0.6

7.8K 759 272
                                    

Cemre

Telefonumu elime alıp saatte baktım.

20.01

Pekala şimdi arayabilirdim. Rehbere girip direk karşıma çıkan isme tıkladım. Arden. Fazla arkadaşım yoktu cidden dolayısıyla. A harfi ile başlayan 3. kişiydi. Bir kaç çalışta açmıştı.

"Merhaba." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek.

"Merhaba." dedi tok ses neşeli bir tonda.

"Ne diyeceğimi bilemedim şimdi." hafifçe güldüm.

"Açıkçası bende. Fazla telefonda konuşmuşluğum yok. Bayramlarda akrabaları aratırdı annem."

"Benim en uzun telefon konuşmam 10 dakika falandı, anlıyorum seni."

"Bir şey söyliyeyim diyorum konu bulamıyorum." dedi bir sürelik sessizlikten sonra.

"Ben de bunu düşünüyordum." titreyen ellerimi zaptetmeye çalıştım. Sadece 1 haftadır konuşuyorduk bu heyecanım niyeydi?

"Hadi bir şeyler anlat ya."

"Peki. Dinle."

"Mezuniyet balomuz lüks bir oteldeydi. Takım elbiseler falan herkes jilet gibi. Daha başında oraya sarhoş gelmiş kızın biri üstüme kustu. Sonra otelin marketinden flamingo desenli şort ve saçma bir tişört almış o şekilde baloya devam etmiştim. Bütün fotoğraflarda o tipleyim."

Güzel bir kahkaha attı.

"Galiba mezuniyetim olmadığı için üzülmemeliyim."

"Tabikide. Mezuniyet berbattır. 160 lirama acımasam çeker giderdim."

"Atsana o günden fotoğraf bana."

"Şaka mısın? Asla olmaz. Tarihimde kara bir lekedir."

"Ya ama niye?"

"Flamingo diyorum sana!"

"Flamingoları da severim."

"Evet, sende bir hayvan sempatizyanlığı sezdim."

"Filleri ve flamingoları seviyorum. Aslında bütün kuşları. Keşke bakma iznim olsa."

"Arden. Bir balıkta mı alamazsın?"

"Vardı balığım. Ölüyorlar hep ama. Ayrıca çok sıkıcılar."

"Sıkıcılar katılıyorum sana. Eskiden benimde vardı. Nemoliydi adı. Kayıp Balık Nemo filmini izledikten hemen sonra aldırmıştım aileme."

"O filmi çok sevmiştim."

"Ben de severim. Sinemada izlediğim ilk filmdi. En azından hatırladığım. Ablam bana bakmak zorunda olduğu bir gün beni de Harry Potter'ın ilk filmini izlemeye götürmüş."

"Senin hayranlık küçüklükten galiba."

"Öyle görünüyor Bay Malfoy."

"Ben Malfoy isem sen nesin?"

"Bilmiyorum. Kendime takma isim bulamam ya."

"Pekala. Ben bulacağım."

"Düşün Prens Rapunzel."

"Peki neden Rapunzel? Başka kalmamış mıydı?"

"Bilmem öyle işte. Bilirsin kuleye tıkılı falan. Senin başında da bir cadı var mı?"

"Var."

"Fazla dürüstçe oldu."

"Cadı diyemem tamam ama fazla yoruyor. Her şey kontrol altında olsun istiyor."

"Annenden bahsediyorsun değil mi?"

"Evet. Teyzem de koruyucu perim oluyor."

"Bu hikayede o yokki!"

"Bu benim hikayem ne istersen olabilir."

"İyi be."

"Cadı demişken çağırıyor beni. Sonra 10 dakika rekorunu kırmana yardımcı olmak isterim bu arada."

"Evet. Bu güzel olur."

"Görüşürüz o zaman."

"Bay bay."

Telefonu kapatıp derin bir nefes verdim. Saçmaladığıma emindim. Rezil olmuştum ona kesin.

Kapımın açılmasıyla yüzümü hala baktığım telefon ekranından kaldırdım.

"Cemre! Kapalı kapılar konusunda ne konuşmuştuk?"

"Olmamalarını." dedim yorgunca.

"Öyleyse kapatma."

"Telefonda konuşuyordum." diyerek kendimi savundum.

"Kiminle?"

"Bir arkadaşım. Bilirsin, sosyalleşmeye çalışıyorum."

"Pekala. Ama kurallara uy bebeğim tamam mı?"

"Tamam anne. Uyacağım."

"Endişlendirme beni. İlaçlarını da gelip iç şimdi."

"Ciddi misin? Herhalde kendim becerebilirim o kadarını."

"Cemre." dedi uyarıcı bir tonda. Kapıyı sonuna kadar açık bırakıp odadan çıktı. Telefonu sinirle yatağa fırlattım. 5 dakikalığına olsun mutlu olmuştum. Hemen gerçek dünyaya dönmen, hemen bozulması mı gerekliydi?

...

Galiba hayattan bezdim. Cemre gibi hissediyorum. Bu hikayeye diğer kurgularıma göre fazlaca kendi hayatımdan şeyler bırakıyorum zaten.

Neyse diyecek bir şeylerim yok.

Görkemli Kaybedenler (Boyxboy // Texting)Where stories live. Discover now