Sana yolculuk yapmak istiyorum.
Kes yüreğine giden bir bilet; 'can' kenarı olsun.Cemal Süreya
Sevmek, güzel birinde aşkı aramak değil; o kişide bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında, kendini bulmaktır.
Dostoyevski
Uyku ile uyanıklık arasında bir evredeyken, sıcak yaz gününde gelen üşüme hissi tezatlığından anladığı kadarıyla yanında Miray yoktu. Gözlerini açmamış olduğu halde kaşları çatıktı, bir yandan yavaş yavaş gözlerini açarken diğer yandan da doğrulmaya çalışıyordu. Boynuna saplanan ani acı, ses dalgaları şeklinde kulağına ulaşırken eli hemen boynuna gitti ve uzun parmaklarının ucuyla ovmaya başladı. Kafası koltuğun kenarından düşmüş bir şekilde uyandığı aklına gelince, bu ağrıya şaşmadı. Gelen ayak sesleriyle birlikte üstündeki örtüyü attı. Sahi Miray ne zaman kalmıştı da üstünü örtmüştü? Gece koltukta seviştikten sonra odaya gitmeye üşendikleri ve aynı zamanda da üşümemek için üstlerini giyip koltukta uzanmaya devam ettiklerini hatırlıyordu. Boran uyku mahmurluğuyla boş boş bakarken, evi bir civciv ciklemesi sarmıştı.
"Günaydın hayatım. Ne oldu? Keyifsiz gibisin? Boynun mu tutuldu?"
"Sen ne ara kalktın da gittin yanımdan?"
"Gece koltukta rahat edemeyince yatağa geçtim."
Boran uykunun tutsaklığından kurtulmuş, gözlerini kocaman açmış, kırk yıllık karısının kendisini aldattığını öğrenmiş gibi bakıyordu.
"E bravo Miray! Beni niye kaldırmadın? İnsan kocasını burada iki büklüm bırakıp gider mi? Bir de yüzsüz yüzsüz üstümü örtmüş de gitmiş."
"Yoo, gece odaya gittikten sonra taa buraya gelemezdim. Sabah kalkınca örttüm."
"Gerçekten..." Pes eder gibi ellerini havaya kaldırdı. "... diyecek söz bulamıyorum."
"Akıllandığını söyleyebilirsin mesela." dedikten sonra rahat bir tavırla koltuğa kollarını dayadı Miray.
"Akıllandım akıllandım. Merak etme." Bir anda Miray'ı tutup yanına çekti ve sımsıkı sarıldı.
"Boran n'apıyorsun ya?!"
"Akıllandım ben, bundan sonra hep sarılacağım sana, yanımdan ayrılmazsın ve ben sabaha kadar yalnız uyumam belki."
"Off Boran! Sen akıllanmayacaksın." derken sesi azarlar gibi olsa da yüzü gülüyordu.
*****
Evlilik; hayatları, hayalleri, umutları, aileleri, tüm planları birbirine kenetlemektir ve bunlarla birlikte iki kalp de birbirine kenetlenir. Kalpleri gibi ellerini de kenetleyerek sahilde yürürken ikisinin adımları kendi aralarında sözleşmiş gibi Mavi Çam'a gidiyordu. Boran tekrar aynı konuyu açıp, Miray'ı hüzünlendirmekten korksa da derin bir nefes alıp bir çırpıda konuya giriverdi.
"Geçen günü telafi etmek için bu akşam bir oyuna mı gitsek?"
Sorusunu sormanın rahatlığını yaşarken göz ucuyla da Miray'a bakıyor, tepkisini ölçmeye çalışıyordu. Miray'ın yüzünde düşünceli bir ifade vardı. Karar vermekten ziyade aklındakileri nasıl kelimelere dökeceğini kararlaştırıyor gibiydi.
"Ya... Nasıl desem? Tiyatroya gidersek sebebi aklımıza geldikçe buruklaşacağız, keyif alamayacağız. Yanlış anlama, hala kırgın değilim. Onu geride bıraktık birlikte. Sadece... Birlikte başka bir şey yapsak daha iyi. Bir mekana falan gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİNİN ELLİ TONU
FanfictionVatanım Sensin'in finalinden 2-3 yıl sonra... Evli miran getirdim sizlere...