two

2K 261 200
                                    

JiWithSung: Hyung, tam olarak hangi bölümdesin?

ZhoungLe: Kişisel gelişim kitapların olduğu bölüm.

JiWithSung: Tamam, geliyorum.

"Hyung, orada mısın?"
Telefonun ışığını iki koca raf arasında gezdirirken tedirgindi. Chenle'ya dair bir iz aradı.

"Buradayım Jisung!"
Onun sesini duyunca kasları gevşeyen Jisung derin bir nefes verdi. Hala sapasağlamdı şükür ki.

Kitapların arasına kıvrılıp bir ileri bir geri sallanan Chenle kendini durdurdu ve ayağa kalktı. Geçen sene kendisinden kısa olan Jisung şimdi onun boyunu geçmişti ve bu onda topuklu ayakkabı giyme isteği uyandırıyordu.

Ah, geçen sene ne de tatlıydı Jisung. Masum ve sevimli yüzü, herkese gülümseyen nazik yapısı ile adeta onuncu sınıfların arasında parlıyordu. Dokuzuncu sınıftaki haliyle tek farkı saçlarının kabarıklığıydı o zamanlar. Yine de Chenle için her hali güzeldi.

Jisung, Young Teen Konuk Evinde dokuzuncu sınıftayken kalmaya başlamıştı. O sıralar Chenle'nun hiç arkadaşı yoktu ve evdekilerle tek kelime etmiyordu. Renjun, Donghyuck, Jaemin ve Jeno yaşıttılar. Onlar da Young Teen Konuk Evinde kalıyorlardı ve birçok kez Chenle ile konuşmaya çalışmışlardı. Ama Chenle hiçbir şekilde karşılık vermemişti.

Sonra bir gün Jisung gelmişti Young Teen'e. Normalde bir erkeğin gözünün içine bile bakamayan, geceleri yalnız dışarı çıkmaya korkan Chenle; Jisung'u gördüğü an kalbinde bir sıcaklık hissetmiş, gözlerini o tatlı çocuktan çekememişti.

Jisung ile aynı odada kalmaya başlayınca iyice yakınlaşmışlar ve en yakın arkadaş olmuşlardı. İki sene boyunca çok iyi anlaştığı, en yakını olarak gördüğü Jisung bu sene aniden ona karşı iğnelemeler yapmaya, bir şeyler ima etmeye başlamıştı. O tatlı, sevimli saçlarını da kestirmiş ayrıca bayağı bir kilo vererek o güzel yanaklarına da kıymıştı.

Jisung onunla arkadaş olmak istemiyor değildi. Bunu anlıyordu. Eğer öyle bir şey olsaydı direkt olarak ilişkisini keserdi Chenle'yla.

Ama yapmamıştı.

Genelde iğnelemeler de kullanmazdı. Bir şey söyleyecekse direkt insanın yüzüne söylerdi ama... Sanki...

Bu tür iğnelemeleri yaparak sanki Chenle'nun bir şeyler itiraf etmesini bekliyor gibiydi.

Chenle neyi itiraf etmesi gerektiğini biliyordu fakat yapamıyordu. Korkuyordu. O anısını paylaşamazdı. Unutmak istediği bir travmayı başkasıyla paylaşmak, o travmayı yaşatmakla eş değerdi. Bunu yapamazdı. Asla.

Peki, ya Jisung ile araları hiçbir zaman düzelmezse?

Çaresizliği iliklerine kadar hissetti.

"Hyung? Öldün mü? Neden ayakkabılarıma gözlerin dolu dolu bakıyorsun? Bu kadar çok sevdiysen sana verebilirim?"

Chenle silkindi ve kendine geldi.

Hafifçe gülümsedi.

"Yok, gerek yok. Eee, çıkış ne tarafta?"

Jisung öylece kalakaldı.

"I-ım. Şey, sanırım bu taraftan?"

Chenle gözlerini büyüttü.

"Sanırım? Sakın bana çıkışın nerede olduğunu bilmediğini söyleme!"

Gözlerini kaçıran Jisung'a inanamayarak baktı.

"O zaman nasıl girmeyi başardın buraya?"

Jisung lisedeki tek açık pencerenin en iğrenç kokulu kızlar tuvaletinde bulunduğunu hatırladı. Daha sonra da oranın klozetine atladığı için az daha kafasını sıkıştıracağını.

Bulanan midesini yutkunarak susturdu. O anı unutmalıydı. Kafasının klozete 1 santimetrelik yaptığı girişi unutmalıydı. Burnunun iyiliği için o lanet olası kokuyu unutmalıydı.

"Şey... Hatırlamıyorum."

Chenle elini alnına vurarak inledi ve bu balık beyinliyle buradan nasıl kurtulacağı ile ilgili planlar kurmaya başladı.

❝buy something before you come❞ ↬chenle&jisungWhere stories live. Discover now