenmiş, ama düşmelerini engelliyordu. 

Taehyung genç olanın dudaklarını bırakmıştı. Ama Jungkook'un çenesini tutuşunu daha da sıkılaştırmıştı. Bedenini diğerinin bedenine bastırdı ve direkt olarak genç olanın yaşlı gözlerine baktı. "Bu dudaklarla, o bok parçasına suni teneffüs yapmaya nasıl cesaret edebilirsin, huh ?" Aşırı derece derin, tehlikeli ve soğuk bir ses tonuyla söyledi. 

"Bırak beni. Lütfen." Jungkook diğerinin sorusunu umursamadan, fısıldayarak söyledi. 

"Bu ellerle, o iğrenç kadına dokunmaya nasıl cüret edersin ?" Taehyung tekrar sordu. 

"Ben sadece, benim yüzümden katil olmanı istemiyorum." dedi içinden. Sadece sessiz kalmış ve sonra da başka bir yere bakmıştı. 

Ve bu hareket, Taehyung'u daha da sinirlendirmişti. Öfkeli yüzü, yerini boş bir ifadeye bırakmıştı. Kulakları ve boynundan köprücük kemiklerine kadar olan kısım, kızarmıştı. Baş parmağını baskıyla genç olanın dudağına bastırdığında, bu Jungkook'un ona bakmasına neden olmuştu. "Bu dudaklar benim..." Bakışlarını, Jungkook'un başına sabitlemiş olduğu ellerine doğru çevirdi. "Ve bu eller benim..." Çok soğuk bir ses tonuyla fısıldamıştı. Jungkook neredeyse titriyordu. "Benim olanı paylaşmam, Jeon. Bunu biliyorsun. Sen benimsin, yani sen bir istisna değilsin. Senin hakkındaki her şey benim.Zihnin, vücudun, ruhun, baştan aşağıya vücudunun her bir kısmı, hatta saçlarının her bir teli bile benim..." 

"Huh ? Ben onun muyum ? Ne ?" Jungkook'un iç sesi tekrar konuşmaya başlamıştı. 

Birbirlerinin gözlerine bakıyorlardı. Hiçbiri başka bir tarafa bakmaya, hatta göz kırpmaya bile cesaret edememişti. "Bu yüzden, sakın bir daha bu numarayı çevirmeye çalışma." diye devam etti Taehyung. 

Jungkook'un ellerini tutuşunu bırakmış ve ellerini genç olanın beline yerleştirmişti. Bu, diğerinin nefesinin aksamasına neden olmuştu. "B-Ben o-orada bir n-numara çevirmeye ç-çalışmadım, biliyorsun !" Az bir sesle kekeleyerek şikayet ettikten sonra, somurtmuştu. 

"Oh evet, yaptın !" Taehyung gözlerindeki eğlenceyle, haykırdı. Genç olanın somurtmasını görmek, onun gözleri için güzel bir manzaraydı. 

Alnındaki saç bandını çıkarmış ve sonra Jungkook'un alnını görmesini engelleyen kahküllerini kaldırıp, izlemeye devam etmişti. 

Taehyung alnını Jungkook'un alnına yasladı ve sonra gözlerine baktı. Jungkook onun bu hareketine şaşırsa da şikayet etmemişti. Kim Taehyung gibi birisi size böyle bir şey yaptığında, kim şikayet ederdi ki, öyle değil mi ?

Elleri, Jungkook'un belinin her iki tarafındaydı. "Ailenden, hyunglardan ve benden başka hiç kimseye dokunma. Tamam mı ?" Sakin bir tonda, fısıldayarak söyledi. Gördünüz mü, artık kızgın değildi. 

"T-Tamam." Jungkook bilinçsiz bir şekilde cevap verdi. 

Taehyung basit bir şekilde başını sallayıp, geri çekildi. Jungkook'un ellerini çekmişti, böylece kapıdan çıkabilirdi. Onu çektiği gibi, arkasına bakmadan yürümeye devam edip uzaklaşmıştı. 

"Yine mi ?!" İçinden kendi kendine bağırdı ve Taehyung'un arkasından baktı. 

"Lanet olsun." diye fısıldadı. 



Delinquent | TaeKook [Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin