❦ 1 ❦

4.2K 418 243
                                    

Yirmi iki yaşına gelmiş, Güzel Sanatlar mezunu olan, meslek henüz sahip olamamış ve ne kadar çizersem çizeyim sergi açmak için şans bile verilmeyen bir gencim.

İnsanlara soracak olursanız madem sanata ilgim var, o zaman kore pop idolü olmalıymışım. Parası çok ya..

Evet Kore'nin en büyük şirketinin -SM- çalışanı bana kart vermişti, seçmelere katılmam için.

Fakat sanat bu değil benim için. Artık dijital şarkılar, klasik müziğin önüne geçti ve ben o zamandan beri yeni Dünya ile alakamı kesmiştim.

Sanatın değeri azaldığı için günümüzde ressamlara şanslar da az verilir oldu, gerçi eskiden de değer verilseydi Van Gogh intihar etmezdi..

Evet, yakışıklı ve kızların beğenisini kazanmak güzel gelebilir ve daha demin dediğimle bana kendini beğenmiş diyebilirsiniz ama bana göre bu başarı değildi.

Ben sanatçı olabildiğimde başarıya ulaşmış olacaktım. Ben sanatı anlayamayan ama sanatçı olmak isteyen bir gençtim.

Ta ki onu görene kadar..

❦❦❦

"Üzgünüz, eserlerinizi değerlendirdik fakat sizi destekleyecek bir yardımda bulunamayız. Umarız bir dahakine sergi açmanıza yardımcı olabiliriz."

Hayır, üzgün falan değildin.

"Peki, teşekkürler, iyi günler." sinirle eski kırmızı ev telefonunu sertçe yerine koydum.

"Oğlum değerlendirsen şu teklifi?" dedi annem hüzünlü bir şekilde. Onu da anlıyordum, babam taksiciydi ve zor geçiniyorduk. Ünlü olup zengin yapabilirdim onları.

Fakat istemeyeceğim bir şeyi olmak istemediğimi bin kez anlattığım için cevap vermedim. Müsvette kağıdımı, kağıt tutacağımı ve kalem kutumu alıp kapıya yöneldim.

"Chanyeol, kendini de üzüyorsun böyle."

Boş elimle annemin saçını okşadım. "Üzülmüyorum annem, hem biliyorsun idoller taaa orta okuldan çalışmaya başlıyor. Yapamam ben." kadıncağız sadece küçük bir gülümsemeyle karşılık verdi.

Ne yapsın? O da işe yaramaz bir oğula alışmıştı.

Yarım saati geçmeden yürüyüş parkının yem yeşil alanına doğru yürüdüm. Kafa dinlemek, belki de biraz ilham almak için gelirdim hep.

Gerçi hiç ilham vermedi profesyonellerin değerlendirmelerine bakacak olursak, ama insan bazen alışkanlıklarını bırakamazdı.

Çimenlere oturup, kafamı Han Eul'ın gövdesine yasladım.

Han Eul dediğim, benim sevgili, en az yüz yaşında olan kocaman ağacım. Hep ona yaslanıp huzur bulmamı sağladığı için verdim ona bu adı. -Han Eul'ın anlamı: Cennet, gökyüzü.-

Hemen uyuya kalmıştım. Ara sıra bu uyku aşamasını geçerdim. Genelde stresli günlerimde olurdu. Bu gün, o umutsuz telefon için kendimi sıkmıştım anlaşılan.

Ne kadar uyudum bilmiyorum ama çok olmamalıydı çünkü ben uyandığımda, hava hala aydınlık ve çimenler hala yemyeşil gözüküyordu.

Hatta belki daha da parlak.. Onu orda görünce, belki ben öyle görmüşümdür.

Parkın bu kısmında genelde kimse olmazdı çünkü kos koca parkın en sonlarıydı buralar, o yüzden burayı seçerdim. Fakat şu an davetsiz bir misafirin piknik masasının üstünde oturduğunu fark ettim.

❦ My Inspiration ❦Where stories live. Discover now