fifteen

1.4K 225 205
                                    

"Hyung, merak etme, seni koruyacağım."

"Hyung, keşke uyansan..."

"İyisin, değil mi?"

"Çok korkuyorum. Benim için uyansan? Ha?"

"Elimi kolumu bağlamasaydı o piç! Off!"

"Yine de seni koruyacağım. Sana hiçbir şey olmayacak, buradan kurtulacağız."

"Yani, şey... Umarım-"

"Vay vay vay. Uyanmış da konuşmaya başlamış bizim tatlı Jisung'umuz."

Hem kendini, hem de baygın Chenle'yu telkin etmeye çalışan Jisung; Kwon Ji Yong'un gelmesiyle öylece kalakaldı.

Bakışlarını Chenle'dan Ji Yong'a çevirdi.

Ve daha sonra da bas bas bağırmaya başladı.

"Seni piç herif! Aptal pezevenk! N'aptın Chenle'ya? Ha? N'aptın ona?!"

Ji Yong hafifçe sırıttı ve Jisung'un karşısına sandalye çekerek oturdu.

"Susmasını söyledim ve susmadı. Bu yüzden babacığı onu biraz cezalandırdı."

Jisung'un gözleri kocaman oldu. Tecavüz mü etmişti? Yine mi yapmıştı bunu?

Gözleri yavaş yavaş dolarken ve ağlamamaya çalışırken tısladı. Onu, canından çok sevdiği çocuğu... Bu kadar kolay mıydı canının acısını umursamadan üzmek insanları? Psikolojilerini alt üst etmek?

"Düzgün açıkla! N'aptın ona?!"

Ji Yong geriye yaslandı ve bir kahkaha patlattı.

"Ne mi yaptım ona? Ne görüyorsan onu yaptım işte. Ha bu arada, işimiz yatağa kadar gidemedi ne yazık ki. Benim minik bebeğim tutturdu Jisung'u bekleyelim, o da katılsın diye. Eh, ben de kıramadım. Sana konum attım. Bu gece hayatımın gecesi olacak!"

Jisung henüz ona bir şey yapmamasına sevinse miydi, az sonra olacaklar için üzülse miydi bilemiyordu.

Kwon Ji Yong daha fazla bekleyemedi ve ayaklandı. Polisler gelmeden bu işi bitirmeliydi, sonra da çekip gitmeliydi.

Jisung'a doğru bir adım attı. Bir adım ve bir adım daha. Jisung ve Chenle'nun önüne eğilirken bu hareketlerini korkudan delirmesi için yavaş yavaş yapıyordu. Ne kadar korkarsa o kadar zevk vericiydi Ji Yong için. Kurbanlarının korkuları hoşuna gidiyordu.

Jisung olacaklara kendini hazırlamıştı. Kendisine adım adım yaklaşırken bile aklında tek bir şey var: "Sakince yanına gelmesini bekle. Sonra tekme at. Zaman kazanacaksın. Şansın varsa bayıltabilirsin."

Jisung vurabileceği mesafeye geldiğinde kendini tekmeye hazırladı ve gözlerini sıkı sıkı kapadı. Bunu başarabilirdi. Evet, bunu yapabilirdi.

Tabii yapabilirdi fakat polisler ondan önce davranmış ve Ji Yong'un ense kısmına şok cihazını dayamışlardı.

Günün kahramanı yine polislerdi.

***

"Chenle! Chenle iyi mi?"

Ambulansın koltuklarından birine zorla oturtulup pansuman yapılan Jisung hala Chenle'yu soruyordu. Araba hareket halinde olduğu için bir o yana bir bu yana sarsıntılı bir yolculuk geçiriyorlardı hastaneye doğru.

Doktor son kez basit muayenelerini yapıp serumu taktıktan sonra Jisung'a cevap verdi.

"Endişe etme genç adam. Arkadaşın iyi sayılır. Kriz gibi bir şey geçirmiş ve fazlaca hırpalanmış. İç organların durumunu tam bilemem ama dıştan sadece birkaç çatlak kemik var gibi görünüyor. Hastanede daha ayrıntılı bir açıklama yaparlar sana."

Jisung hafifçe kafasını salladı ve yandaki sedyeden sarkan Chenle'nun eline baktı. Sonra da hiç beklemeden ince uzun parmaklarını, daha kısa parmaklı olan güzel çocuğun parmaklarına doladı.

Onu seviyordu, hem de çok.

Ve bir daha onu kaybetme korkusu yaşamak istemiyordu.

Bu korkuyu yaşamamak için elinden ne geliyorsa yapacaktı.

Ve bu işlerin başında, Kwon Ji Yong'u hak ettiği yere göndermek vardı.

❝buy something before you come❞ ↬chenle&jisungWhere stories live. Discover now