Bölüm 43

10.8K 687 74
                                    

 Ethan homurdanarak yataktan kalktı. Ama yüzünde daha önce olmayan bir ifade vardı. Bu sefer benden nefret ediyor gibi görünmüyordu. Hala omuzlarında kapalı bir alanda olmanın gerginliği olsa da daha rahatlamış görünüyordu. Yavaşça ayak bileklerimdeki bağlar açtı, her seferinde gerekli olandan daha fazla dokunarak. Kafamı geriye attım. Daha fazlasını isteyemezdim.

Benimse kemiklerim olduğunda bile emin değildim. Tükenmiştim.

"Bazen içinde ne kadar ilkel, primal bir şey olduğunu unutuyorum. " dedi hepsini de hayvani diyemediği için sıralamıştı. Yere düşmüş örtüyü üzerime attı yalnızca belimden aşağısını örtecek şekilde.

"Hadi ama pençelerimi seviyorsun. " dedim cilveli bir şekilde. Artık umursamıyordu ama. Başıyla onaylamadan önce bir süre boşluğa baktı. Daha önce bunu kabul etmesini hiç sağlayamamıştım. Bugün farklıydı, işkence çekmiş gibi değildi. Gerçekten zevk almıştı. Yüzüme bir gülümseme yerleşmeden edemedi. Claire ile ayrılmışlardı. Aklının bir köşesinde ona ihanet ettiği gezinmiyordu, ben daha vahşileşmiştim çünkü burada kapalı kaldığını düşündükçe geriliyordu ve vücudunun buna verdiği tepkiyi izlemek hoşuma gidiyordu. "Beni çözmeyi unuttun. " dedim yatak başının iki yanındaki ipek bağları çekiştirerek. Başka herhangi bir şey kullanmasını yasaklamıştım. Dudakları tehlikeli bir şekilde kıvrıldı. Omuzlarımın ağrımasına neden olacak bir şekilde başımı kaldırmaktan başka bir şey yapamadım.

"Hak ettin. Sırtımın haline bak. Ben lütfedene kadar orada kalacaksın." dedi emreden bir sesle. Hala oynuyor muyduk? Ethan yine de tüm neşesini bir şekilde yitirerek banyoya doğru yürüdüğünde peşinden gitmek için kalkacak gücüm yoktu, hala bağlıydım. Yürürken sunduğu manzarayı izlemekten başka bir şey yapmadım. 

Suyun sesinin gelmeye başlaması -hem banyo hem de giyinme odasının kapısı açıktı çünkü Ethan daha fazlasına dayanamazdı şu anda-, bağrışmaların bana ulaşması ve suyun tekrar kapanması arasında sadece saniyeler vardı.

Ethan beline sardığı bir havluyla kısmen ıslak bir şekilde öfkeli öfkeli yürüyerek içeri girdi, ardından kırmızı krem şanti benzeri bir şeyle baştan aşağı kaplanmış Tom geliyordu. Hemen üzerimdeki örtüyü daha yukarı çekmek için uğraştım ama kollarım olmadan daha da berbat ediyordum, belli derecede giyinik olmamaya aldırış etmiyor olabilirdim ama bu şekilde gözler önüne serilmek benim bile limitlerimi aşıyordu. Tom'un gözleri hayalkırıklığı ile bize baktı,  elindeki devasa kahveden kocaman bir yudum aldıktan sonra. Açıkta olan göğüslerim hakkında hiçbir yorum yapmadı. Ama Ethan'ın gözlerindeki muzip parıltı geri dönmüştü. 

"Dostum, banyoda ne işin vardı?" diye bağırarak ortaya doğru yürüdü Ethan. Tom cevap vermeyi bırakın ayakta zor duruyordu.

"Size inanamıyorum. " dedi sesi çok yorgun geliyordu. "Bu saçmalığa bir son verdiğinizi sanıyordum. " Tekrardan karton bardağı kafasına dikti.

"Ben de Teresa artık sadık bir şekilde Claire'in tarafına geçmiş sanıyordum ama- "

"Ah, kapa çeneni. Yaptıklarımızın listesini dökmemi ister misin Tom'a?" Ethan kızardı. Utanabildiğini bilmiyordum. Şu an benim daha fazla utandığımın farkındaydı ama. Yatağa bağlanmış olan bendim.  "Sen gidip temizlen ve- Tanrı aşkına en son ne zaman uyudun? " Tom hesaplamak için kıstığı gözlerini havaya diktiğinde yeterli cevabı almıştım. "Bu üzerindeki kremamsı şey her ne ise bundan kurtul, sonra git doğru düzgün uyu. Ne haltla kaplı olduğunu uyanınca konuşuruz." Etrafına bakındıktan sonra başıyla onayladı. Refleks olarak kalkmaya çalıştığımda örtü daha da aşağı kaydı. Ethan'ı öldürecektim. "Odanı yürüyerek bulabilirsin, Ethan'ın banyosu olduğuna başka birinin banyosuna ışınlanmadığına dua et. "

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin