#102

7.1K 537 318
                                    

Evran

"İşte, buradayız,"dedim rahat rahat çıkmaz sokakta dolaşarak.

Okuldan belli etmeden çıkmıştık. Anlaşılan onlar da kavga istiyordu. Asi birisi olduğumu biliyorum ama sürekli kavga eden bir insan değilim. Yine de tükenmiştim. Hepsini gebertircesine dövmek istiyordum.

Çok utanıyorum. Resmen intihar ediyordum. Ölseydim Alp aklını kaybederdi. Ben güçlü birisiydim. Hasta olmam bunu değiştiremezdi. Canlarına okumalıydım. Yoğun bir öfke vardı üzerimde. Bitmek bilmeyen, beni yakıp geçen... Yekta bir keresinde bana öfkesini dışarı yönelttiğini söylemişti. Rahatlıyor. Etrafını yıkıyor.

Ben ise kendimi.

Bileğimdeki sargılara baktım. Kendime, okula, Tuncaylara, Denizhan'a bile sinirliydim.

O beni almıştı bu dünyaya. O tamamen biseksüel olduğumu keşfettirmişti. Bileklerimi o zaman kesmeye başladım. Sevgili olduğumuzda izin vermemişti, beni bir gün eve kilitlemiş, kesici aletleri kaldırmıştı. Kendisi dışarı çıktığında ben evde kalmıştım öyle. Belki yanlış bir yöntemdi ama işe yaramıştı.

Denizhan eski bir anıydı. Geçmişti. Onu kırmak istemiyor olmam bana ne kadar yardımcı olduğu zamanlar olduğunu bildiğim içindi.

Ona saygı duyuyorum. Yalnızca bu.

"Bu kadarını hak etmezler, uğramamalıyım dedim fakat ah yapmalıyım." Tuncay'ı tutan Kıvanç'a bakış attım. "Siz piç kurularından bıktım."

"Biz de siz ibnelerden bıktık." Tuncay gülümsedi. Araz ona göz devirdi. Tuncay ona bakarak gülümsemeye devam etti.

Alp elini omzuma koydu. "Ne istedin Tuncay? Evran'ın bunu yapmasını bu kadar neden istedin? Hiç üzülmüyor musun amına koyayım? Kaç gecemiz zehir gibi geçti!" Alp ilk vuran kişi oldu. "İlla bunu yapıp sizi tehdit edelim mi istiyorsun? Lan sen ne kadar aşağılık orospu çocuğusun?"

"İnsanların hayatlarıyla oynamak çok kolay değil mi?"dedi Araz ona bakarak.

Tuncay gülümseyerek ona cevap verdi.

Hıncımı alırcasıma yüzüne yumruğu vurdum. Tekrar ve tekrar... Beşinci vuruşumda "Niye?"diye sordum. "Ne istiyorsun bizden?" Hep merak etmiştim bunu. Cevap vermedi.

Burnuna vurdum. Kanı hissedene kadar durmadım. Ne hocalar vardı, ne yanımdakiler durduruyordu beni. Dalga geçişleri, Alp'e yaptıkları aklıma geldikçe yumruğum yüzüne peş peşe iniyordu.

Nefes nefese geri çekildiğim zaman Araz konuştu. "Bak arkadaşların seni sattı. Onların dayağı da sana kaldı turuncu kafa."

"Çok hevelisin galiba."

"Sorma,"dedi Araz yanıma gelip. "Hep bunu istiyordum. Belki beynine vurunca akıllanırsın."

Tekrar Tuncay'ın yakasını tuttuğum zaman sargının teki açılıp bileğimi ortaya çıkardı. Onu sarsıp ittirdim. "Gülsene piç! Hoşuna mı gidiyor?"dedim bileklerime bakarak

Şaşkınlıkla o da bileğime baktı. "Bu... Bu ne? Gerçekten mi kestin?"

"Bir dahakine yalandan mı kesmeliyim?"dedim alayla.

Canım acıyordu. Zavallıydım. O bandajları görmek hıçkırmanın eşiğine getiyordu beni. Zorla yutkundum.

Ben hastaydım.

Alp onun hizasında eğildi. "Evran ölüyordu. Sayende. Hiç... Hiç mi üzülmedin? Lan bakışların bile değişti! Bu senin için oyun mu? Eğlencen mi amına koyayım? Normal bir şey mi sanıyorsun? Uğraştın, Evran alayla cevap verdi, eve gitti, unuttu. Unutmuyoruz. Ona verdiğin hiçbir zararı unutmuyorum." Çenesi kasıldı. "Sen de unutmayacaksın."

Portakal | boy×boyWhere stories live. Discover now