#88

7.8K 632 801
                                    

Multimedia kim biliyorsunuz -Baş harfi Alp-

Bölüm müziği multide.

Alp

"Peşimden düşmeyen sensin!"

Evran gözlerini kıstı. "Gezide arkamda koşan küçük bir köpektin. Ne değişti şimdi? Yattık, hevesimi aldığımı neden kabullenmiyorsun?"

"Evet, kabullenmiyorum,"dedim bakışlar üstümüzdeyken. "Tıpkı aklımı karıştırıp beni ibne yapmaya çalıştığın gibi Evran."

Hassiktir, sinirlensin diye demiştim ancak umarım hızlı vurmazdı ya.

Kalabalık ulurken yüzüme yumruğu geçirdi.

Birimizin vurması gerekiyordu ama lan bu neydi? Sıraya yapışmak üzereydim.

"Sen benim için bir Denizhan değilsin. Basit, fotoğrafçı bir çocuksun yalnızca."

İşte şimdi gerçekten sinirlenmiştim. Karşımda Denizhan ile sevişiyormuş gibi sinirle ittirip yakasına yapıştım ve üstünde vurmaya başladım.

"Video çeksenize!"

"Kavga mı varmış? Round bir sonuçlarını açıklıyor-"

"Kavga eden senin arkadaşın salak!"

Kıvanç Evran ve beni yumruk yumruğu gördüğünde küfür mırıldandı. "Bir beni yoldan çıkarmadığın kalmıştı!"

"Kendini verirken hiç öyle değildin tatlım."

Hocalar birbirimize hınçla vururken nihayet bizi ayırdı.

Kafanız karıştı, anladım.

O halde bu kavganın sebebini öğreneceksiniz.

3 saat önce

"Evran ben öldüm amına koyayım. Evran! Lan Evran nerede?"dedim dehşetle. Geçen gün kapının kenarında elleşen ben değilmişim gibi sıcaktan fenalaşan teyzeler gibi sınıfına girdim.

Demir ve Uzay sıraya bir şeyler çizmiş, galiba SOS oynuyordu. "Ebenin amından çıkar istersen Uzay, her yerden sos mu olur?"diye sinirle konuştu Demir.

"Canım sen görmüyorsun ki. Baksana." Uzay yine çizgi çekti.

"Yeter laan!"

Sıraya sıkkın bir bakışla oturdum. "Sizi shipliyorum ama Evran nerede?"

"Neden sordun? Tuvaletteydi sanırım."

"Öldüm ondan soruyorum!"

"Ciğerim neden sakinleşmiyorsun?"

"Yapamam,"dedim nefes alamazken. Ardından nihayet Evran sınıfa girdi. Koşup ona sarıldım. Ellerimi sırtında birleştirdiğimde geriye sendeledi.

"Tatlım... Ne oldu?" Bana sardığı kollarıyla titrek bir nefes verdim. Ben artık ölmüştüm. "Ah, ağlıyor musun?" Şaşkındı. Sırtımı okşadı.

"Tuvalette konuşalım mı?"dedim kulağına.

Başını sallayarak benimle tuvalete yürüdü. "Evran... Öldüm,"dedim ağlamaklı bir sesle. Korkudan konuşamıyor, mantıklı düşünemiyordum bile. Ağlamamak için kendimi tutarken Evran kaşlarını hafifçe çattı.

"Ne oldu tatlım? Korkma, hadi söyle."

"Ailem öğrenecek... Müdür görüşmeye çağırmış. Her zamanki görüşmelerden olmayacak. Tuncay ile kavga etmiştik, anlatacak. Her şeyi anlatacak,"dedim titrek bir sesle. Ailem beni reddetsin istemiyordum ama Evran'ı çok seviyordum. Bunu nasıl yalanlayacaktık?

Portakal | boy×boyWhere stories live. Discover now