7: Gülümsemenin Elli Tonu

2.5K 147 261
                                    

Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,

Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.

Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır, bir güldürür;

Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.

Özdemir Asaf

Tut elimden, "Gidiyoruz" de. Elinde iki tren bileti olsun, onları raylara savuralım, sonra kaçak binelim trene, kaçak olsun adımız sırf birbirimizden kaçamadığımız için...

Ahmet Batman

"Yavrum, illa biriniz gavur olmak zorunda mısınız? Sen bittin, karın başladı."

Hasan Amcanın tepkisine Boran kahkahalarla gülerken, Miray alınmış gibi gözlerini kısıp başını sağa yatırmıştı.

"Irkçılığı size yakıştıramadım Hasan Amca!"

"Irkçılıkla ne alakası var? Sadece... Ne bileyim... Sizin dizide seni en önde Yunan'a kafa tutarken görmeye alıştık. Bayrağa bir baba gururu, anne şefkatiyle ve bir sevgili gibi bakarken Behiye Hanım'a dönüp 'Bak bu kız ünlü olur.' dediğimi hatırlıyorum. Şimdi seni bir Rum olarak izlemek... Sanki izlediğimiz sen olmayacaksın be kızım! Biz seni Hilal olarak biliriz hep."

Yaptığı uzun açıklama üzerine yorulan yaşlı adam rakısından bir yudum aldı ve o acı tadın boğazını hafif de olsa yakmasına izin verdi. Giydiği bordo lakosun yakasının bir düğmesini daha açtı. Miray'ın Selanik 1920'de canlandıracağı karakterin Rum olması aniden masanın gündemine oturuvermişti. Bu gençlerle tanıştığından beri kanı kaynayan, gözleriyle aynı renkte olan, yeşil, kalın askılı elbisesiyle bir köşede sevecen gülüşüyle ortama şefkat saçan Behiye Hanım; denizden gelen serin rüzgar yüzünden beyaz hırkasını tam giymemiş, omuzlarına atmıştı. Boynunda fıtık olduğu için en çok oraya dikkat etmesi gerekiyordu ve koltuğun bir kenarına bıraktığı fuları alıp, boynuna sararken, kocasına "Her şeye de karışma yahu!" diye huysuzlanmayı ihmal etmedi.

"Tamam bir şey demedim ben!" diye iki dakikaya geçecek olan bir alınganlıkla oturduğu yere sinen Hasan Amca'ya 'sen de az değilsin' bakışı atıyordu Boran. Adam tekrar rakısına uzanacakken bardağın aniden önünden alınmasıyla kaşlarını çattı.

"Birilerini görünce hemen yüz buluyorsun! Çok içtin bu gece, çarpıntın olacak."

"Esas sen artık her şeye karışma yahu! Kırk yılın başı bir keyfimiz var!"

"Senin yüzünden gencecik yaşımda dul kalamam ben!"

Karşılarındaki yaşlı çifti yüzlerinden silinmeyen bir gülümsemeyle izlerlerken kendilerinin kırk yıl sonraki hallerini bir sinema perdesinde izliyor gibilerdi. Behiye Hanım'ın da Miray gibi doğal sarışın olması, Boran'ın kadına ayrı bir sempati beslemesine sebep oluyordu. Kadın saçlarını boyatmamış, beyazla sarının uyumlu dansının sergilenmesine sebep oluyordu. İleride Miray'a saçlarını boyattırmaması, beyazlarıyla barışması için yapacağı baskıları ve yiyeceği azarları düşündükçe gülümsemesinin genişlemesine engel olamadı.

"Bir şey sorabilir miyim?" diye araya giren Miray bu ufak didişmenin tartışma boyutuna gelmesinden korkuyor gibiydi. Nereden bilecekti ki, bu iki insanın anlaşma biçimlerinin bu olduğunu.

"Sor evladım." dedi Behiye Hanım. "Ne diye çekiniyorsun?"

"Siz nasıl tanıştınız?"

Hasan Amca hayatı boyunca beklediği an gelmiş gibi kahkaha atarken, Behiye Hanım 'yine başlayacak bu adam' der gibi bakıyordu.

MAVİNİN ELLİ TONUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin