Gizemli Yabancı: 10

179 7 2
                                    

10

Günler günleri kovalamıştı, ama Şeytan ortalarda yoktu. Onsuz her şey can sıkıcıydı. Ama aya yapmış olduğu geziden dönmüş olan müneccim köyde dolaşıyor, halkın kanısına meydan okuyor, cadı avcısının biri taş atma fırsatını yakalayıp gözden kaybolduğu zamanlarda arada bir sırtının ortasına bir taş yiyordu. Bu arada iki etkili şeyin Marget'e çok yararı dokunuyordu. Onunla hiç ilgilenmeyen Şeytan'ın kızın gururunu inciten bir iki ziyaretten sonra onun evine gitmez olması ve Marget'in onu gönlünden çıkarmaya karar vermesi. Bir de zaman zaman yaşlı Ursula tarafından Marget'e getirilen, Wilhelm Meidling'in kayıplara karıştığı, nedeninin de Şeytan'ı kıskanması olduğu yolundaki haberlerin Marget'in pişmanlık duymasına yol açması. Bu iki sorunun Marget'in üzerindeki etkisi şimdi birleştiğinden, o da bundan sonuna kadar yararlanıyordu. Şeytan'a duyduğu ilgi zayıflayarak gittikçe azalıyordu, Wilhelm'e duyduğu ilgi de ısınarak gittikçe artıyordu. Marget'in fikrini değiştirmesi için gerekli olan tek şey, Wilhelm'in cesaretini toplayıp olumlu konuşmalara yol açacak ve halkı yeniden ondan yana kılacak bir şey yapmasıydı.

Bu fırsat şimdi ortaya çıkmıştı. Marget haber göndererek ondan, yaklaşmakta olan duruşmada amcasını savunmasını istedi, Wilhelm buna çok sevindi, içkiyi bıraktı ve titizlikle hazırlanmaya başladı. Aslında umutlu olmaktan çok titizlikle çalışıyordu, çünkü bu pek de umut verici bir dava dosyası değildi. Ofisinde Seppi'yle ve benimle pek çok kez görüşme yaptı, sapın samanın arasında bazı değerli taneler bulacağını düşünerek bizden döve döve oldukça kapsayıcı tanıklıklardan oluşan bir hasat sağladı, ama elbette bu hasat pek bereketli olmadı.

Ah, Şeytan bir gelseydi! Benim düşünüp durduğum şey hep buydu. O bu davayı kazanmanın bir yolunu bulabilirdi, çünkü davanın kazanılacağını söylemişti, bu nedenle de bunun nasıl yapılabileceğini mutlaka biliyordu. Oysa günler uzadıkça uzuyor, o hâlâ gelmiyordu. Elbette ben davanın kazanılacağından, Peder Peter'in ömrünün geri kalan kısmını mutlu geçireceğinden kuşku duymuyordum, çünkü Şeytan böyle demişti; gene de Şeytan gelse ve bunun nasıl başarılacağını bize anlatsa, içimin çok daha rahat olacağını biliyordum. Peder Peter'in mutluluğa giden yolda bir kurtulma fırsatı yakalaması için vakit geçiyordu, çünkü gelen haberlere göre, hapisliğinden ve sırtında yük olan bu suçlamadan dolayı yıpranmıştı ve yakında serbest bırakılmazsa üzüntüsünden ölecek gibiydi.

Sonunda duruşma günü gelip çattı, insanlar dört bir yandan duruşmada tanıklık etmek üzere geldiler, aralarında büyük mesafeler kat ederek gelen pek çok yabancı vardı. Evet, sanık dışında herkes oradaydı. Peder Peter'in bedeni bu gerilime dayanamayacak kadar zayıf düşmüştü. Ama Marget oradaydı, umudunu ve ruhunu elinden geldiğince canlı tutmaya çalışıyordu. Para da oradaydı. Masanın üstüne boşaltılmıştı, ayrıcalıklı kişilerce sayılıyor, okşanıyor, inceleniyordu.

Müneccim tanık locasına alındı. Duruşma için en iyi şapkasını takmış, en iyi giysisine bürünmüştü.

SORU: Bu paranın size ait olduğunu iddia ediyorsunuz?

YANIT: Evet, ediyorum.

SORU: Bu para elinize nasıl geçti?

YANIT: Yolculuğumdan dönerken çantayı yolda buldum.

SORU: Ne zaman?

YANIT: İki yıldan fazla oluyor.

SORU: Çantayı ne yaptınız?

YANIT: Eve getirip gözlemevimde gizli bir yere sakladım, bulabilirsem sahibini bulmak amacıyla.

SORU: Onu bulmaya çalıştınız mı?

YANIT: Birkaç ay boyunca titiz soruşturmalar yürüttüm, ama hiçbir sonuç çıkmadı.

SORU: Peki sonra?

Seçme ÖykülerWhere stories live. Discover now