2.8

1.8K 104 9
                                    

Duyduğum seslere aldırmadan yurduma gittim. Ve neredeyse 3 gündür dışarıya çıkmıyordum. Ve beni dışarıya çıkaran haberi Jimin vermişti. İlk gelen taksiyi durdurdum ve Bighit'e gidene kadar elim ayağım titredi. Koşarak içeriye girdiğimde ne yapacağımı düşündüm. Danışmanın orada ki kızlara Ji Soo'nun odasını sorduğumda ikiletmeden söylediler. Asansörü boşvererek merdivenden ikinci kata çıktım ve karşıma çıkan odaya direk daldım

 Bu ani hareketime o da şaşırmıştı. "Dae ne yaptığını sanıyorsun?"

"Lütfen" dedim nefes nefese. Anlamadığını belirten yüz ifadesi sinirimi bozarken bir şey diyemedim.

"Ne lütfen Dae?"

"Lütfen onu atmayın"

"Onun için mi bu haldesin" dedi sinirle eline masaya vurarak.

"Bak yaptığı doğru değildi ama benim yüzümden onun başına bir iş gelmesin"

"Seninle bir alakası yok."

"Var sende biliyorsun bunu salak gibi söyledim ona her şeyi ve sinirlendi"

"Onu neden kurtarmak için bana yalvarıyorsun"

"Senin elinde olan bir şey lütfen babanla konuş ve onu ikna et. Bu kadar yol almışken bunu ona yapamazsın. Bunu onlara yapamazsın. Lütfen Ji Soo"

"Benim bu işten ne çıkarım olacak peki" dedi alaycı bir gülümseme ile. Şu an o yüzünü bir kerede ben dağıtmak istedim.

"Ne istersen yaparım" dedim kafamı sinirle eğerek.

"Ne istersem mi?"

Sesinde ki ima o kadar netti ki artık sinirden yüzüm kızarmaya başlamıştı. "Ne istersen ama ona zarar gelmesin ve bundan haberi olmasın"

"Ne kadar fedakar bir kızsın o çocuk için her şeyi göze alabiliyorsun. Tebrik ederim cidden çok cesurca. Neyse dediğin gibi olsun babamla konuşur hallederim" kafamı salladım tam kapıdan çıkarken arkamdan seslendi

"Dae yarın akşam 8 de"

Anlamayan bakışlar attığımda yarım kalan cümlesine devam etti.

"Evimi biliyorsun orada ol"

Başımdan aşağı dökülen kaynar su ile olduğum yerde kaldım. Yüzünde ki pis sırıtışı beni daha da deli ederken tam bir şey söylemek için ağzımı açmıştım ki susturdu beni

"Her şey Jungkook için Dae, sakin ol"

Kapıyı hızla açıp çıktım ve çarparak geri kapattığımda olduğum yere yığılmamak için son kalan gücümü harcıyordum. Bir kaç adım attım ama vücudum yenik düşüp beni yarı yolda bıraktı ve olduğum yere yığıldım. Ben bunu nasıl yaparım. Gözümden düşen damlaların hadi hesabı yoktu. Yerden destek alarak ayağa kalktım ve elimin tersi ile yüzümü sildim. Pratik odasına doğru yürümeye başladım savsak adımlarla. Kapının önüne geldiğimde gözlerim tekrar yanmaya başladı. Ama ağlamak istemiyorum. Din bir nefes alıp kapıyı açtım. İçeri de sadece Jimin ve Tae vardı. Jimin beni göründe gözleri büyüdü. Ben de onu görünce tekrar ağlamaya başlamıştım. Jungkook a olan duygularımı zaten biliyordu hemen yanıma gelip beni kucağına geçti . Ve sıkı sıkı sarıldı ben sarsılarak ağlamaya başladığım elini saçıma götürdü ve yavaşça okşamaya başladı. Bir süre öyle ben ağladım o sakin sakin saçımı okşadı biraz daha kendime gelince elimden tutarak Tae'nin yanına sürükledi. Tae'de oldukça berbat görünüyordu.

Beni koltuğa oturttu kendisi de hemen yanıma oturdu.

"Ben bu olanlar için çok üzgünüm"

"Bence de üzülmelisin Dae" dedi sinirli sesiyle Tae. Başımı yere eğdim ve bir şey diyemedim.

"Öyle konuşmasana Tae görmüyor musun ne kadar üzgün"

"Herkes üzgün Jimin bütün şu olanlara bak. Jungkook perişan ağzına bir lokma bile koymadı kaç gündür. Onu öyle görmeye dayanamadığım için kaçıp buraya geldim. Grup dağılmak üzere,Jungkook desen gruptan atıldı. Ne yapacağız şimdi.Bizden altı kişi devam etmemizi istiyorlar. Sadece üzgün olduğunu söylediği için tüm olanları unutayım mı? "

Dedikleri o kadar doğruydu ki ağzımı açmaya yüzüm yoktu. "Tae Jungkook geri gelecek ve biz hiç bir şey olmamış gibi devam edeceğiz."

"Bu kadar aptal olma Jimin" dedi ve sinirle kalkıp gitti. Ben tekrar ağlamaya başladığımda Jimin de ağlıyordu. Ben ne yapmıştım böyle. Uzun bir süre sessizlik olduğunda ben ayaklandim Jimin kolumu tutarak bana sarıldı.

"Sen onun öyle bağırdığına bakma. Çok endişeleniyor o yüzden yoksa böyle biri değildir."

"Haklı olduğu için bağırıyor Jimin. O çok iyi biri bende biliyorum"

Anlayışla kafasını salladı ve bende yavaş adımlarla odayı terk ettim. Yurda gidip direk kendimi yatağa attım yarın benim için büyük bir sınavdı.

Telefonum ard ardına çalmaya devam ederken gözlerimi zorla açtım. Arayan Jimin'di.

"Efendim Jimin "

"Dae bu olana inanamayacaksın" inanırım Jimin inanırım.

"Ne oldu?"

"Ji Soo şikayetini geri almış ve Jungkook geri döndü. Tabii beyefendi geri dönmek istemediğini idda etse de Namjoon hyung sonunda onu ikna etti."

"Jimin ben gerçekten çok sevindim. Ona bir şey olmayacağını biliyordum" Evet biliyordum ama yine de sesimin sevinçli çıkmasına engel olamadım.

"Sen ne yaptın nasıl yaptın bilmiyorum ama işe yaramış olmalı. Nasıl teşekkür etsem bilemedim. Bir saate herkes burada olur çıkış için son çalışmaları yapacağız sende gel hemen"

"Jimin ben bir şey yapmadım. Kimseye de bir şey söyleme. Ayrıca dans hocası ile konuştum benim yerime başkasını almışlar."

"Dae ne saçmalıyorsun bizim böyle bir şeyden haberimiz yok"

"Eminim bugün gerekli açıklamayı yaparlar size"

"Anlamıyorum neden ama"

"Bende bilmiyorum şimdi kapatmam lazım"

"Tamam görüşürüz"

"Kendine iyi bak Chiminie"

"Sende"

Yalan söylediğim için oldukça pişmanım ama yapacak bir şeyim yoktu. Dans hocasıyla konuşup yerime başkasını almasını söylemiştim. Çok zor olmuştu çok sinirlenmişti ama en sonunda pes etti. Telefondan Ji Soo'unun numarasını buldum bir kağıda yazdım ve telefondan hattı çıkarıp makasla kestim. Yalanım ortaya çıkınca beni arayacaklarını biliyordum.

O sıra da uzun zamandır yüzüne bakmadığım diğer telefonum titredi.

[16/08 18.45] Jungkook: Seni özledim...

Bende seni özledim diyemedim. Seni çok özledim Jungkook.

TUTSAK / JJKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin