5. DERSİM'E BENZER SEVDİĞİM

22.2K 1.4K 952
                                    

Dersim yıkılış, Dersim direniş, Dersim isyandı... Dersim dirilişin diğer adıydı Sezer için. Sadece memleketi değildi, fikirlerinin temeli, kendini bulmasını sağlayan en büyük etkendi. Dağlarla çevrili çehresi yıkılmaz oluşunun en büyük simgesiydi. Sezer de buna özenip kendi etrafını görünmez duvarlarla kaplamıştı. Herkese sadece istediği özelliğini gösteriyordu, tıpkı Dersim gibi.

Kendini açtığı nadir insanlardan biri olan çocukluk arkadaşı Safa ile oturmuş Dersim dağlarını izlerken bu dağlar kadar güçlü olsun istedi duvarları. Çünkü ilk kez duvarları zorlanıyordu, ilk kez o duvarların arkasına gizlenme isteği bu kadar güçlüydü.

"Dersim kadar direnmek isterdim beni yıkmak isteyen insanlara."

Safa'nın gözlerini üzerinde hissederken dönüp bakmadı ona. Gözleri ulu dağlarda gezinirken devam etti konuşmaya.

"Onun kadar ulu olmak isterdim. Yıkılsam da tekrar toparlanmak isterdim."

Güneşin yalancı ışıkları karlı zirveye ulaşırken gülümsedi Sezer.

"Buzlarımı güneş bile eritemesin isterdim," arkadaşına dönüp gülümsedi.

"Çok mu şey istiyorum Safa?"

Sözlerinin altındaki anlamı çözmek ister gibi gözlerine derin derin baktı esmer genç. Yıllarını beraber geçirdikten sonra galiba bu çok da zor olmayacaktı.

"Hayır ama güç bir şey istiyorsun. İnsansın sen Sezer, taşlardan oluşmuyorsun Dersim gibi. Onu koruyan insanlar var, onun kendini korumaya uygun dağları, yapısı var."

Gözlerini Sezer'den çekip dağlara dikti. Derin bir iç çekip ayaklarını sarkıttığı kayadan çekip kollarını etrafına sardı.

"Ama senin etrafında açığını kollayan insanlar var. Dost görünümlü kaypaklar var hayatında. Ama en kötüsü sana bile düşman olan kalbin var. Biz insanız Sezer, bir Dersim olamayız. Ancak ona az biraz benzeriz."

Arkadaşının haklı sözleri içinde bulunduğu girdaba karanlık katarken susmayı tercih etti. Biliyordu ki Safa'nın da dediği gibi her şeyden öte insanın kalbi düşmandı kendine. Sezer şimdiye kadar bunu bilmiyordu ama galiba arkadaşı uzun zamandır biliyordu. İç çekip elindeki biradan bir yudum alarak karlı dağları izlemeye koyuldu. Bu aralar daha güçlü olmak isteme nedeni ansızın aklına doluşurken kendini bir anlık ortamdan soyutladı.

Yavuz'un okulun bahçesinde dudağının kenarına kondurduğu öpücükten sonra birbirleriyle konuşmaya zamanları olmamıştı çünkü kıvırcık finaller yaklaşırken eve gelmeyi tercih etmişti. Hem böylece aklı ya da kalbi karışmadan bir şeylere son verebilirdi. Gözden uzak olan gönülden de uzak olur mantığıyla o aptal faşistin kendisini unutması için finallerden önceki 2 haftayı evinde geçirmeye karar verip Dersim'e gelmişti. Çok da iyi yapmıştı, o salak bir hafta geçmiş olmasına rağmen aramamış ya da mesaj atmamıştı. Bu sayede Sezer'in de kafası rahattı. Sadece arada bir aklına gelip sinirlerini bozuyordu, o kadar.

Ki onu düşünmeye yeterince engeli vardı. Ailesi, sevdikleri, arkadaşları ve onu sevenler. En başta da yanında olan genç. Hayatının neredeyse her anında yanında olan esmer, uzun boylu, kara kaşlı kara gözlü çocuk Sezer'i o kadar meşgul ediyordu ki başka bir derde ihtiyaç duymuyordu kıvırcık.

"Safa?"

Yoğun duygular taşıyan sesi boğuk çıkarken kendi sesini tanıyamadı bir an.

"Efendim?"

Kara gözlerin hedefi tekrar yüzü olurken ona dönmemek için zor tuttu kendini.

"Özür dilerim," aralarında asla konuşulmamış olan konunun özrü ilk kez dudaklarından dökülürken hem kendi canını hem de en yakın arkadaşının canını yaktığını biliyordu. Muhtemelen hiçbir zaman açılamayacak konuyu burada tamamen kapatmak için kurduğu cümlenin gün gelip boynuna dolacağını ise bilemezdi.

Bir Tek Sensin AnkaralıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin