Bulmayı umduğum yer, eh, pek de böyle bir yer değildi. Yarısı ahşabı çürüdüğü için çökmüş bir kulübe yine de bizi bir süre yağmurdan koruyacak kadar çatıya sahipti yine de. Claire'in beni takip ettiğinden emin olup içeri girdim. Kapı her an elimde kalacak diye korksam da yağmurun artan şiddeti bizi buna mecbur bırakmıştı.
"Burası neresi? " diye sordu Claire dişleri birbirine çarpaken. Teresa'ya ona giydirdiği şeyler için teşekkür mü etsem yoksa kızsam mı karar vermekte zorlanıyordum. Claire ona fazlasıyla baktığımı anlamış olacak ki tekrar kollarını kendini sararak, vücudunu kapatmaya çalıştı. Kuru bir haldeyken belki işe yarayabilirdi ama şimdi mesh elbisenin altındaki bir astardan fazlası olmayan eteği de en az elbisesi kadar transparan hale gelmişti. Gözlerimi ondan ayrırırken neredeyse fiziksel bir acı duydum. Üzerimdeki ceketi ona vermeyi düşünsem de o kadar ıslaktı ki yarardan çok zararı olurdu. Ellerini kollarına sürterek ısınmaya çalışırken aklından geçenleri duydum.
"Sakın. " dedim elimi ona doğru uzatırsam sanki bir fark yaratacakmış gibi. "Sakın kendini kurutmaya çalışma. " Güçlerini ne kadar kontrol edebileceğini bilmiyordum ve bu çürümüş barakada üzerimizdeki yağmur kendisini öfkeli bir fırtınaya çevirirken dışarıda kalmayı tekrar riske edemezdim. Üzerime yapışmış ceketi çıkartıp tozlu masanın üzerine yaydım. Arkadaki mutfak dolaplarının kapakları ya yerde ya da yarısı çürümüş halde boşlukta tek bir menteşenin insafına kalmış bir şekilde sallanıyordu. Hızlı kurursa belki onu Claire'e verebilirdim. Bir yere yıldırım düştüğünü duyduğumuzda Claire neredeyse çığlık atacaktı. Elleri bir şekilde omzumdaydı artık.
"Ethan biz neredeyiz?" dedi etrafa bakarken. Kalbi göğüsünden fırlayacaktı.
"Bilmiyorum. Eski bir kulübe. Haritada gördüğümü hatırladım sadece. " O kadar eskiydi ki şöminesi vardı. Küflenmişe benzeyen bir post yerdeydi. Oturursak toza dönüşecekmiş gibi duran koltuğun hemen önünde duruyordu. Arkada bir dolap vardı, ahşabı bu harabeden daha iyi durumda gibi görünüyordu. Yıkılmış kısımda ne vardı acaba? Yatak odası, belki, bir banyo? Ama buranın tesisatı varmışa pek benzemiyordu.
Bir zamanlar şarap kırmızısı olduğunu düşündüğüm koltuğun arkasında başka bir dolap daha vardı.
İkimiz de titriyorduk, Claire'in gözleri şömineye kaydığında aklından geçenleri anlamam için kendi beynimde duymam bile gerekmemişti. "Claire, " diye başladım söze. Sırılsıklam olduğundan yüzüne yapışmış saçlarının arasından parlayan gözlerle bana bakıyordu. Fazla yakındık. Biraz daha böyle durursak, bu soğukta bile kendime hakim olamayacaktım. İlk seferimizin, böyle bir günden sonra böyle bir yerde olması fikri-
Claire'in kollarının arasından kaçtım. Yapacağıma hiç inanmadığım bir şeydi ama. "Claire, ateş yakamazsın. Kovayla biraz önce olanları hatırlamıyor musun? " Güçlerini kontrol edemediğini yüzüne vurmayı en azından o kelimeleri birebir kullanmaya yüreğim el vermedi. Titreyerek başını salladı. Gök tekrar gürlediğinde Claire biraz daha panikledi. Gök gürültüsündeki bir şey ona Aiden'ı hatırlatıyordu. Her seferinde aklını kaybedecek gibi oluyordu. Sakinken bile yarattıklarını kontrol edemezken bu şekilde onun ateş yakmasına izin veremezdim.
"Tom bizi gelip alamaz mı?" diye sordu çaresizce. Başımı üzüntüyle iki yana salladım. Şimşek, havada fazla elektrik vardı. Tom bana bunu uzunca açıklamıştı bir seferinde açıklamaya halim olmadığından Claire'in zihnimde görmesine izin verdim. En azından yine onunla bir yerde kalmıştım. En azından beynimde bir bariyer oluştrumakla enerji harcamayacaktım. Tozlu dolaba doğru yürüdüm. İçinde herhangi bir şeyler olması umuduyla. Kırılmış birkaç şarap şişesi vardı, içlerindeki kim bilir ne zaman önce buharlaşmıştı. Altta bir tanesinin -tozlar içinde kalmış bir tanesinin- sağlam kaldığını gördüm. Şarap saklamak için berbat bir yerdi. İçilecek durumda mıydı hiçbir fikrim yoktu yine de elime aldım. "Burada bile içecek bir şeyler bulduğuna inanamıyorum. " dedi Claire başını iki yana sallayarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)
Science Fiction--En yüksek: Bilim Kurgu #1, Fantastik #1, Aksiyon #3 -- Claire hafızasını kaybetmiş bir biçimde kendisini yabancı bir evrende bulur. Kafasındaki bir ses sürekli olarak kaçmasını söylüyor. Ama bir yabancı. Tek bir yabancı. Kalmasını sağlayan tek ş...