Kök salan Tanrıçalar fokurduyor....

2.1K 71 3
                                    

Dünyanın en güçlü Krallığı'nın merkezi olan ,muhteşem sarayda kızları oyalayacak hiç bir şey kalmamış ,bu güL saray dört günün sonunda resmen bir hapishaneye dönmüştü...Iyi olan tek şey Kraliçe'nin sağlığına hızla kavuşuyor olmasıydı...Kızlar kendilerini tanıyan herkes gibi Kraliçeyide büyülemişlerdi...Kraliçe bu kızlarda bazen kendi genç kızlığını görüyor, geceleri Henryy uyur uyumaz soluğu Düşesler ve Kızların yanında alıyordu..Uzun zamandan sonran ilkkez birileri ona Kraliçe olduğu için değil Anne olduğu için değer veriyordu..
Kızlar ve Düşeslerde Kraliçe'yi sıradan biri gibi görmeye kendilerini alıştırmışlardı..Ilk gün Helenanın kırdığı pot yüzünden ki Helena Kraliçe yemeksalonuna geldiğinde çenesini tutamayıp, üzerindeki elbise ve başındaki kocaman taç yüzünden "tavuskuşuna benzemişsiniz efendim , Allah'tan sesiniz güzel!!! "Derdemez ne dediğini fark edip inlediğinde,gerilselerde Kral ve Kraliçe'nin kahkahalarıyla ,idama gideceklerini düşünen Hanımlar derin bir soluk almışlardı..
Kızlar,öğleden sonra mutlaka en az birkaç saat kendilerine eşlik eden Kralla sanat,siyaset ,ekonomi konuşmaktan zevk alıyordu..anlaşılan Kralda halinden memnunduki bu saatleri kızlara ayırmaktan keyif alıyordu..
Tek sıkıntıları o yürüyen öküzlerin, habersiz çekip gitmeleri yetmiyormuş gibi hala dönmemiş olmalarıydı....
Nihayet beşinci günün akşamı, Kral biraz telaşla "Düşes Anabella ,Düşes Laila bu zarflar Isaac ve Richard'dan "diyerek beklentiyse kendisine bakan kızlara zorlada olsa gülerek "Kızlar asmayın yüzünüzü ilk fırsatta Altın Düklerde size haber yollayacaktır,,"
Gabriella hayal kırıklığını ve öfkesini saklayamadan"Sanmıyorum efendim ,,onların odun olduğu gerçeğini unutmamız imkansız..."
Helana hırsla"Unutmakmıııı?hayatım bu adamlar birazcık şu bunaklardan ders alsalar seve seve unuturum ben ..Bak Laila ve Anabella Anne merak etmesin diye,ne şartlarda haber veriyorlar!Ama nerdeeee !!!!öküz her koşulda öküzzzz"
Kral hayretler içersinde sinirden köpüren kızları nasıl ikna edeceğini düşünürken ,Kraliçe Anne hemen müdahale etti...."Ah kızlar siz birde evlenmeden önce Henryi görseydinizzz"Kral Henry şaşırarak "Ben dünyanın en anlayışlı ve aşık adamıydım bikere"Kraliçe Anne yüzünü buruşturarak "hıhıııı hı hıııı sen öyle olduğunu düşünüyordun sadece"Kral Henry yıllardan beri güzeller güzeli karısının neye sinirlenip ,kızacağını anlayamasada şimdi bu tartışmayı uzatıp ,gece karısının vereceği dokunmama cezasına döneceğini bilecek kadar Zeki olduğundan işlerinin olduğunu ileri sürerek ,o gergin ortamdan kaçarak uzaklaştı....
Kızlar izin isteyerek odalarına çıktılar..ne Kraliçe nede düşseler zaten canları sıkkın olan kızların üstüne gitmemek için kalmalarına ısrar etmediler....Helenanın odasına girer girmez kendilerini bekleyen hizmetçileri ihtiyaçları olmadıklarına ikna edip yollayan kızlar,nüyükbir hayalkırıklığıyla bir süre sessizce oturdular..." bu adamlar bize değer verseler bi not yollarlardı ama yok!!bizi olayın dışında bırakıp ,süs bebekleri gibi yollarını beklememizi layık gördüler!!!"Gabrielnın konuşurken sesi titriyordu
Helena sinirle "Erkek beyni tatlımmm ,bizim her konuda ,enaz onlar kadar ,hatta onlardan daha iyi olabileceğimizi kabul edemiyorlar işte!!!!! Gabriela iç çekerek "Ne yapıp edip o öküzleri buna pişman edeceğiz!değilmi Hel?"Helena yüzünde beliren sinsi bir gülümsemeyle "Şüphenmi var tatlım? "Dediğinde Gabrielanın yüzündeki karamsarlık yerini intikam gülücüklerine bırakmıştı...!!!

Aynı saatlerde Londra'nın batısındaki Island adasının kocaman rıhtımda Demir atmış beş gemiden ,en görkemli geminin güvertesinde Patrıck ve Andrew onlara Hansterın verdiği tüm görevleri eksiksiz yapmış ,geminin nihayet taşıyacağı malların limana getirilmesini bekliyorlardı...Gemilerin normal bir gemiden hiç bir farkları yoktu.kafalarına takılan tek şey pamuk yada kasa taşımak için gemilerin olması gerekenden daha az depolama alanı olduğuydu...tam rıhtıma bir hareketlilik olduğunda iskele tarafından ,daha küçük bir geminin rıhtıma girdiğini farkettiler....aynı anda Hamster ve yaklaşık yüz adam rıhtıma gelmiş ve adamlar ,tek sıra halinde resmen sıraya geçip bir koridor oluşturmuşlardı!!Hanster yüzünde o iğrenç sırıtışıyla gemiye binip Andrew ve Patrick'in yanına geldi...."Beyler duyduğum kadarıyla hiç dinlenmeden tüm emirlerimi eksiksiz yapmışsınız !ben Sadık adam severim siz bana hizmet edin ! Mallar yerine ulaştığında hiç görmediğiniz kadar parnız olacak! Hatta beni hoş tutarsanız size tahmin bile edemeyeceğiniz ödüllerim olacak sizi şanslı piçlerrrr"
Rıhtıma yanaşan gemiden inen korsan eskisi adamlardan biri "Hanster köpek dölü!!!yüklet hemen şu gemiyi senin keyfini bekleyemem"Hanster nefretle konuşan adama baktı..Aslında onu şuracıkta öldürse bile ona olan nefreti bitmezdi ama lanet olsunki bu şerefsize ihtiyaçları vardı..bu adam bu suları avucunun içi gibi biliyordu..ve gemisi, malların tüm ihtiyaçlarını ,hiçbir limana uğramadan direk karşı kıyıdaki Barnstere gitmelerini sağlayacak tek gemiydi...o yüzden sakin olmalıydı.."Kaptan Rodov adamlar şafağa kadar herşeyi hazır eder siz keyfinize bakın" "keyfime bakacağım tabii ama sende üstüne düşeni yap en iyisinden şarap ve özel mallardan yolla "rıhtıma doğru yılan gibi süzülerek gelen binden fazla insan seli ,rıhtıma sokulduğunda ,Hansterın tek sıra olmuş adamları tarafından kırbaçlandıkça ,sesleri geceyi ağlatıyordu....
Andrew ve Oatrıck içlerinden lanet ederek Hansteri hemen o anda öldürselerde ,bu insanlara yardım edemeden öldüreceklerini biliyorlardı..Hansterin sesiyle kendilerine geldiler "şu lanet domuza kadın götürün!dikkat edin boynunda kırmızı ip olmasın!!onlar bakireler!!!alıcıları hazır!!mavi iplilerden götürün!!!onlar çöp tarlalarda çalıştırılacaklar!!!"
Bu adi herifler kadınları ve erkekleri resmen sınıflandırmışlardı!!!

Dük Isaac ve Kont Rıchard üst kata çıktıklarında üstleri çıplak her ırktan güZel kadınların oyun oynayan yada oynamaktan sıkılıp dikkatlerini tamamen kendilerine veren , erkeklere her türlü hizmet ettiğini gördüler!,Kurupiyerin kendilerini götürdükleri masa en dipteydi. Ve bu masa diğerlerine özel bir platformdan bakıyordu..ve Bingoo günlerdir peşlerinde oldukları aşağılık Lord Hanswold
Karşısında her halinden Fransız olduğu belli olan süslü bir adamla masada kurulmuş onları bekliyordu!,Rollerinin gerektirdiği gibi ağır adımlarla masaya ulaşıp oturdular..."Beyler,duyduğum kadarıyla sizinde bizler gibi zamanınız değerliymiş! Kendimi size tanıtmama izin verin.. ben Lord Hanswold ve sizde Lord Lawer ve Lord Denson .Gördüğünüz gibi siz
Tanıyoruz edindiğimiz referanslara göre büyük bahisler oynamayı seviyorsunuz.ne dersiniz onbir poundla başlayalımmı?"
Yaklaşık üç saatin sonunda Dük Isaac ve kont Richard yani Lord Lawer ve lord Denson yüzdoksan bin pound kaybetmiş ama bu arada masalarındaki iğrenç adamlarla nerdeyse ahbap olmuşlardı...sohbet bir ara lord Hanswold tarafından özellikle kadınlara getirildiğinde şimdiye kadar en az yüzbin sterlin kaybeden Fransızın çenesi düşmüştü!!! "Benn Mösyö el değmemiş genç ve güzel bir İngiliz leydi !arıyorum ve bulduğumda ,bulana oldukça cömert olacağım."öksürüğüne engel olamayan Kont Rıchard öfkesini bastırmaya çalışarak "evlenecek asil ve gençFransız Madam kalmadımıki ?Dük Isaac arkadaşının öfkesini kamufle etmek için hemen atılarak "Inanın Mösyö bende on beşini geçmemiş taze bir çiçek arıyorum amaaaaaa çok zor bulmak çok!herkes şeytan olmuş çürük kakalamaya çalışıyor ! En son adamın birii...."ihtiyatı bunağın çenesinin düşeceğini anlayan kurnaz Lord. Hanswold adamın sözünü keserek "bakire bulmak zor..Hele tüm İngiltere ve Fransa'daki frengi salgını ayyuka çıkmışken...Gerçi zor demek imkansız demek değil!!siz yeterli paradan haber verin!!
Dük Isaac nihayet mutlulukla gülümsedi pislik yemi yutmuştu nihayet...sandalyesinden hemen toplanarak "ben bulana ikiyüzbin veririm..bir iki kullanır iadede ederim"
Lord Hanswold Geri zekalı bunak tabi aletini kaldırmayı becerebilirsen diye düşünüp Fransıza döndü..."ya siz Mösyö ?sizin kriterleriniz çok ama çok yüksek .göze aldığınız bedel ne?"
Fransızın gözleri açılmış "dostum sen o kızı bul ! Nekadar istersen öderim !yeterki o kızı bul!çığlıklarıyla zevk almamı sağla,yanlız ben Lord Lawer gibi az kullanılmış iade edemem muhtemelen tanınmaz hale gelir!,,
en az dokuzyüzbin desek ve değerli taşlar ..Yakut,zümrüt,Elmas sen seç..bana bunu tattır bende seni mutlu ederim!!"
Lord Hanswold karşısında oturan adamlara bakıp güldü...şansı bugün inanılmaz yerindeydi...Bu adamları bir kere memnun ederse gerisi gelirdi zaten..üstelik tüm üçüncü dünya ülkelerinden topladıkları kızları üç kuruşa genelevlere,çiftliklere satmıyormuydu Barnaby?herzamanki gibi üstün zekasıyla yine Barnabyi geçmişti..gerçi Fransızın isteği çok tehlikeli ve riskliydi ama. ,adamın ödeyeceği para buna değerdi!!
Yaşlı Lord Lawera dönüp "beş gün sonra bu dileğinizi gerçekleşecek Lordum ..Siz paranızı ayarlayın yeter..."

ÇİFTE  KAVRULMUŞ AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin