Bölüm 1: Ölümsüz Kral

8.2K 427 26
                                    

Dünya'nın oluşumundan itibaren kaç milyar yıl geçmişti kimse bilmiyordu, Dünya bu kadar yılda defalarca kez savaşlar olmuş büyük imparatorlar Efsaneler yok olup gitmişti. Şuan ki zamanda ise Bütün Dünya uzun süredir tek bir İmparatorluğa bağlıydı ''Ölümsüz Ejderha İmparatorluğu''.

Dünyadaki tüm yapılardan daha ihtişamlı olan Sarayda Tahtında oturan bir adam vardı düşünceliydi artık kaç yaşında olduğunu bile hatırlamıyordu daha doğrusu Saymayı çok uzun süre önce bırakmıştı. Bu kadar yılda kendisine bir sürü isim takılmıştı Zebani,Şeytan,Canavar Kendisine Tanrı diyen bile olmuştu.Kendisi imparator olsa bile herkes onu ''Ölümsüz Prens'' olarak tanımıştı. 

Tahtındaki adam yavaş bir şekilde kalktı ve sarayın balkonuna doğru yol aldı.Balkondan baktığında tüm ordusu tek bir lafı ile dünyayı yok etmeye hazır gibiydi. İmparatorlarının saraydan onlara baktığını gören ordu hemen bağırmaya başladı

"ÖLÜMSÜZ İMPARATOR NAGAİ", "ÖLÜMSÜZ İMPARATOR NAGAİ"

Uzun zaman önce Beyaz Kaplan İmparatorluğunda ne çok büyük nede çok küçük olan bir şehirde üstü başı yırtıklarla dolu bir çocuk şehrin kapısına doğru gidiyordu şehrin kapısındaki askerler 13-14 yaşlarında görünen bu çocuğu tanımasalar da sürekli görürlerdi.

Askerlerden biri konuştu.                                                                                                                                                    ''Ufaklık yine ormana mı gidiyorsun ?''

''Evet hem yiyeceğim kalmadı hemde param sokakta yaşasam da ihtiyacım oluyor sonuçta''

Dedikten sonra el sallayarak ormana doğru gitmeye başladı. Bu çocuk dediği gibi sokakta yaşasa da hiç dilencilik yapmamıştı öyle yapmaktansa ormana gidip yakalayabildiği küçük ufak hayvanlardan yakalar bozulmadan saklayabileceğini kadar alır gerisini satardı parasını biriktirince de sakladığı derileri diktirip üstünü örtmek için falan kullanırdı Yada dışarısı çok soğuk olursa bir handa falan konaklardı. Çocuk yavaş yavaş ormana geldi ve etrafını izlemeye başladı ormanın derinliklerine gitmezdi hemen ormanın dış kısmında bulduklarını yakalardı çünkü ormanın içi onun için fazla tehlikeli olabilirdi Ormanda ne kadar normal hayvanlar olsa da İnsanlar gibi gelişim yapabilen Sihirli Hayvanlar daha çoktu onlardan biriyle karşılaşması ölümüne yol açabilirdi.

Çocuk etrafını incelerken birkaç tane beyazlık gördü ve takip etmeye başladı sessiz ve hissettirmeden gördüklerinin peşinden gitti yanlarına kadar geldiğinde ise orada 3 tane tavşan olduğunu gördü 1 tanesi oldukça iriydi ötekiler ise yanında daha ufak kalıyordu.Çocuk sevindi çünkü kendisi küçük olan tavşanlardan 2 tane yakaladığında kendisini 1 belki 1,5 hafta idare edebiliyordu eğer bu 3 tavşanı yakalarsa 1,5 hafta rahat bir şekilde yaşardı kendisini biraz sıkarsa 2 hafta bile ormana gelmesi gerekmezdi.

Çocuk önce sessiz bir şekilde tavşanların etrafını etraftan toparladığı taşlar ile kapatmıştı ki hiçbir şekilde kaçamasınlar sonra daha önceden birkaç bakıra aldığı bıçağını çıkardı ve yerden de ucu sivri bir dal parçası almıştı tavşanların iyice önlerindeki meyvelere odaklanmasını bekledi ve aniden öne atılarak 2 küçük tavşanı direk yaralamıştı bıçağı sapladığı tavşan direk ölmüştü ama dal parçası olan yaralı halde kaçmaya çalışıyordu büyük tavşan ise direk yerinden fırlamıştı ama neredeyse yaralı olan tavşan kadar yavaştı, Çocuk yaralı tavşanın nasılsa kaçamayacağı için dal parçasını tekrar sol eline alarak taşları dizdiği kısma doğru tavşanı kovaladı tam köşeye geldiğinde tavşan sol taraftan kaçacak iken tavşanın gittiği yönün önüne sol elindeki dalı fırlattı tavşan önüne gelen nesne ile irkilip arkasını dönerken çocuğun sağ elinde salladığı bıçak la direk ölmüştü, Çocuk yaralı tavşanın da öldüğünü  gördükten sonra 3 tavşanı da  kulaklarından tutup tekrar şehre yöneldi.

Şehrin kapısındaki askerler uzaktan gelen yansımaya baktıklarında elinde bir şeyler olduğunu görmüş ayağa kalmışlardı ama yansıma beli oldukça hepsi oturmuştu yerine oturmayan tek asker gelen kişiyi kapıdan çıkarken uğurlayan askerdi.''Ufaklık iyi hasılat yakalamışsın 3 tavşan birkaç hafta görmeyiz seni artık''

''Bugün şanslıydım neredeyse hiç zorlanmadan yakaladım şimdi hana satmaya gidiyorum.'' 

Asker Çocuğun arkasından gülümseyerek el salladı.O kapıdaki askerlerin içindeki en rütbeli kişi kendisiydi o yüzden kimse bu çocuktan geçiş parası almazdı elinde olsa çocuğa yardım etmek isterdi sonuçta kendi çocukları da vardı aynı durumda olabilirdi.

Çocuk sallana sallana hana doğru hana gidiyordu tavşanlardan durumuna göre 5-7 bronz arası alabilirdi. Tavşanları handa satmak zorundaydı avcılar normal hayvan avlamakla uğraşmazdı o yüzden handa genellikle elindeki tavşanları falan satardı eti lezzetliydi. Çocuk Benjiro'nun hanına varmak üzereydi kapıyı açıp içeri girdi. ''Yaşlı Benjirooo Sana yeni Tavşan getirdim!'' 

Benjiro kafasını kapıya cevirdi gelen çocuğu tanıyordu her zaman gelirdi yetimhaneden çıktıktan sonra 3 belki 4 yıldır gelirdi arada burada kalırdı hatta. ''Ufaklık velet kim yaşlı daha 42 yaşıma yeni girdim sayılır.''

''Sana 3 tavşan getirdim büyük olanı kendime ayırıyorum 2 tanesini satıcam''

Benjiro Ufaklığın elindekilere baktı dediği gibi yaparsa 11-12 bronz civarı verebilirdi. ''Ufaklık dediğin gibi yaparsak fazla para veremem tekini düzgün öldürememişsin  en fazla 11-12 bronz verebilirim ama büyük olan tavşanla durumu iyi olan küçük tavşanı verirsen bide sana vereceğim tavşanın derisini alırsam sana 15 bronz veririm hem sana vereceğim tavşanını da senin için pişirebilirim.

Çocuk düşündü 15 bronz tabi ki daha işine gelirdi. ''Peki Benjiro amca o zaman yarın pişmiş tavşanımı almaya gelirim. Çocuk tam çıkacak iken Benjiro arkasından seslendi.

'' Hey Nagai bugünlük burada kalmak istersen 1 gece benden kalabilirsin yarında tavşanını alıp gidebilirsin.''

Nagai Benjiroya Teşekkür ettikten sonra her zaman kaldığı odaya doğru çıkıp direk uyudu.

Eternal KingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin