3.DENEDİM AMA YANILMADIM

25.7K 1.7K 1.8K
                                    

Öpüşme ilk olarak Hindistan'ın belgelerinde "ağızla koklamak" olarak geçer. Asırlar sonra Fransız öpücüğüyle geliştirilen bu koklaşmak normalde sadece 2 kası çalıştırırken Fransız öpücüğü 34 farklı kası çalıştırır.

Yavuz ve Sezer'in de öpüşmeyi derinleştirmeyip sadece dudaklarını temas ettirmesinde bu iki neden yatıyordu. Sezer, 34 kasını çalıştıramayacak kadar şaşkın iken Yavuz, koklamak teriminin şu an Sezer için pek uygun olmadığını düşünüyordu. Az önce kusmuştu, ağzındaki iğrenç tadı ve kokuyu kıvırcıkla paylaşmasına gerek yoktu sonuçta.

Kıvırcık, elleri kucağında, gözleri sımsıkı kapalı haldeyken Yavuz'dan gelen kusmuk kokusunu algılıyor ama tiksinecek kadar dahi bilincini toplayamıyordu. Tek hissettiği dudaklarının üzerindeki yumuşak dolgunluklardı. Öpüşmenin neden derinleşmediğini ise kendi açısından bilirken Yavuz'un hamlesini devam ettirmeme sebebini bilmiyordu.

Ancak sadece bu basit temasla bile dudakları alev alev yanarken Kumral'ın elleri yüzünü bulunca Sezer, öpüşmenin derinleşeceğini sandı. Bir anlık heyecana kapılıp bunun için nasıl bir tepki vermesi gerektiğini düşünürken uzaklaşan dudaklarla kısa süreli bir duraksama yaşadı. Ancak yüzünü terk etmeyen kumrala ait nefeslerle neler olduğunu anlamak için gözlerini yavaşça açtı.

Hemen dibindeki siyah gibi görünen bala bulanmış irisler yüzünün her santimini tararken göz göze geldiler. Yavuz, bir şey arar gibi bakıyordu Sezer'e ancak tek bir duygusu dahi anlaşılmıyordu. Normalde de mimiklerini pek kullanmayan adamın sarhoşken bile bu özelliğini koruması kıvırcığı bir kez daha şaşırttı. Ne aradığını bilmiyordu ancak eğer kıvırcığın duygularını merak ediyorsa bulamazdı çünkü Sezer de ifadesiz bir şekilde duruyordu.

"Hiçbir şey anlamadım."

Neyi anlamak istiyordu ki? Açıkçası Sezer'in de o an Yavuz'dan pek bir farkı yoktu. Bir barın ara sokağında nefret ettiği faşistin tekiyle ne işi vardı kıvırcık da anlamıyordu.

"Nasibinde yokmuş faşist."

Ne demesi gerektiğini bilmiyordu, o da her zaman yaptığını yapıp işi dalgaya vurdu. Zaten reis de pek onu duyuyor gibi görünmüyordu.  Bu yüzden tekrar dudaklarına konan kesik bir öpücükle ne yapacağını şaşırdı. Yavuz, hızlı ve kısa süren temastan sonra yerine dönerken Sezer'e bakmadı bile.

Kıvırcık genç, ne yaptığını anlayamadığı adamı izlerken Yavuz yavaşça yerinde doğruldu. Muhtemelen hala alkolün etkisi altında olduğundan zorlukla, duvara tutuna tutuna ayağa kalktı. Bilincini toplamak adına kendine fırsat vermek için bir süre duvara yaslanmış halde bekleyip sonra dikleşti. Derin derin soluduktan sonra birkaç sarsak adımla ilerledi Sezer'in olaylara anlam veremeyen bakışları altında. Fazla uzaklaşmadan aniden dönüp kendisini izleyen gence baktı.

"Bu sayılmaz, hazır ol bir dahakine emin olmak için tam öpeceğim."

Sezer'in gözleri şokla açılırken kumral genç hiçbir şey olmamış gibi aksak adımlarla uzaklaşmaya devam etti. Sarhoş olurdu da bir insan bu kadar mı kendini kaybederdi? Az önce nefret ettiği, hain dediği birini öptüğünün farkında mıydı? Ayrıca bir daha mı öpecekti? Ya Sezer çok içmiş ve hayal görüyordu ya da Yavuz'a alkol iyi gelmiyordu. Dudakları hala yandığına göre ikinci seçenek daha mantıklıydı.

Aklındaki düşüncelerle her adımını takip ettiği adam karanlık sokakta görünmez olunca ancak kendine gelebildi. Sezer başını sağa sola sallayıp düşüncelerini Yavuz'dan uzaklaştırmaya çalışırken ne kadar başarılı olduğu tartışılırdı. Orada daha fazla durmasının saçma olacağını fark edip ayaklandığında görüş açısına giren barla içerde bıraktığı sevgilisi ancak aklına gelebildi. Doğru ya iki gün önce çıkmaya başladığı çocukla gelmişti buraya.

Bir Tek Sensin AnkaralıWhere stories live. Discover now