01001001

5.9K 543 143
                                    

Talha: Özür dilerim.

Uğur: Sonunda. İyi misin? Bir şey mi oldu? Anlatmak ister misin?

Talha: Kötüyüm.

Uğur: Ne oldu Talha? Haftalardır burada deliriyorum. Anlat lütfen.

Talha: Telefonumu almışlardı.

Uğur: Neden? Sadece bunun için kötü olamazsın ayrıca. Başka bir şey var kesin.

Talha: Derslerim günden güne kötüleşiyordu. Ailem de telefonumu aldı.

(Talha/ çevrimdışı)

Uğur: Talha? Devamı yok mu?

Uğur: Nereye gittin?
.
.
.
Uğur: İki cümle yazıp gittin ve 10 dakikadır yoksun. Umarım yine gelmen haftalar sürmez.

(Talha/ çevrimiçi)

Talha: Kusura bakma. Kafenin birinin internetine bağlanıyorum da. Kalabalık olduğu için arada gidiyor.

Uğur: Saat gece 1. Kafede ne işin var?

Talha: Kalacak yerim yok. Burası da sabaha kadar açık oluyor. Ben de burada takılıyorum.

Uğur: Hasiktir ne? Ne demek kalacak yerin yok? Olanları doğru düzgün anlatır mısın?

Talha: Derslerim düzelmezse telefonu geri vermeyeceklerini söylediler. Öyle bir imkanım yoktu.

Uğur: Ben ders verirdim sana...

Talha: Anlat dedin anlatıyorum Uğur. Araya girme.

Talha: Ben telefon bağımlısıyım. İstersen aptalsın de umrumda değil. Telefonumdan biraz bile ayrı kalınca elim ayağım titremeye başlıyor.

(Talha/ çevrimdışı)
.
.
.
(Talha/ çevrimiçi)

Talha: Uzun bir süre telefonuma bakamamak psikolojik durumumu hiç de iyi etkilemedi. Aslında arkadaş çevrem çok yok. Veya beni sanala bağlayacak olaylar veya insanlar. Yine  de her zaman elimin altında durması lazım.

Talha: Her neyse. Annem benden bir süre ses çıkmayınca şüphelendi. Birkaç gün duvarları yumruklayarak bağırdım çünkü.

Talha: Benden ufacık bile hoşlanıyorsan o hoşlantı da kayboldu büyük ihtimal özür dilerim. Rezil ediyorum kendimi biraz.

Talha: Çok uzattım. Annem sessizlikten rahatsız olduğundan odama geldi. Tabii yatağımda yanımda birsürü boş hap kutusuyla yatarken  görünce hastaneye kaldırılma, midemin yıkanması, psikiyatri vs derken yazamadım.

(Uğur/ çevrimdışı)

Talha: Büyük ihtimal telefonu elinden alındı diye abartıp intihar etmeye kalkışan bir ergenle uğraşmak istemiyorsun artık. Ben her şeyi, her duyguyu abartıyorum.

Talha: Evden atıldım bu arada. Annem psikolojik rahatsızlıkların gerçek hastalık olmadığını, ilgi orospusu olduğumu, düzelene kadar eve gelmememi söyledi. Bu yüzden kafelerde takılıyorum.

Talha: Kafenin kuytu bir köşesinde ağlamak istemiyordum. Nereye gittin bu arada?

(Uğur/ çevrimiçi)
(Uğur/ çevrimdışı)
.
.
Uğur arıyor...

"Efendim?"

"Hasiktir cidden ağlıyor muydun?"

"Sesin neden sikiliyormuşsun gibi geliyor?"

"Talha sikerim ağzını. Bu durumda şaka yapmasana."

"Sesini duyunca moralim düzelmişti ne yapayım?"

"Siktir et sesimi şimdi. Hangi kafedesin? Milyon saattir koşarak kafe kafe dolaşıp kıvırcık saçlı çocuk arıyorum."

"Ne? Neden?"

"Seni bizim eve götüreceğim gerizekalı. Sabahlara kadar kafe köşelerinde sürtemezsin."

"Bekle hayır gelme sakın. Beni kendin, ben söylemeden bulman gerek."

"Oyununu da, ipucunu da, gizliliğini de siktirtme bana şimdi."

"Ama..."

"..."

"Hayır Uğur, lütfen."

"Ağaçların arkasındaki masada telefonda konuşan çocuk sen misin?"

"Ne ağacı? Yoo."

" Mükemmel dudak okuduğumu da bildiklerin listesine yaz. Çünkü başkasıyla hem eş zamanlı konuşup hem de aynı kelimeleri söylüyor olamazsınız."

Sunkiss/ Texting (boyxboy)Where stories live. Discover now