T H I R T E E N

3.1K 260 224
                                    

Soo Emi

"Seninle geleceğim!" Namjoon, ben evden çıkamadan arkamdan koştu.

Kıkırdadım. "Teşekkür ederim." 

"Seninle zaman geçirmeyi seviyorum." Tapılası gamzesini ortaya çıkardı.

Kalbim tekledi.

Woww... iltifatlarıyla uzun bir yol yapılırdı.

Gülümsemeye çalıştım ama utanıp, başka tarafa baktım.

Neşeyle kahkaha attı.

Kaldırıma park edilmiş arabaların yanından geçtim ve Namjoon adımı seslendi.

"Hey, Emi! Nereye gidiyorsun?" Sordu.

"Pizza almaya." Duyabilmesi için bağırdım.

"Yürüyecek misin?" Kafasını salladı.

"Evet."

"Buraya en yakın pizza dükkanı tam anlamıyla yakın değil."  Namjoon, bir elini kalçasına koydu.

Dudaklarımı büzdüm. "E-evet, biliyorum. Doğru. Pizza dükkanı yakın değil."

Yüzündeki sırıtmayla kollarını çaprazladı. "Daha önce hiç pizza almadın, değil mi?"

"Ne? Ne saçma bir cümle- iyi, tamam." İç çektim. "Daha önce hiç dükkandan alınmış bir pizza yemedim."

"Ne? Şefleriniz neler biliyordu öyle?"

"Bilmiyorum. Ben sadece onlar ne pişirirlerse yiyordum."

"Haydi atla." Beni bir parmağıyla yanına çağırdı.

Anahtarını çıkardı ve bir tuşa bastı. Kapılar, güzel deri koltukları gösterecek şekilde kendiliğinden açıldı.

"Wow." Büyülenmiştim.

"Bu model arabaları daha önce hiç görmedin mi?"

"Hayır,bir tanesini  gördüm."

Namjoon kollarını tekrar çaprazladı. "Zengin kız?"

"Zengin bir babanın kızı. Genç, zengin ve özgür değil." Onu taklit ettim. "Artık zengin değil."

Omuzlarını düşürdü. " Haklısın. Özür dilerim."

"Gerek yok."

Görkemli arabasına bindik ve yiyecek almak için ilerlemeye başladık.

Yaklaşık yirmi dakika sonra Hoseok'un evine geri döndük.

"Kimse çıtını çıkarmadan mutfağa girmene izin verdiklerine inanamıyorum. Şef bile onu yönlendirmene izin verdi. İnanılmazdı!" Heyecanla konuştum.

"İnanılmaz mıydı? Senin sayende peynirli ekmek çubuklarını ücretsiz alabildik." Namjoon kolumu dürttü ve güldü.

"Bunları bize verdiklerine gerçekten inanamıyorum." 

"Daha önce hiç böyle bir şey yapmadın mı?" 

"Evde zaten güzel bir yemek kaynağımız olduğu için genelde dışarıda yemek yemiyordum. Eğer yersem de, lüks restoranlara gidip, istediğimizi sipariş ediyorduk."

"Oh.. bunu hiç düşünmemiştim."

"Aslında kimse düşünmüyor. Sorun yok."

Bana gülümsedi. "Bu kadar güçlü oluşuna hayranım. Bilirsin, böyle zor durumları atlatışına."

"Hoseok... ve tabii ki sen olmasan bunları atlatamazdım." Koluna hafiften vurdum.

"Sana çok yardımı dokundu. Ona karşı iyi ol, Emi." 

BOSS || JUNG HOSEOK (Çeviri)  (✔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin