8. Bölüm: Yemek

1K 151 34
                                    

Umarım bölümü beğenirsiniz, iyi okumalar 💜💜💜💜💜💜💜

Sınır: 20 beğeni, 20 yorum

Başlama Tarihi: 25/06/2018

Bölüm Şarkısı: Troye Sivan-Youth

What if we're hard to find?
~Bulunmamız zor olsaydı ne olurdu?
What if we lost our minds?
~Aklımızı kaybetsek ne olurdu?
What if we were to fall behind?
~Geride kalmış olsaydık ne olurdu?
Never found
~Asla bulunamamış

~MİRA~

''Mira?'' Rüzgar'ın sesiyle. Nefesimi tuttum ve Oğuz'un saçlarını karıştırıp, bakışlarımı ona çevirdim. Sol kaşında bir yara bandı vardı, sağ şakak kemiğinde büyük bir morluk vardı. Merve teyze onu böyle görünce gerçekten korkacak.

''Efendim?'' dedim. Aslında ona sert bir şekilde çıkışabilirdim ama yanımda Oğuz vardı.

''Biraz konuşsak olur mu?'' dediğinde başımla Oğuz'u gösterip: ''Onu tek bırakamam.'' dedim.

''Sen gelene kadar yanında durabiliriz biz.'' diyerek Rüzgar'ın arkasında beliren Emir ve Demir'e baktım. Aramızda ne kadar limoni olsa da, Oğuz'a karşı davranışları gerçekten güzeldi bu yüzden gözlerim kapalı bir şekilde Oğuz'u onlara emanet edebilirdim.

''Peki'' dedim ve Oğuz'un saçlarının üzerine bir öpücük kondurup: ''Ablacım hemen geleceğim ben tamam mı?'' dedim. Başını salladığında bankın üzerine oturdu, Demir ve Emir'de yanına oturduğunda üçü kendi aralarında konuşmaya başladılar. Bende Rüzgarla beraber arka bahçeye doğru ilerlemeye başladım.

Arka bahçedeki bankın üzerine oturduğumda Rüzgar, önümde dizlerinin üzerine oturdu ve dizlerime koyduğum ellerimi avuçlarının arasına alıp, parmaklarım üzerinde bakışlarını gezdirmeye başladı. Yüzünün üstten görünümü çok güzeldi, burnu düzgündü, kaşları kalın ve güzeldi. Siyah saçları, tüm alnını kapatmıştı. Kokusuysa, çocukluğumuzdan beri hiç değişmemişti her zaman gibi cezbedici ve büyüleyiciydi.

''Bakışınla veya dokunuşunla o izlerin geçeceğini mi düşündün?'' dedim. Başını sessiz bir şekilde iki yana salladığında: ''Zaten dokunduğumuz yerlerdeki yaralar geçse ne olur ki? Görünmeyen yaralara ne dokunabiliyorsun ne de karşındaki o yarayı hissedebiliyordu. Her halükarda, acı yine acı olarak kalırdı.'' dedim.

''Canın bu kadar çok mu yanıyor?'' dedi bakışlarını bakışlarımla buluşturarak. Elimi ellerinin arasından çekip: ''Canımın yanması umurunda mı?'' alayla gülüp: ''Daha doğrusu benim gibi bir orospunun (!) canının yanması umurunda mı?'' dedim gözlerim dolarken. Cidden ama, bu ağlama huyumdan nefret ediyorum. Nefret!

''Mira, öyle demek istemedim.'' dediğinde öfkeyle yerimden kalkıp: ''Öyle demek istemedin mi? Cidden mi Rüzgar, hepimiz Başak burcuyken. İkizler bile değilsin, doğruyu ve yanlışı ayırt etmen gerek ama sen tam bir ikizler gibi davranıyorsun, bunun nedeni iki yüzlü olman mı?'' dedim. Rüzgar, yine sessizliğini koruyarak bana bakmakla yetinmişti.

''Küçükken ağladığım zaman beni kollarının arasına alırdın, küçükken korktuğum zaman evden kaçıp yanıma gelir ve benimle uyurdun, küçükken biri bana karıştığında beni korumak için hep yanımda olurdun. O konserde öptüğüm o küçük çocuk ve beni koruyan o çocukla aranda çok ama çok büyük farklar var. O çocuğa tamamen tersin sen, annene, babana kardeşlerine göre tamamen tersin sen. Neden? Neden böyle olduk Rüzgar neden?'' dedim yanağımdan tek bir yaş süzülürken.

Yıldızlarda Buluşalım 3 | Yeni Nesil | ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin