Jimin'le güzel bir mekana geldiğimizde ilk bulduğumuz yere oturduk. Ben etrafı izlerken genç ve oldukça yakışıklı bir garson masaya geldi.
"Hoşgeldin Chim Chim" dedi Jimin'le kısaca selamlaştıktan sonra gözleri bana döndü
"Merhaba ben Soo-ho"
"Dae" dedim kısaca.
"Size ne vermemi istersiniz?"
"Ben bira istiyorum, sen ne istersin Dae?"
"Bende"
"Tamamdır. Hemen getiriyorum."
"Jiminie~ sana bir şey sorabilir miyim?"
Sormamı beklercesine yüzüme baktı.
"Bugün şirketten çıkarken konuştuğun çocuk kimdi?"
"Şirket kurucusunun oğlu Ji Soo"
"Şirket kurucusunun oğlu mu?"
"Evet neden sordun?"
"Merak ettim sadece sanırım daha önce görmüştüm"
Şimdi anlamıştım Jungkook kim diye neden sormadığını, adımı bildiğini. Ya gerçekten şanslı bir sürtük olmalıydım ya da gerçekten dünyanın en şansız insanı.
O sırada biralar geldi. Jimin gerçekten çok iyi birisiydi bana saçma sapan onca şey anlattı ve her seferinde gülmekten karnım acımıştı. Bende kendi grubumdan bahsetmiştim Jimin bilse zarar gelmezdi.
"Artık anlat Dae seni yeterince güldürdüm"
"Neyi anlatacağım?"
"Jungkook'la aranda ne var?"
Göz kırparak söylemişti.
" Sadece onu uzun zamandır seviyorum, sırf sevgim yüzünden başıma bir sürü şey geliyor ve her seferinde beni yanlış anlıyor"
Tabii ki bunu söylemedim.
"Bir kaç yanlış anlaşılma oldu."
Yeme beni dercesine baktığında neredeyse pes etmek üzereydim aslında herşeyi anlattığım birisi olsa belki daha rahat olurdum.
"Hoseok hyungla prova yaptıktan sonra oturuyorduk bende birden ağlamaya başladım o da bana sarıldı o sıra da Jungkook gördü. Sonra sinirlenip çıktı o günden beri bana böyle davranıyor"
Biraz düşündükten sonra garsona 2 bira daha dedi ve bana döndü.
"Şimdi anlıyorum ama şu sıralar biraz garip sanırım birisinden hoşlanıyor, ben sen olursun diye düşünmüştüm açıkçası ama bugün bana bir kaç mesaj okuttu. Sanırım başkası"
Jungkook birisinden mi hoşlanıyor hayır bunu kaldıramam. Bu benim için gerçekten çok ağır. Gözlerim doldu hemen başımı öne eğdim ve telefonumla uğraşıyormuş gibi yaptım. Tabii ki Jimin yemedi.
"Sen neden ağlıyorsun yoksa on-"
"Hayır hayır yok öyle bir şey"
"İnanmadım ama neyse"
Samimi bir şekilde gülümsedim o da karşılık verdi ama bir anda bakışları başka yere döndüğünde bende oraya baktım. Karşımda bütün mükemmeliği ile Jungkook vardı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hiç bir şey demeden masaya oturdu. Eliyle bir kaç işaret yaptıktan sonra masaya 2 tane bira bir bardakta viski gelmişti.
Biramı alıp yudumladıktan sonra Jungkook'la göz göze geldik. Kalbim beni utandırıp yerinden çıkarcasına çarparken Jungkook bana düz bakmaya devam etti. Ortamın gerildiğini fark eden Jimin hemen ortamı yumuşatmaya başladı.
"Jungkook biliyor musun Dae'nin grubu çıkış yapmak üzereymiş ve o da senin gibi Maknea"
Gözlerim yerinden çıkmak üzereydi. Kafamı yavaşça Jungkook'a çevirdiğimde gözlerini dikmiş bana bakıyordu.
Jimin yaptığı hatayı anlamış olacak ki öksürmeye başladı. Hadi ama Jimin aramızda kalsın demiştim.
"Öyle mi" dedi Jungkook ama sesinde ki kinayeyi kulakları duymayan bir insan bile duyardı.
Yerimde rahatsızca hareket ettiğimde Jimin hemen bana baktı.
"Ben bir lavaboya gidiyorum"
İkisi de kafasını salladığında hızlıca yerimden kalkıp bilmediğim yeri aramaya başladım sonunda bulduğumda yüzüm korkunç görünüyordu. Gerçekten anlamış olabilir mi. Yok be bir tek çıkış yapacak olan ben miyim ah Maknea. Tanrım Jimin seni öldürcem.
Aynada son kez kendime bakıp çıkacakken kapı açıldı ve içeriye Jungkook girdi.
"Anlamadığımı mı sandın"
Sanırım gerçekten sıçtım.
________________________
Şey sanırım kitap unutuldu ve bu oldukça üzücü . Bazen çok sitem yapmak istesek de kıyamıyoruz ama sizin yaptığınız yorumlar ve oylar bizde yazma isteği uyandırıyor. Sadece bilin istedim. Sizi seviyoruz.💜💜💜
