2.Bölüm

1.1K 120 41
                                    

Yaşlı adam, kahvesini yudumlayıp, hikayenin devamını heyecan ile dinleyen Luhan' a baktı. Bu çocuğu ilk gördüğü anda aklına Sehun gelmişti. İlginç bir şekilde benziyorlardı. Belki de bu yüzden nedensiz bir güven duymuştu Luhan' a... Adam Luhan' ı incelerken Luhan, sabırsızca kıpırdandı.

"Bay Lee, anlatmaya devam edecek misiniz?"

Kısık bir kahkaha attı Lee Chung Hee... Meraklı insanları severdi. Dolayısıyla bu çocuğu da sevmişti. Başını sallayıp devam etti.

"Sehun benden iki yaş küçüktü. Ben Bay Oh' un yanında çalışmaya başladığımda henüz 17 yaşında liseli bir gençti. Hayat doluydu. Sürekli 'hyung, hyung' diye peşimde gezerdi. Zavallı çocuk... Kısa sürede arkadaş olmuştuk. Kitap okumayı severdi ama babası gibi tarih araştırmaları değil de o dönemde fazla sayıda olmayan polisiye romanları okumayı severdi. Ben de onun için hep roman getirirdim. Gerçekten kardeşim gibiydi. Yıllar geçti, Sehun büyüdü. Sıkı çalışması ile Sunkyunkwan Üniversitesi' ni kazandı. Şimdi olduğu gibi, o zamanlarda da en iyi üniversite idi orası. Neyse, devam edeyim ben... Sehun 20 yaşında gencecik bir delikanlıydı artık. Ama babasının konumu nedeniyle yaşıtları gibi gezip eğlenemiyor, onlar gibi giyinemiyordu. Bilirsin, 70'li yıllar da renkli ve büyük yakalı gömlekler çok modaydı. Ama Sehun' un gömlekleri hep beyazdı. Kısa yakalıydı. Hiçbir zaman o çok moda olan hardal rengi büyük İspanyol paçalı pantolonlardan giyemedi. Okula ya da herhangi bir yere giderken, paça kısmı abartısız genişlikte olan İspanyol paçalı takım elbise, beyaz gömlek ve altın iğneli kravattan oluşurdu kıyafetleri. Saçları briyantin ile yana düzgünce taranmış olurdu. Oysa Sehun' un ne istediğini ben biliyordum. Bir gün bana, 'Hyung, saçımı arkadaşlarım gibi kulaklarımı kapatacak şekilde uzatabilseydim bana yakışır mıydı acaba?' diye sormuştu. O gün anlamıştım, zavallı çocuğun da arkadaşları gibi giyinmek ve davranmak istediğini... Müziğe de çok düşkündü. Benden yalvar yakar plak istemişti. Hiç unutmam, istediği plak da Deep Purple' ın Smoke on the Water plağıydı. Bilmiyorsan bir ara dinle, güzel şarkıdır. Gerçi o dönemde müzik bile bir başka güzeldi. O tını... Ah! Bak, yine konudan sapıyordum az kalsın. Zaten müzik zevkinden Sehun' un nasıl biri olmak istediği anlaşılıyordu. Sıradan gençler gibi olmak istiyordu ama olamıyordu. Ah, merak ediyorsun değil mi genç adam? Neden olamadığını? Madem Bay Oh bu kadar nazik ve iyi biriydi, Sehun neden böyle davranıyordu? Bunun cevabı çok basit... Evet, Bay Oh mükemmel biriydi ama dışarıya karşı. İki yüzlü falan değildi. Yanlış anlama beni. Sadece ayıpladığı, bazen yerden yere vurduğu kendi tabiriyle 'sapkın' gençler gibi olmasını istemiyordu oğlunun... Ve Sehun' a bu yüzden biraz kötü davranıyordu. Aslında... Deep Purple plağının sesini Sehun' un odasında duyunca oğlunu, kırdığı sehpanın ayağıyla dövüp, plağını parçalayacak kadar kötü davranıyordu. Çünkü Bay Oh' un katı kuralları vardı. Onun oğlu 'dilenci' gibi giyinemezdi çünkü Bay Oh' un saygın bir çevresi vardı, arkadaş toplantılarına gidemezdi çünkü 'anarşist' olurdu, Batı tarzında olan hiçbir müziği dinleyemezdi Çünkü 'özenti' olurdu. Şimdi anladın mı Sehun' un neler yaşadığını? Sehun' un sonunu herkes gibi sen de biliyorsun. Neden o sona yürüdüğünü az çok anlamış olmalısın. Zavallı çocuk hiç takdir edilmedi ve kendisi gibi olmasına izin verilmedi."

Luhan donmuş bir şekilde yaşlı adamı dinlerken, bir babanın ne sebeple olursa olsun kendi oğluna böyle davranabilmesini anlayamıyordu. Belki de kendi babası anlayışlı ve şeker gibi bir adam olduğundan olsa gerek, böyle babaların varlığına bile inanası gelmiyordu. Ama vardı işte... Zavallı Sehun diye düşündü. Yaşlı adam da dalıp gitmişti. Sanki şu an bulundukları ortamda değil gibiydi. Luhan, adam anlatmaya devam etmeyecek diye panikledi bir an...

"Şey... Bay Oh, Sehun' un Batı müziği dinlemesini istemiyordu. Çünkü özenti olur diye düşünüyordu. En son orada kaldınız da devam edecek misiniz? Merak ediyorum çünkü..."

WinterWhere stories live. Discover now