ÇOCUKLUK İŞTE

98 35 2
                                    

       Artık ailemizin en esmer tenli çocuğu değildim. Çok büyük bir memnuniyetle bu unvanı aramıza yeni katılan kardeşim Demet'e devretmiştim. Sevinçten havalara uçuyordum,  " İyi ki doğdun kardeşim iyi ki doğdun. " Biliyorum çok çocukça ama neticede ben de bir insanım, benim de esiri olduğum duygularım,  bencil taraflarım var. Üstelik bu konu benim en hassas olduğum tarafım, yumuşak karnım.
        Her ne kadar kendi adıma çok sevinsem de bir yandan da kardeşim için, için için üzülüyordum. Benim, ondan önce yaşadığım ağır travmayı hatırladım, tüm bunları o da yaşayacaktı. Elbet bir gün o da bu acı gerçekle karşı karşıya kalacaktı. Onun için bir şeyler yapmalıydım. Onu en iyi ben anlayabilirdim, bu yüzden de ona en çok ben yardımcı olabilirdim. Ama nasıl?
         Bu durumu tamamen ortadan kaldıramaz, kardeşimin rengini değiştiremezdim. Zaten bu da benim işime gelmezdi, düşünmeliydim... daha çok düşünmeli...
          Kendi derdimi unutmuştum adeta.  Madem beni bu kadar mutlu etmişti, ben de onun için bir şeyler yapmalıydım. En azından bu kadarını borçluydum ona. Sürekli onu düşünüyordum, gecem gündüzüm birbirine karışmıştı.
           En sonunda buldum galiba, kendimce bir çözüm bulmuştum. Hep onun yakınlarında olmalıydım,  hep onun yanında. Onun böyle bir gerçekle yüzleşmesini bir nebze olsun geciktirebilir,  bu travmayı daha kolay atlatmasını sağlayabilirdim. Zaman kazandırmalıydım ona, zamana ihtiyacı vardı. Bir süre aynalardan uzak tutmaya çalıştım onu,  korumaya çalıştım. Henüz çok erkendi,  bu durumu kabullenmesi zor olabilir,kaldıramaz... üstesinden gelmezdi.
            Ancak bu planımı uygulamaya koymakta pek başarılı olamamıştım. Bir yaşını yeni geçmişti. Yanındaydım... ikimiz de salondaydık, oyun oynuyorduk. Boş bulunmuşum, öyle bir dalmışım ki oyuna, onu unutmuştum. O da bu fırsatı kaçırmamış, kaşla göz arasında sedirin üzerine çıkmış ve muhtemelen pencerenin camında kendi yansımasını görerek, henüz çok erken olmasına rağmen acı gerçekle yüzyüze gelmişti.
             Kabullenemez... kaldıramaz demiştim, dediğim gibi de olmuştu. Kardeşimin, kendi yansımasını pencerenin camında görmesiyle kendisini sedirden atması bir olmuştu, derin bir uçurumdan atlarcasına...
              Son anda durumun farkına varmıştım ama maalesef yetişememiştim. Tam yakaladım derken, Demet yere çakılmıştı. Sanki atladığı yer biraz daha yüksek olsaydı yetişip, yakalayabilirdim onu. Kim bilir, belki de yine yakalayamazdım, bilmiyorum.
               Bu olay beni çok üzmüştü. Anneme sorarsanız Demet sedirden düşmüştü,  bana sorarsanız bu bir intihar girişimiydi. Ve haklıydı da üstelik... ben ona hak veriyordum. Bir ömür nasıl yaşanırdı böyle?

AHH ULAN AHH! ŞİMDİ Kİ AKLIM OLSA...Where stories live. Discover now