Bölüm 15

1.3K 140 51
                                    

~Taehyung ~

Öğle teneffüsüne girmiştik. Jungkook ve Jimin'in ısrarlarıyla bahçeye, okulun arka tarafındaki banklardan birine oturmuştuk. Onların buraya geliş amacı bana hava aldırmakmışmış. Karşımda sevgi tumağına dönmüşlerdi.

Normal şartlarda olsa bunu gayet güzel ve samimi bulabilirdim. Ama ben şu an acı çekiyordum. Haftanın son gününe gelmiştik ve Jin bir haftadır okula gelmiyordu. Ben de çok yanlarında durmak istemediğim ikiliyi bankta yalnız bırakıp onların göremediği bir ağacın altına oturdum.

Dört gündür yaptığım gibi, bugün de mesaj atacaktım Jin'e. Okula gelmiyordu, telefonlara cevap vermiyordu. Mesaj atıyordum ama mesajşarımı görmüyordu bile. Ama bu, pes ettiğim anlamına gelmiyordu. Cebimden telefonumu çıkarıp tekrardan mesajlar yazmaya başladım, görmeyeceği halde.

Jinnie:

Hyung, lütfen ama.
Neden okula gelmiyorsun?
Seni merak ediyorum.
Biliyor musun?
Jimin ve Jungkook sevgili oldu
Tüm gün okulda yan yanalar
Biz de öyle olabilirdik
Olabiliriz
Jin, neden cevap vermiyorsun?
Beş gündür yoksun
Özür dilerim
Ben senin için ne ifade ediyorsam,
Sen de benim için
Aynısını ifade ediyorsun
Okulda kim beni koruyacak?
Kolyemi özledim
Seni özledim
Her şey benim suçum değil mi?
Seni üzdüm
Namjoon Hyung'u üzdüm
Kendimi öldüreceğim
O zaman üzülmezsin değil mi?

Son cümlelerimi gerçekten de düşünüyordum. İnsanlara zarar veriyordum. Kendime zarar veriyordum. Herkes acı çekiyordu. Ama ölürsem eğer, Jin'i asla göremezdim. Evet, hala hissederdim ama yine de özlerdim ki zaten özlüyordum.

Jin'i her geçen saat daha da merak etmeye başlıyordum. Hiçbir şekilde ona ulaşamıyorduk. Karar vermiştim, tüm cesaretimi toplayıp evine gidicektim. Tam oturduğum yerden kalkacağım sırada telefonumdan gelen titreşim sesiyle elim cebime gitti.

Telefonu açtığımda mesaj bildirimi vardı.
Çok geçmeden şifreyi girip mesajlara tıkladım. Mesaj ondan gelmişti, Jin'den.

Jinnie
Öyle bir aptallık yapma!

Tek bir cümle. Tüm karamsarlığımı, endişelerimi, korkumu, umutsuzluğumu yok etmişti. Hem Jin'in başına bir şey gelmediğinden emindim hem de bana kızgın olsa bile beni hala sevdiğinden. Ama bu okul çıkışında evine gitme cesaretimi söndürememişti. Çünkü ondan almam gereken bir şey vardı.

******

Kapının önünde, kağıyı çalmakla çalmamak arasında gidip geliyordum. 'Hadi ama Taehyung, kapıyı çalsan ssnce farketmezler mi? Hem bu demir kapı, çalarken hem ses çıkarır hem taşıyamazsın. Ayrıca kapıyı çalıp ne yapacaksın? Kime satacaksın kkkkkk'

Aklımda Jin'in bana karşı sergileyeceği davranışları düşünmek yerine, alakasız bir zamanda dünyanın en ama en saçma esprilerinden biri kafamın içinde dönüp dolanıyordu. Unutamıyordum ve sinirlenmiştim. O an ki sinirle kapıya vurmuştum, sertçe.

Saniyeler sonra kapıyı Jin'in annesi Sooyun Teyze açmıştı. 'Teyze deme lazım olur Taehyung'  Kendimden nefret ediyorum -_-

"Merhaba Sooyun Teyze"

"Merhaba Taehyung, nasılsın?"

"İyiyim, Jin Hyung evde mi?"

"Aslında senle bu konu hakkında biraz konuşabilir miyiz?" dedi sesini kısıp içeriden merdivenleri kontrol ederken. Sanırım Jin'in gelip gelmediğini kontrol ediyordu. Duymaması için de kısık konuşuyordu.

formidable | taejin Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz