ayrılık

576 46 0
                                    


Gidiyorum, çok acele terk ediyorum bu şehri, 

karar vermek ne kolay olmuştu halbuki
gitmek se ...


Şimdiyse gözyaşlarım akarken ve nefes almakta zorlanırken
sevdiğim bu şehirden ve sevdiklerimden ayrılıyorum.
sürgüne gönderiyorum kendimi...

'Evet artık başardım' diye düşündüm, mutsuzdum ve kimsesizdim,
sonunda Selimin de kalbini kırdım.
benimki gibi param parça yaptım.
Gidiyormuş, gitmek zorundaymış ve uzun bir süre gelemeyecekmiş,
şirketin Avrupa'daki ofisinde sorun çıkmış ve aileden birinin başına geçmesi gerekiyormuş.
Selim bu iş için gidebilecek olan tek kişi
" benimle gel" diyordu, "sana ihtiyacım var, hava gibi, su gibi,
sensizlik çok zor" diyordu.
" neden" dedim "neden bu kadar ısrar ediyorsun."
Gözleri kaydı birden odağını kaybetti birkaç saniye boyunca hatırladığı anısı yüzünden yüzü hüzünlendi...
" sana sebebini şimdi söyleyemem belki sonra, belki bana evet dediğinde
ama daha önce olmaz" 

 "buna hazır değilsin henüz"

ne demek istediğini anlamadım neyse dedim içimden,
tek giden ben değilmişim diye düşündüm.
"cevap vermeyecek misin bana" dedi
"üzgünüm" dedim
"size evet diyemem ve sizinle gelemem,
yaşadığım onca şeyden sonra zamana ve huzura ihtiyacım var,
yapamam daha hayatım hakkında ne yapacağımı bilemezken
size sözler veremem, bir süre buradan uzak kalmalıyım her şeyden ve her kesten" dedim
acıyla yüzümü buruşturarak, ama yine de gözlerimin dolmasına engel olamadım.

" kendimi hazırlarken yeni hayatıma verilmiş sözler yorar beni" dedim

"sonrada belki bir gün bir yerde yine karşılaşırız kim bilir belki de karşılaşamayız bir daha"
bana yalvaran gözlerle bakarken "benimle gel" dedi
"söz veriyorum sadece sen isteyene kadar arkadaşın olarak kalacağım
yeter ki kal yanımda, senide kaybetmek istemiyorum" dedi sesi titriyordu.
gözleri yine odak noktasını kaybetmişti. Bir süre öylece kaldı.
merak ettim ne anımsamıştı. Ama sormadım. Anlatmazdı da...

"En azından bana nerede olacağını söyle" gözlerimin içine öyle içten bir o kederle, özlemle bakıyordu ki en azından bu isteğini yerine getirmek istedim.

"İstanbul'a teyzeme gidiyorum. Yapabilirsem...

Her şeye yeniden başlama gücü bulursam... "devam edemedim.

Masanın üzerindeki elime uzanıp tutarken "madem benimle gelmiyorsun en azından İstanbul ofisine geç, seni yeniden görmem için bana bir umut, bir amaç ver. Lütfen"

Bir süre hiçbir şey söyleyemedim. Sadece ona bakarken ve elimi yavaşça çekerken kalbimin bu kadar hızlı atmasına anlam veremedim. Başımı yavaşça tamam anlamında salladım. Gözleri yeniden parladı.

"gitmeliyim" dediğimdeyse bakışları bir buz kadar katılaştı.
"ona mı" dedi sesi de sertleşmişti "ona mı gidiyorsun Kerem'e " dedi elimi tekrar tutarak
hiçbir şey söylemeden kalktım masadan. Onu her ne kadar nazik bir şekilde kırmamaya çalışsam da ben ne diyordum o ne anlamıştı.
bu kadar işte, bu kadardı, kapıya kadar giderken, arkana dönüp bakma sakın kızım, yeter artık kendine güven ve kararlı ol dedim içimden.
Ama göz yaşlarımı tutamıyordum.
Kapıdan çıkarken 'yeni bir hayat beni bekliyor,
benim için bu şehir ve insanların oluşturduğu defter kapanıyor
merak etme' dedim kendi kendime
başaracaksın.

CEREN ( Tamamlandı)Where stories live. Discover now