Bölüm 32

921 72 51
                                    

|Bilinmeyen Numara|

Seokjin, ağrıyan başının ağrısını azaltmak için başını iyice oturduğu sandalyeye bastırdı. Bunun saçma olduğu düşünülse bile işe yarar bir yöntemdi.

Baş ağrısı çekmekten ve uykusuz kalmaktan nefret ediyordu. Bir de bu ağrıyı iş yerinde çekmekten daha da nefret ediyordu.

Ağrıyı geçiremediği için oturduğundan beri yaptığı iç çekmelere bir yenisi daha ekleneceği sırada kapısı tıklatıldı. Seokjin henüz izin vermeden kapı açıldı ve sonrasında açılan kapının kapanma sesi duyuldu. Seokjin, başını masasına yasladığı için gelen kişinin kim olduğunu bilmiyordu.

"Sana 'Gelebilirsin.' dediğimi hatılamıyorum."

Sesi boğuk çıkmıştı ve bu, gelen kişinin sessizce gülmesine sebep olmuştu.

"Ben de sana, 'Kalbime girebilirsin.' dediğimi hatırlamıyorum."

Seokjin duyduğu sesle birlikte kafasını kaldırdı. Artık.. baş ağrısını hissetmiyordu. Koca bir gülümsemeyle sevgilisine ve sevgilisinin elindeki kahveye baktı. İkili uzun süre birbiriyle bakışırken ortamı, ayakta durmaktan yorulan Taehyung'un yalandan öksürükleri bozdu.

"Bay Kim, size kahvenizi getirdim." Sevgilisinin kendisine cilveyle konuşması güldürmüştü Seokjin'i. Ayrıca oldukça da hoşuna gitmiş gibiydi.

"Ne dedin, duyamadım?" Üstü kapalı bir şekilde gelen isteği reddetmedi Taehyung. Bir kez daha cilveyle konuştu ve Seokjin'in masasına biraz daha yaklaştı.

"Tam istediğiniz gibi." diyip kahve dolu fincanı, Seokjin'in önüne doğru itti masanın üstünde.

Seokjin kahveyi es geçerek Taehyung'un bileğinden tuttu ve masanın yan tarafından kendine doğru çekiştirdi. Saniyeler sonra masanın üzerinde oturan Taehyung ile gözleri buluştu.

"Evet.." diye mırıldandı Seokjin, Taehyung'un saçlarına ellerini götürürken, "Evet, tam istediğim gibi."

Dakikalarca okşadı saçları Seokjin'in düzensiz parmakları. Taehyung ise her dokunuşta, kalbinden bir parça bıraktı. Hala giderememişti bu sıcacık ellere olan özlemini. Hala tam anlamıyla anımsamıyordu hayat bulduğu o dokunuşları. Seokjin ise bunu biliyormuş gibi daha çok dokunuyordu sevdiğine. Daha özenle okşuyordu saçlarını. Sevgilisinin, gözlerinin önünde huzuru bulduğunu görmek onu çok fazla mutlu ediyordu.

Seokjin hafifçe uzanarak çok kısa bir süreliğine dudaklarını bastırdı masada oturan sevgilisinin dudaklarına. Çok kısa bir süreliğineydi, eğer biraz daha uzun sürse daha da ilerisine giderdi ve şirket odası, isteyecekleri son yerdi.

Taehyung, saniyenin verdiği huzurla kapattığı gözlerini açtı ancak endişeli görünüyordu. Bunu sevgilisi ilk ondan itibaren fark etmişti.

"N'oldu? Rahatsız mı oldun?" Bu soruyu sorarken olumlu cevap almaktan korkmuştu Seokjin. Ama sevgilisinin bir anda yüzü düşünce kötü düşünmeden edemiyordu.

"Hayır, hayır!" hızlıca kafasını iki yana salladı Taehyung. "Sadece.. buna ne zaman alışacağım Jin?" Sevgilisinin kaşlarını çatarak sorduğu soruyu anlayamadı Seokjin.

"Neye? "

Taehyung bir şey demeden iki eliyle Seokjin'in sol sağ elini kavradı ve yavaşça kalbinin üzerine götürdü.

"Hissediyor musun? Bu, ne kadar zaman geçerse geçsin değişmiyor. Hep böyle, çok hızlı. Seninle gözlerimiz buluştuğunda bile böyle!"

Seokjin kollarını Taehyung'un beline sardı, kafasını kalbinin üzerine gömdü.

formidable | taejin Where stories live. Discover now