• d ö r d ü n c ü •

6.9K 531 228
                                    

"Nasıl yani?" Karşı taraftan yüksek sesle bir bağırma geldi. "Yoongi'ye hala sunbae mi diyorsun?"

Sigara dumanını havaya verdikten sonra konuştum. "Yiseul, bu gerçek bir ilişki bile değil."

"Ona oppa de ve dudaklarını uzat."

Suratımı buruşturdum. "İğrenç."

"Bence bir düşün, resmiyette sevgili olup olmamanız önemli değil. Bu fırsatı iyi değerlendir."

Biraz daha Yiseul'ın bana verdiği fakat asla uygulayacağımı düşünmediğim tavsiyelerini dinledim ve sonra kapattık. Şimdi ise biten sigara paketime bakıp ne yapacağımı düşünüyordum. Bu yanımdaki tek paketti ve yenisini alabilmem için dışarı çıkmam gerekti -ki bu da şu an yasaktı-

"Maria."

Arkama döndüm. Yoongi sunbae ağzına yerleştirdiği iki sigaradan bir tanesini almam için yüzünü bana yaklaştırmıştı. Mutlulukla ağzındaki sigarayı alıp dudaklarıma yerleştirdiğimde çakmağımla çoktan sigaramı yakmıştı.

"Teşekkürler," dedim ciğerlerime mutluluk doldurduğumda. "Buna ihtiyacım vardı, dışarı çıkamam."

Yanımdaki duvara geçmek yerine önümde durmaya devam etti. "Nerelisin?"

"Ah, Namhae. Daha önce demiştim."

"Melezsin," demişti ısrarla. Kaşlarımı çattım, ona babamdan bahsetmek istemiyordum. Fakat bana bakmayı sürdürürken rahatsız oluyordum ve ona, "Babam Alman'dı," dedim en sonunda.

"Almanca biliyor musun?"

"Hayır."

"Grubun yüzü kim?"

"Yiseul," dedim rahatsızca.

Çok saçma sorular soruyordu ve ben de avel gibi cevap veriyordum.

"Şimdi," dedi kol saatine bakarak. "Dışarı çıkalım mı?"

"Ne?" diye bağırdım. "Ne?"

"Sigaran bitmemiş miydi?" diye sordu. "Benim de bitti."

"Bu çok riskli olur," dedim emin olamayarak. "Nasıl çıkacağız? Bizi dışarıda görebilirler bile."

"Gel buraya," dedi eliyle beni yanına çağırıp telefonunu bana uzatarak.

"Ne yapıyorsunuz?"

"Duvardan atlayabilirsin, değil mi?"

Çok yüksek olmayan duvardan karşı tarafa atladığında birkaç saniye boyunca hangi ara tek başıma kaldığımı kavramaya çalışıyordum fakat kendime geldiğimde verdiği telefonu cebime koymuş, onun yaptığı gibi duvardan atlamıştım.

"Yakaladım," dedi sessizce. Elini belimden çekip telefonunu istediğinde cebimdekini vermiştim. "Şimdi," dedi etrafına bakarak. "Kapüşonunu tak ve yere bak."

Dediğini yaptım.

"Market nerede?"

"Gel benimle."

Kolumdan tutup beni götürmesine izin verdim. Saatin geç olması birilerine yakalanma olasılığımızı azaltıyordu.

"Ah," dedim aklıma gelen şeyle. "Sunbae, paramı almadım."

Durup bana döndüğünde maskesini taktığını fark ettim. "Sorun değil, geldik sayılır."

"Ne?" diye sordum dediklerini anlamayarak. Maskesi sesinin boğuk çıkmasına sebep oluyordu.

Maskesini çıkarıp dediklerini tekrarladığında ona teşekkür ettim ve tam o sırada basıldığımızı belli eden fotoğraf sesi boş sokakta yankılandı.

ave maria ❀ yoongi    ✅Where stories live. Discover now