Kabus

73 5 3
                                    

-Bölüm Şarkısı: 50 Shades Of Grey - Crazy in Love 🎶

Burası neresi ? Sanki soğuk bir mezar gibi ya da ayı hiç doğmamış bir gece gibi simsiyah... Korkmalı mıydım ? Sessizlik beni içine çekiyordu. Gıkımı çıkarırsam dipsiz bir kuyuya düşecekmişim gibi hissetmem ne kadar normaldi ? Koşmam gerekiyordu belkide.. Peki bu bacaklarımın tutmayışını ne yapacaktım.

Baba nerdesin ?
Peki ya sen anne duymuyor musun beni ?
Heyy kimse yok mu ?

Beynimi patlatacak derecede kornasına basılan arabayı kimse duymuyor mu? Allah aşkına. Bir kaç saniye sadece, bu kadarcık zamanda yeterdi oysa..

Kanın metalik kokusu yüzümü buruşturuyordu. Acı vardı çokça acı vardı sadece. Yine de kimse görmüyor muydu ? Kimse işitmiyor muydu ?

Babaa sende mi ?

Yine mi kabus görmüştüm. Yeter artık yetmiş dört gün geçti o lanet günün üzerinden kabuslar hep devam mı edecekti böyle, sonsuz bir acı gibi. Hissiz olmak istiyordum, canımın acısını hiçe saymak istiyordum. Evrenin benimle derdi neydi ki ? Neyim kalmıştı ? Daha benden neyimi alabilirdi ? Ellerimi saç diplerime soktum terden yapış yapış olmuştu. Bir duş alsam iyi gelecekti belki de ama tek bir adım atmaya takatim kalmamıştı ki..

Ayaklarım her ne kadar gerisingeri yatağa doğru yol almak istese de kendimi direkt banyoya attım. İç çamaşırlarımı çıkarmaya vaktim yokmuş gibi kendimi sıcak suyun altına bıraktım. Gözyaşlarımı dindirmeye gücüm yoktu. Böyle hissediyordum. Suyun sıcaklığını artırıp derimin kızardığını görünce tebessüm etmeden geçemedim. Keşke acı denilen şey fiziksel acıdan ibaret olsaydı.
Keşke..

Suyu soğuğa getirip duş başlığını kalbime götürdüm. Kalbimin bu buz gibi sudan fazlası vardı da eksiği yoktu sanki. Gözlerimi akan gözyaşlarıma inat kapattım. Sadece bir kaç dakika bu dünyadan yok olduğumu düşündüm. İntihar etme arzusu içimi yakıp kavururken verdiğim sözleri hatırladım. Babama, kardeşime aramız genelde limoni olsada anneme bile verilmiş sözlerim vardı benim. Saye ve Can'a da söz vermiştim. Aslında zorla verdirtmişlerdi ama neyse söz ağızdan bir kere çıkmıştı işte geri dönüşü olur muydu hiç..

Onlarsız yapamam derken neredeyse üç ayı geride bırakmıştım. Kendim yaşamayı öğrenmiştim aslında. Mesela sabahları erken kalkabiliyordum hatta çoğu zaman sabahın köründe ayaktaydım. Ürkütücü kabusları mı saymazsak normal bir insanın uyku düzenine bile sahip sayılabilirdim. Suratım şekil değiştirirken bornozumu giyip aynanın karşısına geçtim. Dişlerimi fırçalayıp banyoya veda ettim.

En sevdiğim pijamalarımı giyip saçlarımı kuruladım. Hafif nemli bıraktığım saç uçlarıma limon çiçeği kokulu saç kremimi sürdüm. Yatağımdan doğrulup pencereye ilerledim. Perdeyi açtım. Hava ne kadar da güzel gözüküyordu. Sonbaharın bu denli güzel olmasını, yaza göre içimi daha fazla ısıtmasını seviyordum. Merdivenlere yönelip ağır adımlarla aşağıya indim. Kahvaltımı sandviçle geçiştirdim. Bitki çayımı elime aldığım gibi televizyonun karşısına geçtim. Sevdiğim programlardan birisinin karşıma çıkma ihtimali sanırım benim bundan sonra mutlu olma ihtimalimle aynı orandaydı kısacası imkansız gibi bir şeydi.

Telefonumun çaldığını duyunca koşar adımlarla odama çıktım. Rehberimde ekli olmadığını gördüğüm telefon numarası beni şaşırtmıştı doğrusu. Beni sabahın köründe kim arayacaktı ki ?

"Alo" dedim heyecanımı biraz daha olsun dizginlemeye çalışarak.
"Özüm kızım nasılsın ? Ben Rıfat Amcan."
Sesini duyduktan sonra yüzüme buruk bir tebessüm yerleşti. Arayan Rıfat Amcaydı. Samarcıoğlu Holding'in avukatı, aile dostumuz, babamın biricik tavla arkadaşı.. Dizinden inmediğim Rıfat Amcamdı arayan.

Sesi nasıl da yumuşacıktı. Şevkat kokuyordu resmen. Sesini duyunca gerilmiştim sanırım avuç içlerim terlemişti, kalbimin sesini telefonun diğer ucundan duyuyor olmalıydı. Nasıl da özlemiştim onu.
Neredeyse iki aya yakındır görüşmüyorduk. Çok arayıp sormuştu o lanet günden sonra ama yalnız kalmak istediğim için telefon numaramı dahi değiştirmiştim. Her an peşimde beni takip eden adamları olduğuna yemin edebilirdim fakat bu kadarını hakettiğini bildiğim için hiç ses çıkarmamıştım.

"Rıfat Amcam.. İyi diyelim iyi olalım asıl sen nasılsın amcaların birtanesi ?" nasıl iyi olayım be Rıfat Amca sen söyle nasılsın babam şirkete gelmeyeli, nasılsın söyle babam hadi kalk ihtiyar tavlada seni yeneyimde keyfim biraz yerine gelsin demeyeli ...
Gözyaşlarımı geri yollamaya çalıştım. Kimseyi daha fazla üzmeye hakkım yoktu. Herkes yeterince kötüydü zaten.
"Nasıl olayım Özüm, öz kızım bildiğim.. Yaşlılık işte romatizmalarım azdı bu aralar onun dışında bildiğin gibi ev şirket, şirket ev..."
"Kendine dikkat et, kendini fazla yorma Rıfat Amcam."
"Tamam hanım kızım. Neyse sadede gelelim seni öylesine aramadım sonuçta, ben işi gücü başından aşkın bir ihtiyarım." Gülmesine karşılık verdim ama aklım 'sadede gelelim' demesine takılmıştı. "Hayırdır inşAllah Rıfat Amca." Cümlesinin devamını getirmesini bekliyordum. "Hayır kızım hayır.. Biliyorsun bir hafta sonra doğum günün ve sen on sekizinci yaşına giriyorsun. Yani yasal işlemler doğrultusunda şirkette söz sahibisin artık. Sana anlatacaklarım var ve bir kaç konu hakkında da görüşlerini almam lazım canım kızım. "

Sustu..
Sustum...
Ne diyebilirdim ki. Hayır deme şansım mı vardı sanki. Samarcıoğlu ailesinin tek varisi olarak kalmıştım ben. Derin bir nefes aldım. "Rıfat Amca burdan konuşsakta ne sen beni dinleyeceksin ne de ben seni ikna edebileceğim. O yüzden bir hafta sonra yanına uğrayacağım tamam mı ?"

"Tamam canım kızım bekliyorum. Unutma bir telefon kadar uzağındayım gecenin üçü sabahın beşi fark etmez istediğin vakit arayabilirsin." En içten tebessümüm dudaklarıma yerleşti birden. "Tamam Rıfat Amca tamam. Seni seviyorum kendine cici bakmayı unutma." Telefonu kapatırken Rıfat Amcamın "Unutma Özüm kızım her zaman yanındayım." dediğini duydum. Telefonu istemsizce kalbime götürerek fısıldadım.

Hissediyorum..

Bölüm Sonu 🔮

Heyyo Gençler
💫 Başlama tarihlerinizi ve saatlerinizi alabilir miyim piliss ? 💫

Vee ;

❤💋

Bu kalpli öpücük,
Senin için...

Masimaoropen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin